- 179 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MUSA
Birgün Eşe dezzem Afşin’den gaçıp geldi. Dedemin Depenin Başı’nda evi vardır. Evin önünde bir dam, damın yanı başında samanlık vardır. Samanlığın önünde de davar damı vardır. Dedemin bir çift öküzü vardır. Öküzün biri mor diğeri kırmızıdır. Kırmızı öküzün boynozunda da muska vardır. Garapınarlı bir hoca vardır. Dırıl’a davar seğip sürüldüğünde o hocaya gidilir, muska yaptırılırdı. Gurt ağzı bağlattırılırdı bir eski bıçağa. Bu bıçağın ağzı davarlar bulununcaya gadar açılmazdı. Gavaz Orhan Afşin termik santralinden aşçı olarak emeklidir. Refik, Hatın, Sevgi, Tuncer, Yegane adında çocukları vardır. Refik komutan olmuştur. Sevgi ve Hatın öğretmendir. Tuncer halasının gızı Ayla’ya aşıktır. Ayla’nın aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Gız nişanı bozup Almanya’ya gidince bizim Tuncer aşkından iyice gafayı yemek üzeredir. Kendini alkola vurmaktadır ve hergün sarhoş gezmektedir. Afşin’de garşı gomşusunun gızı Nurhayat’la arayı tutturunca gızı bir gece gaçırıverir. Araya büyükler girip barış sağlanır. Nurhayat hamiledir. Beyza yeni doğmuştur. Burak biraz daha büyüktür. Azmi dayım öğretmendir. Adana’nın bir yerinde görev yapmaktadır. Dedem ve ebem Eşe’m dedikçe ağzından bir Eşe daha çıkmaktadır. Dezzemin yüzü ve bacağı biraz mordur. Dayak mı yemiş bir yere mi çarpmış belli değildi. Ebemle anam ısrarla sorduklarında ayağım gaydı da gafamı gapıya çarptım diyordu. Dezzem boş durmayı hiç sevmezdi. Bir şeylerinen sürekli meşgul olurdu. Çiki Ali’nin Musa adında biraz tembel bir oğlu vardı. Boğaz tokluğuna onun bunun yanında çalışırdı. Hiç evlenmedi. Birazcık kiloluydu. Gocuyusuf Adem onunla düğünde çıkıp oynardı. Herkes de pürdikkat kesilip izlerdi. Anam dezzeme Musa Musa diye lakap takardı. Azmi dayım uyanıktı. Çok sert ve titiz bir yapısı vardı. Tarlaları dedeme bölüştürmüştü. Ev de kendine düşmüştü. Mirasçı malı olmasın diye dedemin gafasına keserle dikilip söyüp tehdit ederek zorla evden çıkarmıştı. Evin hemen yanına betondan tek göz bir yer çevirdiler. İçinde ocaklığı vardı. Dedemle ebem buraya çıktılar. Bir sedir, sedirin garşısında gaplık bulunmaktadır. Evin arkasında bir dut ağacı var. Dedembirgün bu dudu aşılamak istemiş de yanılıp aynı dudu kendisine aşılamıştı. Duran dayım Bursa’da ziraarçi olarak görev yaparken dedeme mor bir erik aşılığı getirir. Dedem Almalık’taki yonis eriklerine bu aşıları yapar. Gabık aşısıdır vurduğu aşıların çoğu. Gabığı galdırır aşı galemini takardı. Köşger ipiyle sımsıkı sarar. Çamırı hamır gibi yoğurur. Aşının yaralı yerini gapatıp muşambayla sarardı. Üstüne de nemini korusun diye ağaç veya daş yonsulu goyardı. Bahçede kendiliğinden çıkan yabani ne varsa aşılardı. Oluk’un yanında havuz vardı. Bu havuzun suyu ile havlı yetiştirirdi. Ebemin çağalın üstünde güçcük bir havlısı vardı. Genelde acı biber olurdu. Havlının kenarında büyük bir daş vardı. Almayı güzün kak yapıp bu daşın üstüne sererlerdi. Argın altında geyik sıraları vardı. Az bir yerde de çilek ekiliydi. Yaz almalarını patos çektirirken yerdik. Mezerin Yüzü’nde, Almalık’ta aşı kiraz vardı. Gizlice bahçeye girer garnımızı doyurur çıkardık. Dedeme yakalanırsak hapı yuttuk demektir. Bir defasında havlının içine Erdoğan dayım betondan bir havız yapmıştı. Soner’le içine girip çimerken dedeme yakalanmıştık da bizi epey bir gorkutmuştu. Ebemle dedem birbiriyle anlaşamazdı. Genelde cangama para yüzünden çıkardı. Dedem ebemin yaşlılık mayışını çeker ancak evin masrafları için kendi parasına dokunmayıp ebemin parsından harcama yapardı. Beni Göğ Hacı’nın toprağına goymayın diye vasiyet ederdi. Ebemle dedemin evleri ayrıldı. Ebeme yeni bir ev yapıldı. Üstü çinkoluydu. Yalın gattı. Calak ,mutfak ve iki sedir evin görünenleri. Arada bir perde çekilerek bir yatak odası vardı. Birkaç gün sonra Gavaz Orhan Hacı Muratına evi yükleyip geldi. Tuncer, Nurhayat, Yegane, Burak ve Beyza da geldi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.