- 144 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yedi Yüz Lisan Bilen Peygamber
Cenab-ı Hak’kın Hz. Âdem’e nasip ettiği en büyük mucizesinin Talimu’l-Esma olduğunu ifade etmiştik. Allah’ın bu isimlerinin incelenmesi gereken birçok boyutu vardır. Şimdi bunlardan bir tanesine ışık tutmaya çalışalım.
Bediüzzaman Hazretleri Talim-u Esma’nın anlatıldığı ayette geçen ‘el-esmâe’ kelimesini izah ederken bu kelimenin insanların konuştuğu dillere ve lügatlere de işaret ettiğini ifade etmişlerdir.
Ayrıca Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve Fahri Râzi gibi Tefsir âlimleri de Bediüzzaman gibi, Talimu’l-Esma’nın bir yönünün de kâinatta yaratılmış olan varlıkların isimlerinin, günümüzde konuşulan birçok dilde, Hz. Âdem’e öğretildiği yönündedir.
Bu bakımdan İslam kaynaklarında Hz. Âdem’in (a.s.) 700 lisan bildiği nakledilmektedir. Çeşitli dillerde eşyanın isimlerini öğrenen Hz. Âdem’de (a.s.) çocuklarına bu lisanları öğretmiştir. Zaman içinde Hz. Âdem’in çocukları çeşitli bölgelere gitmiş ve değişik dillerde konuşmuş ve o lisanı o bölgede kalıcı yapmışlardır.
Anlaşılan o ki, bu günkü manada tam olmasa da çeşitli lisanların varlığının ilk sebebi Hz. Âdem’e öğretilen lisanlardır.
Değişik lisanların ortaya çıkış gayesi insanlar arasındaki kaynaşmayı sağlamaktır. Cenab-ı Hak insanları çeşitli ırklara, renklere, topluluklara ayırmış, ayrı diller oluşturmuştur. Bu ayrılıkta bir bütünlük, tanışma, kaynaşma ve yakınlık niyet edilmiştir. Fakat insanoğlu ne gariptir ki, aynı dili dahi konuşsa birbirini anlayamamaktadır. Hayvanların dahi insanları anladığı bir dünyada, insanların birbirini anlayamaması çok garip ve üzücü bir hadisedir.
Ayrıca dil bilimi incelendiğinde birçok kelimenin yakın tarzda ifade edilmesinin de, bunların temelde aynı kökten geldiğinin bir işaretidir.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.