- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNECEK İNSAN [2. Bölüm]
Zeynep’in böyle demesi üzerine İbrahim :
- Ahmet, Yusuf Hoca bunca zamandır sana bir şeyler anlatmak istiyor farkında değil misin ? deyince
Ahmet :
Hmm… Haklısın İbo. İnanır mısın, o son sözleri aklımda halen yankılanıyor.
O sırada Hatice gelir ve Zeynep’e :
- Zeynep çabuk, çok kötü bişey oldu. Hemen gitmemiz lazım ?
-Hatice :
- Noldu Hatice ?
- Yolda söylerim.. der ve hızlı adımlarla uzaklaşırlar. Bu telaşla Ahmet’i de çoktan unutmuştur Zeynep. Ahmet ise arkalarından baka kalır ve..
- Tamam İbo, Hadi gidelim.
İbrahim, Ahmet ve diğer iki arkadaşı ile beraber cami yolunda ilerlerken Ahmet’i derin düşünceler almıştır. Cami bahçesine geldiklerinde, Fuat ve Murat abdest almak için şadırvana geçerler. Ahmet ise ne yapacağını bilemez. İçinden :
- Önce ağzımıza su çarpıp sonra yüzümüzün dörtte birini mi messi mi ediyorduk. Ne messi’si ya. Yok Ronaldo Allah Allah. İki tap bi tup muydu Neydi ya o . Offf… Çok uzun zaman oldu. O deilde Yusuf hocaya da ayıp ettik. Adam kaç zamandır ilgileniyor benimle. Hiç de oralı olmadım. Bir özür mü dileseydim acaba. Neyse dur şunlara bakarak abdestimi alayım bari.
Ahmet kopyala yapıştır da olsa abdestini almaya başlar. O sırada yan tarafında abdest alan ihtiyar bir adam yan gözlerle Ahmet’i süzer. Sonra tebessümle Ahmet’e:
- Oğlum, huzur saflıkta olur.
- Efendim anlamadım bana mı dedin dede ?
- İnsan önce kendisine yakışmalı genç adam.
- Dede ne diyon Allah aşkına ?
- Oğlum. Bize, düşünecek kimsenin düşüneceği kadar ömür verildi.. Hem bize peygamber de geldi….” Değil mi ?
Ahmet, dedenin bu son sözünü bir yerlerden hatırlıyor gibiydi. Gözü musluktan akan suya takıldı bir iki dakika. Sonra gözü çevirdiğinde dede yanında değildi. Bakındı. Sağda solda da yoktu. Yok canım olamaz. Biranda kaybolamaz diyordu. Derken ezan okunmaya başladı. İçi bir acayip oluştu Ahmet’in. Neyse dedi garipsedi ve camiye girdi.
Tavandaki Arapça yazılara bakar dikkatini çekti. Kendine Bi köşe seçip oraya oturdu. Öndeki adamın yaptığını yaparak namazını da kıldı ama sure, dua biliyor muydu, inanın henüz bizde bilmiyoruz.
Cuma namazı bitmişti ama Zeynep’in o son hali aklından çıkmıyordu. Zeynep hakkındaki acayip durum neydi. Bu düşünler arasında ayakkabısını almaya için ayakkabılığa doğru yöneldi.. Yöneldi.. Yöneldi ama o da ne ? Yerinde yok ?
-Hayır , hayır.. Yine mi ya… Bir daha bana cami namaz diyenin var ya…. Diye içinden geçirirken tam o esnada İbrahim :
-Ahmet ! Ayakkabın bende gel gel..
-Sende mi ? Neden aldın ayakkabı mı?
İbrahim gülerek:
- Dedim ki. Olmaz olmaz ama çalınırsa bu sefer din değiştirir Allah göstermesin diye. Sen içeri girdikten sonra ayakkabını poşete koyup öyle girdim camiye.
Ahmet’in öfkesi, tebessümle yer değişir.
-Ya İbo.. İyi ki varsın kanka... der. (Karşılıklı tebessüm ederler)
Çıkışa doğru ilerlerken Ahmet, Tam Cami bahçesi kapısından çıktığı anda, Abdest alırken gördüğü yaşlı dedeyi görür ve ona doğru yürümek ister…
-Dedeee…. Diye seslendiği anda Yusuf Hoca’da camiden çıkar ve Ahmet’i görür.
-Ahmet... diye şaşırmış bir şekilde ona seslenince… Ahmet Yusuf hocayı görür ve karar anı başlar…
(Karar anı müziği duyulur…)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.