- 137 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAHİT OLUN
Dedemin meresini Azmi dayım kendi isteğine göre dağıtmıştı. Mezerin Yüzü, Tespili Yaka kendisine, Almalık Erdoğan’a , Daralının İçi Duran’a, Daşarası ve Hebelik Nizipli’ye beliştirilmişti. Gızlara gelince meres vermek güçlerine gidiyordu. Kimse kız çocuğunu mirasçısı olarak görmezdi. Eşe dezzeme Cöbük ve Goca Harman münasip görülmüştü. Anşa dezzeme ise Okulun Yanı verilmişti. Buranın yolu yoktu. Bola kendi tarlasını Bakkal’ın oğlu Yalçın’a iki katına sattı. Yalçın içine ev yaptı. Arsanın kenarını telle çevirdi. Bizim tarlanın ve dezzeme verilen yerin önü kapandı. Anca uçarak varabilinirdi. Dezzem burayı istemiyordu. Duran dayım Bursa’da çalışıyordu. Hanımı köyden Akgala Ehmet’in gızı Ummanı’ydı. Erkan, Serkan, Hakan ve Gülden adında dört çocuğu vardı. Hanımı ve çocukları köyü istemiyordu. Köyde yaşanmazdı. Gülden bir defasında köye gelmişti de siz bu kayaların arasına nasıl basıp yürüyorsunuz diye merak etmişti. Duran nasıl olsa buralara gelmez, gelirse de çok durmaz Bursa’ya döner hesabı yapılıyordu. Daralının İçi’ne Erdoğan dayım gavak dikmişti. Almalık’a beton havuz yapmıştı. Nizipli’yi yömiyeci tutup galın su borusunu havuzdan tarlaya çektirmişti. Tarlanın yarı yeri boştu. Mintik Ehmet Nurettin’in hem dayısı hem de gayınbabasıdır. Nizipli deli doluydu. Çora çocuğa, avrada uşağa, eve barka bakmazdı. İçer sıçar gezerdi. Nurettin Hacca ebemin yanında büyüdü. O yüzden Nurettin çok sevilirdi. Bu yüzden Daralının İçi çifçiliğine Mintik Ehmet’e verildi. Tarlanın her yerine aşılayıp sultani kiraza çevirmek için melham çetili dikildi. Ben galem aşı yapmayı biliyordum. Çalma aşı da deniyordu buna. Sıva bandıyla aşıları sımsıkı sarıyorduk. Buçak keskin olmalıydı. Mintik Memmet’le melep çetillerine kiraz aşıladık. Fındık’ta bizim tarlada bir sürü yabani erik töremişti. Yonis erikleri tikenniydi. Tikenlerini temizledim. Hepsini aşıladım. Günlük olarak vurduğum aşıları kontrol ederim. Tarla çağal çağaldı. Her sene öküzle ekilirdi. Hava güneşliydi. Birden kara bulutlar belirdi. Yıldırım çakmaya başladı. Hava garardı iyice ikindine doğru. Dolu atmaya başladı. Ardıcın altına girdim. Dolu aralıksız yağıyordu. Her taraf bembeyaz oldu. Yağış dindi. Hava açıldı. Güneş bulutların arasından süzülünce Avcı Mağarası ile Goca Ereğe arasına nur doğdu. Davarlar Gızıl Kepir’in oralardan meleşmeye başladı. Ancak Depe’den bir gelin mi gadın mı vıykırtısı geliyordu. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Sessizce olup biteni anlamaya çalışıyordum. Ağlayan gelin Tuncer’in hanımı Nureyet’ti. Gayınbabam beni öldürüyor, Allah üçün şahit olun. Yok mu can gurtaran. Allah’ım bu başıma gelen neydi. Gavaz Orhan ve dezzemin arada bir sesi geliyor ancak tam olarak anlaşılmıyordu. Eve geldim. Akşam olması zaten yakındı. Nurhayat bize kaçıp gelmişti. Anama dezze beni gurtarın. Bu adam beni öldürecek. Yemeğini yapıyom, çayını yapıom. Benden ne istiyor bu adam. Benim gayınbabam mı gocam mı? Yeter artık, dayanamıyorum. Canıma gıyacağım diyor. Hem ağlıyor hem de anlattıkça öfkeleniyordu. Anam akıllı ol gızım. Kötü günler gelir geçer. Ben Eşe’nin yanına aha gidiyom. Dezze getme. Anca benim ölüm döner o eve. Bir daha dönmem diye diretiyordu. Sabahınan ben Afşin’e anamgile gideceğim. Yüzüm yüzlerini bir daha görmesin diyordu. Yattı o gece bizde. Sabah olunca da Andırın’a giden münibüse binip gitti. Gavaz Orhan mır mır eder dururdu. Bizi hasitsıramaya başladı. Benim gelinim gitmezdi. Siz gönderdiniz diye bize pintişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.