- 223 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HEDİYE
Kendi kendime üzülüyorum. İnsan yalnızdır bazen. Ya ölürsem diye endişeye kapılır. Birine darılırsın, küsersin. Paran biter, mutsuz olursun. İşin olmaz kendini şiire verirsin. Avare yıllar gelir geçer. Sevgili hayalidir. Birine gönül bağlarsın umrunda değildir. Kızlar yakışıklı olanı ve güçlü olanı seçer. Akşam olunca beni bir tedirginlik basar. Güneşin batması beni kaygılandırır. Sanki hayat son bulacak bir daha hiç başlamayacak gibi. Yaptıklarımdan pişman mı oldum diye düşünmediğim olmadı sanmasın kimse. Ben sevdamı kimseye söyleyemedim. İçimde bir hayvani duygular dolaşır durur. İnsanı insan yapan yine kendisidir. Yalnızlığı sevmiyor değilim. Kalabalıklardan hep kaçarım. Birinin benimle ilgilenmesinden rahatsız olurum. Öfkeli ve hırslıyım. Yakışıklı değilim belki. Beni de seven bir kadın vardır şu yalancı hayatta. İnsan ne için yaşar ? Varlık sebebi nedir? Teknoloji çağının amacı nedir? Her şey tükenir de ömür tükenmez mi? Ben yalnızlığımdan pişman değilim. Bir kıza aşık oldum ilk defa. Adı neydi derken aklımdan hiç çıkmazdı Fatoş. Derken büyüdüm Mesüde’yi sevdim. O da beni sevdi. Ama ben dönek çıktım. Onbaşı’nın Bilamin’i bana ananı avradını ne ederim dedi de onun için Bilamin’i dövdüm de bir sürü garagolda işkence gördüm. O benim namusumdu. Namusum için gözümü kapadım. Sonunu hiç düşünmeden öfkeme yenik düştüm. Gördüğüm işkenceler beni daha da güçlendirdi.Çünkü hayat acımasızdı. Asla başarısızlığa yer yoktu. İnsan kadar nankör bir varlık yoktur. Liseyi bitirince üniversiteye gidemedim. Evde beklerken birden ümit ışığı belirdi. Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi uzaktan eğitime başladı. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümünü kazandım. Devam zorunluluğu yoktu. Sınavlarına girip geliyorduk. Sınavlar Eskişehir’deydi. Hasan’la gidip okula kayıt yaptırdık. Evrakları hazırladık. Adana’dan otobüse bindik. Eskişehir’e sabah sekiz gibi indik. Her tarafta kömür kokusu vardı. Uçak gürültüsünden duramıyorduk. Okulu bulduk. Görevli bize kayıt ücretini karşıdan yatırıp fatursını kendisine getirmemizi istedi. Karşıya baktım banka şubesi yoktu. Hasan bana kızıyor. Parayı burda bir yere yatıracağız sanki. Yok olmaz burada kime yatıracağız ? Şehir merkezine bir taksi tutup gittik. Parayı yatırıp makbuzunu kayıt görevlisine verdik. Sonradan farkettik ki banka görevlileri karşı masadaymış. Benim aklıma o zaman şöyle bir söz takılıyordu. Hayatın bir uzun yolu vardır bir de kısa yolu. Biz burda uzun yolu seçmiştik. Kaydımızı yaptırıp tekrar otobüse bindik. Adana’ya sabaha karşı geldik. Uyku sersemliği, yol yorgunluğu hepsi bir arada. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Anlaşılan dışardan bakılınca garibandık. Otobüsün merdiveninden iner inmez otuz yaşlarında orta boylu bir adam bize iki bardak şalgam vermek istedi. Biz almak istemedik. Bu parasız beyler. Müessesemizin ikramıdır, para vermeyeceksiniz. İçin için afiyet olsun , deyince inandık içtik. Ardı önü iki bardak meşrubat ne olacaktı sanki altın suyu değildi ya. Bardaklar bitince ikram eden kişi bizden öyle bir para istedi ki şaşırıp kaldık. Eskişehir Adana arası iki kişilik otobüs parasından daha fazla para istedi. Olacak iş değildi. Hasan adama , abi sen parasız dedin ya biz de onun için alıp içtik deyince adam küplere bindi. Bu devirde kim kime bedava bir şey verir. Adam bizi sıkıştırıp tehdit ettikçe iş sarpa sarmaya başlayınca canımızı kaçıp kurtardık. Adam peşimizden koştuysa da biz bir çay ocağına sığındık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.