- 232 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNECEK İNSAN [1. Bölüm]
DÜŞÜNECEK KİMSE
1. BÖLÜM
…Size, düşünecek kimsenin düşüneceği kadar ömür vermedik mi? Hem size peygamber de geldi….”
Fâtır Suresi 37. Ayet
Çalar saatin alarmı çalmaktadır. (ses)
Ahmet gördüğü rüyanın etkisiyle telaşla uyanır. Alarmı kapatır hemen üstünü giyinmeye başlar.
Anne:
- Oğlum hadi yine geç kalacaksın…
Ahmet:
- Offf anneee… tamam yaa…
Anne :
- Off-lama yine, Anneye Offf bile denmez…
… Ahmet bir şey demeden kapıyı kapatır çıkar…(kapı kapanma sesi)
Öğleden önceki son ders Edebiyattır. Yusuf Hoca’nın dersi. Emekliliği gelmiştir ve son senesidir.
Ahmet ders başladıktan 2-3 dk. sonra kapıyı çalar ve içeri girerek:
- Hocam çok özür dilerim. Geç uyandım o yüzden geç kaldım.
Yusuf Hoca :
- Sıkıntı yok Ahmet. Alıştık zaten kaç senedir sana. (sınıfta gülüşmeler)
- Hadi geç yerine otur.
Ahmet kahvaltısını yapmadan hemen evden çıkar. Kurduğu 5. Alarmdan sonra ancak uyanmıştır. Alelacele çıktığı için çoğu şeyi de evinde unutmuştur bu arada. Genelde Hep geç kalmıştır Ahmet. Her şeye.. Son dakikaların adamıdır yani. Son demişken, lise hayatının da son senesidir. Üniversite hayalleri kurmakta, kendisini hep bir avukat olarak görmektedir. Hatta öyle ki, haksız olan arkadaşını dahi savunmaktan geri duymayan muhalif bir yapısı vardır her şeye.
Öğretmenlik hayatında derslerinin son 10 dakikasında hep öğrencileriyle hep sohbet eden, öğrencisi kaç yaşında olursa olsun fikirlerine kıymet veren çok değerli bir öğretmendir. Bu yüzden öğrencilerin büyük bir çoğunluğu da kendisini çok sevmektedir.
Ahmet’in namaz kılmadığını aslında herkes gibi, Yusuf Hoca’da biliyordu. Olur da bir gün o da nasiplenir diye konuşturuyordu kendince…
…son 10 dk’ya girilmiştir :
Yusuf Hoca:
- Evet gençler. Bugün Cuma malum, Cuma namazını ihmal etmeyin sakın ha !
Öğrencilerden birisi :
- Hocam bu hafta gitmesek ne olur. İmam’dan izin alsak?
Yusuf Hoca :
- Valla Cihangir, yoklamayı imam efendi yapmıyor sen bilirsin. (sınıfta gülüşmeler)
- Pekiiii, Ahmet, Bugün hangi camiye gideceksin sen ?
Ahmet:
- Hocam ben yıllar önce bir kere gittim ondan sonra tövbe ettim zaten.
- Evlat, Kul hiç camiye gittiği için tövbe eder mi?
- Hocam, geçmiş bir günde cumaya gitmiştim. Ayakkabılarımı çaldılar. Yeni almıştım onları, çok seviyordum ayakkabılarımı. Hem dindar olanlar gitmiyor mu camiye. Dindar olan ayakkabı çalıyorsa, bana namazdan niyazdan bahsetme hocam !
Yusuf Hoca derin bir nefes alır.
- Evlat, Camide ayakkabılarının çalınmasına üzülme, Asıl camide ayakkabılarının hiç görülmemesinden kork.
- (Ahmet biraz sinirlenir) Nasıl yani hocam?. Ayakkabım çalındı diye sevineyim mi ? Hırsınızın yaptığı yanına kâr mı kalsın.
- Evlat, Hırsızın cezası elbette verilecek. Peki, ayakkabın camide değil de kafe de parkta çalınsaydı. Oralara da gitmeye tövbe edecek miydin?
Ahmet susar cevap veremez…
Yusuf Hoca devam eder…
- Peki evlat, bardak kırıldı diye su içmekten vaz mı geçeceksin ?
- Peki Hocam, Siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?
Yusuf Hoca hafif tebessüm ederek
- Biz gönül ateşinde toprağı eritip, Hak yolunda ona şekil verip, kor, nar demeden elimize alır, Bismillah çeker ve suyumuzu üç yudumda içeriz. Evlat… İmtihan zor yerden geliyorsa mükafatı büyüktür…
Yusuf Hoca’nın sözü biter bitmez tam o sırada ders bitti zili çalar. Ahmet, Yusuf Hoca’nın bu sözlerinden etkilendi mi bilinmez ama öğle arası yani Cuma vakti iki arkadaş grubu Ahmet’i davet eder…
İbrahim:
- Ahmet, Hadi gel kaç zaman oldu cama namazı kılmayı, bu sefer beraber gidelim. Çıkışta çayla simit yeriz hem.
O sırada sınıf arkadaşı Zeynep gelmiştir. Sınıfın en güzel kızıdır Zeynep. Ahmet’inde gönlü çoktan kaymıştır Zeynep’e ama çekiniyordur işte. O ne istese Ahmet hemen yapıyordur çekinmeden, sormadan.
Zeynep:
- Ahmet, Ne camisi ne cuması ya simidi çayı ya. Kafeye gidiyoruz biz. Hadi seni bekliyoruz.
(Karar anı müziği duyulur…)
Peki sizce Ahmet hangisini seçecek? CAMİ Mİ ? CAFE Mİ ?.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.