- 197 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
GÜNE DEĞEN ÖĞRETMEN
Bir kültürün sürekliliğinde onun beslendiği ritüeller ne denli sağlam ve güncel ise, o toplumun da o ölçüde mukavemetli, dinamik ve geleceğe de yönelik olduğunu söylemek mümkündür. Bütün kaynaklara sahip olduğu halde, onları rafine şekilde işleyememenin vereceği hasar, kadim bir kültür de olsanız, giderek değişen, hızla güncellenen ve yeni sorunlara, anlayışlara da farklı ve yaratıcı çözümler ve yaklaşımlar gerektiren bir günde telafisi imkansız sonuçlar ortaya koyabilir.
Günün yeni değerlerini anlamaın gereği kadar, geçmişten getirilen sağlam dayanakların da muhafazası, her ikisinin de pratik bir akılla ve etik değerlerden de taviz vermeden bir potada kaynaştırılması, güne dair başkalaşmış koşullara en ideal uyumu sağlayacak ve henüz gelişmekte olan mesleklere de daha şimdiden sağlam temeller üzerinde beslenmiş kuşaklar yetiştirebilmek doğal olarak eğitim sisteminin sorunu ve bunu da yapacak olan eğitim ordusudur.
Dünün anlayışlarıyla ne tarımda, ne sanayide, ne turizmde, ne sağlıkta ve kısaca hayata dair hiçbir sahada arzu edilen verimlilikte işlerin, hizmetlerin sunulması ve verimliliğin elde edilmesi mümkün değildir. Bu anlayış silsile yolu ile değişen koşulların, zeminin,anlayışların da doğal bir sonucu olaral, bundan sonraki yıllar için de geçerli olacaktır kuşkusuz.
Öncelikle bilginin efendisi olduğu bir yüzyılı gerilerde bıraktığımızı ve ona ulaşmanın geçmişteki gibi müşkül bir durumdan çoktan çıkan bir hakikat oluşundan, bilginin işlevlerinin ve hayata dair sorunların çözümünde onun işe koşulmasının daha gerçekçi bir durum olduğunu belirlememiz gerekir. Cebimizdeki sıradan bir cep telefonu ile kütüphaneler dolusu bilgiye erişimi gerçekleştirebiliyoruz. Öyle ki, ana dilimiz dışında hiçbir dil bilmesek dahi uzak doğudan tutun da okyanuz ötelerine değinki coğrafyanın kültürleri ile oldukça basit şekide iletişim kurabilmemiz dahi sıradanlaşmış bir konu haline gelebildi. Söylemek ve veya sormak istedğiniz şeyi kendi dilinizde telefonunuza iletmeniz ve akabinde de bu mesajın içeriğinin hangi dilde ve dillerde dış ortama yansımasını belirlemeniz iletişimiminiz için yeterli. Bu hakikatler, dünyamızı daha farklı şekilde anlamamızı bize dikte ederken, eğitim sistemimizin ve onun vazgeçilmez öznesi olan öğretmenlerimizin de yeni rollerini dikkatle irdelemeleri, bu anlamda günün gerektirdiği o olmazsa olmaz güncellemeleri kazanmaları hayati bir konu olarak da karşımızda durmaktadır.
Covit19 Pandemisinde 1950`li, 60`lı kuşakların nasıl zorlandıklarını bir anımsayalım. Karekod okutmaları ve bu sayede de bazı hizmetlere erişimlerinin gerekli olduğu anlarda bunu çoğunlukla başaramadıkları için çevreden insanların yardımını talep etmişlerdi çoğu durumda. Zira, onların büyük bir bçlümü güne dair teknolojik ve kültürel değişimlerin, gelişimlerin, güncellemelerin gerektirdiği pratikten oldukça da yoksunlardı. Bu hakikat on yıl sonra 1970`li ve 80`li kuşaklar için de potansiyel bir zorluk olarak sırasını beklemektedir. Giderek artan bilgi birikimi ve onun doğurduğu yeni teknolojiler, alışkanlıklar ve onların dikte ettiği pratik beceriler esasında her birimizi bir süre de olsa bu koşullara hazırlanırken zorlamaktadır kuşkusuz. Tam da bu noktada arzu edilen esnekliği, uyumu ve becerileri, anlayışları doğrudan besleyen, deneyimleme fırsatı veren eğitim ne denli hayati bir meseledir aslında.
Klavyenin dahi işlevselleiğini yitirmeye başladığı ve bilgiye erişimde daha çarpıcı yollarla yeni tekniklerin yolda olduğu günümüzde, hala daktilolu yılların becerileri ile tutunmaya çalışmak tam da bir dramdır değil mi? Kendine yeterli olmakta müşkülleri olan bir öğretmenin yeni yüzyılın gerektirdiği donanımda, bilgi ve birikimde, onu işlevsel halde becerilere dökebilen ve problem çözebilir niteliklerde bir nesil yetiştirmesi nasıl mümkün olabilir? Bu noktad bir anekdotumu da paylaşmam gerekirse, adını vermeyeceğim bir kentte eğitim zemininde şube müdürü olarak çalışan ve ne yazıkki bizden çok vasat sevilerde donanım, beceri ve anlayışlarda olmasına karşın amirimiz durmunda da olan bir meslekdaşımızın, yıllar öncesinde bir usb belleğin içindeki verileri masaüsütü bilgisayarı aracılığı ile bir türlü alamadığına şahitlik etmiştim. Bırakın usb belleğe erişmeyi, mause kulanımında bile yeterli olmadığını, bilgisayarın ne yazılımı ( temel yazılım bilgisi) ne de donanımı hakkında asla yeterli olmadığını üzülerek söyelebilirim. Yapacak bir şey kalmayınca içten içe de kızarak hayıflanarak bu işlemi nasıl yapacağını defalarca aynı cümleleri kurarak anlatmaya da çalıştım. Yine de başaramayınca işi kendim çözdüm elbette. Alın size güncel eğitimci.
Masa başındaki ve hele ki şube müdürlüğü gibi bir zemindeki eğitimcinin bu hali gerçekten de içler acısı bir durumdur eğitimimiz, geleceğimiz adına. Bizler de her şeyi bir anda öğrenmedik ve fakat öğrenme dürtüsü ve güncel olmanın dikte ettiği hakikatlerle yüzleşerek; eğitimini aldık çoğu şeyin ve deneyerek becerileri kazandık, pratiğe döktürk bunları. Hala akıllı tahyatı kullanmakta büyük güçlükler çeken üstelik yaşça da bizlerden daha gerideki arkadaşlarımızın varlığı da bu duruma iç yakıcı bir örnektir elbette. Öğretmen olmak, mezuniyeti sağlayan süreçteki bilgilerle meslekte ayakta durabilmeyi sağlamıyor ne yazık ki. Her bir meslek için geçerli olan bu durum, toplumu geleceğe hazırlamakla yükümlü, onu bu mesleğin misyonu olarak ortaya koyması gereken bir öğretmen için anlatılamayacak denli bir bir zaruret bu, sizce de öyle değil mi?
Çocuklarımıız ve nesillerimizi onların elllerine teslim ederken, her birisinden de güne dair teknolojilerde bizlerden daha iyi becerilere, deneyimlere, güne dair farklılaşan anlayışları da iyi okuyabilen öngürülere sahip öğretmenleri kim istemez ki. Tebeşirli tahta yıllarından kalma ve son derece de birikimli de bir öğretmenin velisi olmayı asla istemezdim. Zira, çokça dökümana erişimde bilişim teknolojilerindeki zaafiyeti ile eski uygulamalarla arzu edilen yolun katedilemeyeceği gün gibi ortadadır.
Kullandığımız sıradan teknoljik cihazlar da zaman zaman güncelllemeler yapılmakta ve onların beklenen seviyelerde çalışması, verimli olması da bu yolla sağlanabilmektedir. Hal böyleyken, aldığı eğitimi yeterli görerek, yüzyılın gerektirdiği yeni gelişmelere sırtını dönen, yeni anlayışlardan habersiz, güne dair ortalama bir teknolojik okur yazarlık seviyesindeki öğretmenin mesleki icrasındaki verşmlilik de oderece tartışmaya çaık bir durumdur. Esasında kendini yenileme güncellme meselesi, işleri son derece klaylaştıran ve bu yolla mesleki icraları da pratik hale getiren bir mevzuudur. Dilediğiniz eğitime online dahil olabilmemnizin, üstelik bitirdiğiniz her eğitimide de sertifikaya erişebildiğiniz günümüzde, öğretmenlerimizin kendilerine bir yatırım yapmaları elbette beklenendir. Böylece, derslikteki tüm olanakları dilediği verimlilikte işe koşabilecek, kendine yetecek ve öğrencilerle arasındaki köprüyü sapasağlam ayakta tutabilecektir.
Covit19 Pandemisi`nde apansızca “zoom” altytapısı üzerinden öğrenci ve velilerimize erişim zarureti doğduğunda, bu süreci işe koşabilecek bilgi ve deneyimi ne kadar da kısa sürede edinmiştik. Bu sayede, okul dışında da üstelik web erişiminin olduğu her yerde dilediğimiz öğrenci, veli ve veya diğer kişilere veya gruplara erişebilme becerisi de kazandık. Küçümsenmeyecek bir deneyimdi bu. Sadece bu deneyimle dahi uzaktan erişiminin, değerlendirmenin, kontrolün ve yönlendirmenin nasıl da koayklıkla yapılabildiğini de söylemek gerek elbette. Doğrusu pahasız bir tecrübe ve yetkinliti bu gü adına. Bu süreç içerinde çokça öğrencimiz ve velimiz de ister istemez uzaktan eğitim-öğretim sürecinin kulllanıcıları olabilmeyi başarmış, okullar kelimenin tam anlamıyla bütün paydaşlarıyla beraber teknolojiyi kullanabilme noktasında level atlamışlardı.
Anlatmaya çalıştığımız şeyin özü, insana dokunai insanı tanıyarak onun yetkinliklerini öne çıkarak, yön veren, öğrenmelerini ve deneyimlerini kılavuzlayan öğretmen, toplumun en dinamik meslek erbabıdır. Bu anlamda kendini sürekli güncellleyen, kendine güne dair sürekli yatırım yapan olarak, e mesleğinin gerektirdiği hedeflere ulaşabileme de ciddi yol alabilen de olacaktır. Toplumumuzun, kültürümüzün her yönden rekabetin yaşandığı dünyamızda geleceğe dair varoluşunun öznesi öğremnelerimizin günü okumada, kendilerinden beklenen misyonlarını hayata geçirebilmelerinde gereken hassasiyeti ortaya koyabilmelerini umuyoruz.
Oğuzhan KÜLTE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.