- 269 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
CANLAR
Mısra’yı elime aldığım gün küçücüktü. Birbirimizi daha önce tanıyor gibiydik, yabancı hissetmedi beni kendine. Ne zaman araba yavaş yavaş uzaklaştı ailesinden, arkaya dönüp ağlayamaya başladı, o zaman hissetti yabancı olduğumu. Tam bir ay gece gündüz ağladı. Omzumda gezdi evin içinde, yürümedi hiç. Yemeğini yedirmek, suyunu içirmek benim görevim oldu. Bir buçuk yaşında, hâlâ gidip yemeğini kendi yemez. Beni tamamen azat etmese de artık hepimize paylaştırdı o görevi. O şerefe hepimizin nail olmasını istiyor belli ki. İllaki ev halkından biri yemeğine götürecek, okşayıp sevecek, başında bekleyecek.
Bulut’la geçen yıl bugün tanışmışız. Elime aldığımda avuç içi kadardı. Annesini trafik kazasında kaybetmiş. Eve getirdiğimizde ne bulsa yiyordu, Mısra’ya bakıp mamaya dönse de damak tadına hitap eden şeyleri affetmiyor.
Yurt dışında bazı ülkelerde "Hayvan Hakları Yasası" gereğince hiçbir hayvan yalnız sahiplenilmezmiş. Mısra’nın canı sıkılıyor diye sahiplendiğimiz, sokak kedisi sandığımız ve Ankara Kedisi olduğunu öğrendiğimiz Bulut, ilk gün çok dayak yedi Mısra’dan. Kocasından yediği dayakları, gördüğü işkenceleri sineye çeken kadınlar gibi sustu. Gidecek baba evi, sığınacak yeri yok diye işkencelerin ardı arkası gelmez ya biz öyle yapmadık.
İkisini kademeli olarak ayrı tutup kademeli olarak alıştırdık birbirine. İkisinin maması, suyu ayrı yerlerdeydi. Yavaş yavaş alıştılar birbirlerine. Şimdi biraz görmesinler, hemen gelip soruyorlar hâl diliyle.
"Kedisi olanların evine gidilmez, elinden bir şey yenmez" diye düşünenler olabilir. Kedilerle yapmıyoruz yemekleri, ikramları. Hem onlar da tabaklarına konmayan hiçbir şeyi yemezler. Gelenleri tanımak, sevilmek istiyorlar sadece. İngiliz Kraliyet Ailesinde kediler güvenlik görevlisi. Bizim hissetmediğimiz kötü enerjiyi hissedip ona saldırıyorlar ki bizimkiler kimseye saldırmadı.
Elimiz, kolumuz kedi tırnak izi; kıyafetlerimiz kedi tüyü. Olsun, hiç gözümde değil.
Kim demişse kedilerin nankör olduğu yalanını söyleyip onlara iftira atmış, diğerleri de inanmış. Biz evde yokken hiçbir şey yiyip içmezler, ayak sesimizi duyar duymaz kapıda beklerler. Hastanede kaldığımız birkaç gün için küsüp bize yüz vermezler, kafalarını başka yere çevirerek konuştuklarımızı duymazdan gelirler.
Canımızın sıkkın olduğunu fark edip yanımızdan ayrılmazlar.
İki kare arasında tam bir yıl var. Bir yılda ne çok şey öğrendik birbirimizden. Onlar büyürken bizi de büyüttüler.
Konu dışı olsa da hatırlatmakta fayda var ki yaz tatili için bazı çocuklar evcil hayvan beslemek isteyecek. Evcil hayvan oyuncak değildir. Bizim sevgi ve ilgi görmek gibi ihtiyacımız varsa onların da var. Onlar da bizim gibi seviyor, sevgisini cömertçe gösteriyor, işlerine gelmeyen sözlere kırılıyor, ilgiyi yetersiz bulursa küsüp gidiyor.
Çocuğunu kırmamak için eve evcil hayvan getirenler, canı sıkılınca sokağa atıyor. Evde elimizle beslediğimiz yavrularımız dışarıda beslenemez, yaşayamaz. Bu da kul hakkına girer. Unutmayalım ki onlar Allah’ın sessiz kulları.
Muhabbetle...
Hamiyet Su Kopartan ✍️
14.06.2023