17
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
735
Okunma
Nefes Nefese Anadolu (Bölüm1)
Uzun bir aradan sonra yuvama dönüş yolundayım. Başım otobüsün camına dayalı, etrafın eşsiz güzelliğinin seyrine dalmışım. Yüce Ağrı Dağı’nın ihtişamına tutuluyor gözlerim. Ulu doruğunun etrafında hareli ak bulutların görüntüsüne hayranlığım, içimdeki çalışma heyecanını körüklüyor. Çepeçevre bembeyaz bulutların içinden yükselen dağın, göklere değer gibi başının çarpıcı görüntüsü; geçmişleri benim gibi olan çocuklara el vermem için, “onlara can simidi olabilirsin!” ilhamını yüreğime nakşediyor.
Alabildiğine uzanan papatyaların baş başa vermişçesine rüzgârda beraberce dalgalanışları, birlik ve güven duygusunu içime işliyor. Bir bakıyorum alabildiğine uzanan, renkli başaklı gevenlerin arasından mor bir deryaya dalmışız. Aralarından öbek öbek, kırmızı gülücükler sunan gelincikler okşuyor gözlerimi. Dağ reyhanı da denilen anıklar, zarif mor başlarını kaldırarak “ben de buradayım” diye, bize çağrı atıyor.
İndiğimde, birbirine karışan bin bir çiçek kokusunu içime doldurmak için sabırsızlanıyorum. Yer yer pembe, beyaz çiçek kümeleriyle leylaklar, doğanın ince güzelliğini çevreliyor. Az yükseklerde pembe orman gülleri, şifa saçan özelliklerini, görünüşlerindeki albeniyle buluşturmanın gururunu yayıyor. Bu yörede binin üzerinde tıbbi bitki olduğunu bilmek, göğsümü kabartıyor.
Bereketli bu topraklarda sere serpe, alabildiğine yayılan kanarya güllerinin alanından geçiyoruz şimdi de. Sapsarı, iri, yıldız görünümlü enfes çiçekleriyle nadide güzelliklerini içimizle buluşturarak, yaşam mücadelemizdeki umudumuzu pekiştirme sevdasındalar. Şafak kızılı çiçeklerle bezeli şu çiçek elması ağacının karşımızda dimdik duruşu, benliğimi derinden etkiliyor. Dönüp bir daha bir daha bakmaya doyamıyorum. Belleğime kazıyorum: Gün gelir de beni eğip bükmek isterlerse, ben de böyle inanç çiçeklerime sarılı dimdik kalabilir miyim diye.
Gelin bardağı veya ağlayan lale denilen, güzellikleri dillere destan efsunlu ters laleleri arıyor gözlerim hasretle. Kâh ateş kırmızısı kâh sapsarı güzelliklerini, cömertçe yaymalarını ne çok özlemişim! Etrafı sabırla tarıyorum. Karşımda uzanacak alanın nadide görünüşünün hayaline gülümsüyorum.
Ruhumu Murat Irmağı’nın akışına bıraktığımda, bir ömür boyu sularında arınma arzusu kabarıyor içimde. Algılarımıza kutsal bir armağan olarak sunulan bu muhteşem doğa, sorumluluk duygularımı besliyor, şahlandırıyor.
Bu topraklara, bu çevreye ne çok şey borçluyum Allah’ım! Boynumun borcu olsun! Alev alev görev aşkıyla yanan yüreğimle, tüm benliğimle, varlığımla çalışacağıma, özverili olacağıma ant içiyorum!
Ayşe Yarman Öztekin
"Nefes Nefese Anadolu anı romanı "ilk bölüm
Eğitimi için intiharı bile göze alan genç kızımızın nefes kesen savaşının; öğretmen olmayı başarmasının ardından köyüne öğretmen olarak geri dönmesinin gerçek hikayesi…
Romanımdan bir bölümü günün yazısı olarak değerlendiren, beni onurlandıran ve mutlu kılan, değerli seçki kuruluna, okuyup yorum bırakan kıymetli üye arkadaşlarıma gönülden teşekkür eder, şükranlarımı iletirim.