- 160 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totemi Dil 15
Kolektif alanın inşası içinde transfer emekler vardı. Kolektif birim zamanlar vardı. Ortak işleyiş ve ortak yararlanımla üretim ve tüketim kaynakları vardı.
Kolektif alan kaynakların ortak yararlanması esası içinde paydaşlı bir kullanım sahipliğiydi. Paydaşlı nedenle kolektif alan zaten paydaşlarıyla kalabalıktı ve hiç yalnızlık bilmiyordu.
Oysa Âdem, yalnızlığın bilinmediği kalabalık ve paydaşlı kolektif alanda ayrıldı. Hem de mal sahibi olarak ayrıldı. Boş alanları da kolektif kapasiteli aklı ve düşüncesiyle işlemek sureti ile mülk edindi.
Ve Âdem kalabalık kolektif alanda kendisine paydaşlar tanımama zihniyetiyle, kendisine mal mülk sahibi benzerler tanımaz olma zihniyetiyle ayrıldı. Mülk sahibi olmanın yalnızlığı içine girdi.
Gelecekteki efendiler El mantığı adı altında kolektif sistem içinde kolektif sisteme " mülk sahibi nam ve söylemi içinde" tuzak kurmuşlardı. Efendiler bu kes bir tuzağı da köleci sistem içinde kurmuşlardı.
Monarşi içindeki tüketip kullanılacak maldan, üretip çalışılacak mülkten yoksun olanların; çalışmasından başka bir şeyleri olmayanların yaşam ümidi de tükenmişti.
İşte yaşam ümidinin tükendiği bu anlama içindeyken efendiler "yoksulların zorunlu çalışıp üreten kolektif bilincine ve kolektif emeğine" talip olarak yoksullara "veli nimet olacaktılar".
Umudun bittiği yerde veli nimet olan efendilerin merhamet, acıma, bağış, ihsan, himmet, cömert gibi söylemleri "umut var olmanın tuzağı" olarak kölelere kurmuş kurnazlıklardı.
Bir başka tuzak da yine efendilerin insana kolektif paydaşlığını ve kolektif payını kaybetmeleri sonrasında yaşanmıştı. Mülksüzlerin elinde kalan son kırıntılar, sahibi olunan eşek misaliydi.
El kişiye "önce eşeğini kaybettiriyordu (işsizliğini sağlıyordu). Sonra da El velinimeti olarak ona iş verip kişiye işini, eşeğini bulmanın sevinmesini sağlıyordu.
İşte El ’in kaybettirilen eşeği veya işi, velinimet olma sıfatı üzerinde kaybedileni yeniden buldurması bir tuzaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.