- 375 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Dedektif kız
İki tarafı çam ağaçlarla kaplı yolu takip ediyordum. Bu yolu küçükken gördüğümden bana yabancı gelmiyordu. Gözüm bir yerden ısırıyordu. Eski bir sevdiğim arkadaşımın davetini kırmayıp kabul etmiştim. Verdiği adres burası mı diye endişelensemde doğru adreste olduğumu biliyordum. Şehirin kenar kısmında büyük bir şatoyu andırıyordu bu ev. Tarihi bir kontaktı . Geniş bir bahçenin orta yerinde boyaları biraz dökülmüştü. Yan tarafında bir adam atın yelesini tutmuş severcesine ahıra götürüyordu. Bir kaç tavuk ve iri kırmızı ibikleri olan horoz atılan buğday tanelerini yiyorlardı. Küçük bir çiftlik yaşamı ilk bakışta yansıyordu .
Yıllardır görmediğim arkadaşım Şenay dövdüğüm kapıyı açtı. Saçlarına kırlar düşmüş ,orta yaşını geride bıraktığı halde
güzelliğinden bir şey kaybetmemişti. Beni güler yüzle ağır başlı endamı ile karşıladı. Sarılıp kucaklaştık. Geniş bir holden oturma odasına geçtik. Odanın sol tarafında özenle hazırladığı yemek masası süper duruyordu. Yemeklerimizi yerken geçmiş eski günleri yadsıdık. Havadan sudan koyu sohbetlerimiz gecenin ilerleyen saatine kadar sürdü. Arada bir kahkahamız odanın içinde yankıladı. Şenay eşini iki yıl önce kaybettiğini ortak arkadaş çevremizden duymuştum. Onun için eş konularına bende girip sormadım. Acısını tazelemek istemememiştim. Kendi de o konulara girmedi. Eşinin çok zengin olduğunu bu şato şeklindeki evde gösteriyordu.
Yatma saatimiz geldiğinde odamı göstermek için yukarı kata beraber çıktık. Merdivenler geniş gri mermerden yapılmış temiz ve aydınlıktı. İkinci kat daha değişik mimarla yapılmış, odamı açtığında gördüm. Temiz pembe çiçekli nevresim geçirilmiş yatak beni bekliyordu. İyi geceler dileyip Şenay alt kata indi.
Ev şehrin mezarlık tarafında olduğu için sessiz ve ıssızdı. Araba sesi çok nadir geçip duyuluyordu. Sessizlik beni biraz tedirgin etmişti. Sabah erken uyandığımdan sağ tarafta kapı sesi duydum veya bana mı öyle geldi bilmiyordum. Yukarı katı gezerken kapının birinin kapalı , kovanla kilitli olduğunu fark ettim. Öbür bütün odalar açıktı. İkinci gün uyandığımda Şenay’ın benden önce kalkmış o kilitli odadan çıkarken fark ettim. O odada ne vardı ki dedim . Beni geçiştirerek cevap verdiği için merakım daha çok arttı. Bu kadar samimi arkadaşlık nasıl oluyordu. Yıllar Şenay’ı da değiştirmiş miydi.Eşinden bir sefer sorunca ,sohbeti kesip konuşmak istemiyordu.
Yarın son günümdü. O kilitli odanın içinde neler vardı?
O sabah aşağıda telefon çalınca acele mermer merdivenlerden Şenay hızlı hızlı indi . O odanın kapısını kilitlemeyi unuttu. Kapı hafif aralıklıydı. Bende tam aşağıya inecekken , o gizemli odanın kapısını elimle iteleyerek yittim. Odanın içi loş ışıklıydı. Pencereler kapatılmış ufak tahta bir masanın üzerinde lamba yanıyordu. Odanın sağ tarafında yatağın içinde bir adam yatıyordu. Adamın yakınına gidince avurtları çökmüş , dudaklarını kımıldatmakta zorlanan , gözlerini tavana dikmiş bir hasta adam vardı. Bana bir şeyler anlatmak istiyordu , eliyle gözleriyle işaret ediyordu. Anlamamak mümkün değildi. Kimdi bu adam? Kurtar beni diyen o bakışlar içime işledi.
Odanın duvardaki bir resim dikkatimi çekti. Şenay’ın gelinlik resmi ve yanındaki damat bu hasta yatan adamdı.
Ben şenay dönmeden odadan çıktım. Bir şey konuşmadan bu evden gitmek istiyordum. Merdivenlerden hızlı hızlı inince Şenay’ı gördüm. Elinde telefon tahminen konuşması bitmişti.” Seni çok özledim aşkım” cümlesini duyduğumdan haberi yoktu. O cümleyi kime söylemişti.
Ben şaşkınlığımı sezdirmeden dudaklarıma pembe bir yalan uydurmak geldi.
- Şenaycığım benim gitmem gerek acil bir haber aldım annemden dedim.
- Peki sen bilirsin arkadaşım yine beklerim diyerek sarılıp kucaklaşarak ayrıldım o sır dolu evden.
Evimin yolunu bulmak akşamın gün batımına uğramıştı. Bilmediğim sokaklarda biraz dolaşıp düşünmek istiyordum ve öyle de oldu. O gün gece uyku girmedi gözlerime.
O loş odadaki Şenay’ın eşimi yoksa ona benzeyen başka birini mi gördüm ben . Boşa koydum dolu doluya koydum boştu. Kaç gece uykusuz geçen gecelerden sonra Şenay’ın sırrını merak ediyordum. Tekrar Şenay’ı arayıp bir mazeret bularak yarım kalan ziyaretimi tamamlamak istiyorum dedim. Ve bir pazartesi günü demir kapıyı çaldım .
Görünüşte Şenay çok sevinmiş gibi beni yine hoş karşıladı. Hoş sohbetlerden sonra yukarı odaya yatmak için o merdivenlere ayaklarım zil çalarak çıkıyordu. Titrek ve gizemli adımlarımı duyar gibiydim. Şenay gelmemin sebebini anlayacak diye korkuyordum.
İlk gözüme çarpan o kovanlı kapı yarı açıktı. Ne tuhaftı oda. Loş ışıklar kaldırılmış yatakta yoktu . Kapalı perdeler açılmış
ortalık aydınlanmıştı.
Allahım ben rüyamı görmüştüm. Burda yatan o insan neredeydi ? Duvardaki resimlerde kaldırılmıştı. Odanın kavun içi rengi duvar çırılçıplaktı. Hiç bir şey anlamıyordum. Nasıl olur bu sorusunu düşünürken banyo tarafına baktım. Eski bir dolabı kımıldatınca tokmağı çevirdim. Aman Allahım aşağıya doğru ,yuvarlak yapıda inen gizli mahsene yol vardı.
Merdiveni bir çırpıda inip zemin kata indim. Şenay benim gördüğümü anlamış mıydı. Yoksa bu kadar kısa zamanda tedbirli davranır mıydı. O dudaklarıyla zor konuşan hasta adama ne olduydu.
Aydınlık ufak bir küçük odaya girdim. Kare şeklinde küçük pencereleri vardı. Odaya gözümü gezdirdiğimde sol köşede aynı yatak ve içinde o adam vardı. Hafif seslendim ona duymadı ,baygın yatıyordu. Gördüğümün gerçek olduğunu kanıksadım. Tahta ufak komidinin üzerinde bir torba ilaçlar vardı. İki ilacı pantolonumun cebine koydum. Ne ilaç olduğuna bakıp kontrol edecektim.
Şenay’a bunu nasıl diyecektim. Yine apar topar hızla oradan uzaklaşmak için merdivene tırmandım. Çok karışık duygular yüreğimi kapladı. Dedektifliğim üzerimdeydi. Çocukluğumdan beri gerçekleri bulup açığa çıkarmayı severdim. Arkadaşım sandığım Şenay ne işler yapıp karıştırıyor bilmiyordum. Büyük bir sırrı vardı ama neydi ? Şenay’ın evlendiği adamın ilk evliliğinden bir oğlu olduğunu ortak arkadaşımızdan duyduğumu o an hatırladım. O kişiyi bulup durumu anlatmak istiyordum. Bu da ne derece doğruydu bilmiyordum . Başımı belaya sokacaktım. Odaya girip pembe çiçekli yorganı kafama çektim, gördüklerimden kaçarcasına uzaklaşmak için. Uyku gözümden akıp gidiyordu. Sabah ola hayır ola dedim kendi kendime.
Feride
Devamı var