- 324 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
EL FRENİ...
İklimin vardiyası sonlanmadı bir türlü ve dinmedi rüzgâr.
İçimin kayıp alfabesinde saklıyım ve düşlerin solduğu günün beni terk ettiği bir dilemma.
Seyyah acılar sekerken güneş bulut toplarken.
Günü tehir ettim geceye dönük yüzüm ve halen ısrarla dönmesini beklediğim tek insan.
Karelediğim.
İkilettiğim.
Hicrinde ömrün hatmettiğim.
Bir buket bir asa bir de yürek: ben bunlardan ibaretim bedenim firarda ruhum eşkâlsiz gölgelerin verdiği hüküm izafi bir durakta Araf’ta asılı kaldım.
Badireler atlattığım bazen isyan bayrağını dalgalandırdığım.
Tüten ne duman ne sihir ne de bir bulut var konduğum ayaklarımın yerden kesildiği efkarın sabahladığı bir gecenin alt yazısıyım.
Minvali ömrün.
Dağılan mikado çöpleri ve ben nasıl da kördüğüm.
Göçen dilekler.
Çatısı akan hayatın renkleri kayıp duygular savruk ve bayat ekmek tadında dahi rahmeti kucaklamanın alametifarikası.
Süzdüm demli çayı yetmedi.
Derledim acıları şiir diye insanlar bellemedi.
Neşrim ve nesrim ve meylettiğim.
Hüzün bütçem ve bohçam yürekten sızan yaşın ayıp ettiği çünkü üstü örtülü değil aslında hiçbir şeyin Rabbe havale ettiğim ve intikal ettiği kadar gerçekler bir sürahi suda geçerken ömür.
Dalış takımım yok.
Nefes de alamıyorum madem.
Dibi gördüğüm ömrün kaçıncı vukuatı ise…
Delik ceplerimden dökülen akçeler misali.
Ak pakça olsa ne ki yaşamın meali.
Ve evet, ıssızım.
Sığ insanlar değil sağdan sola saydıklarım kadar tutuldu da nutkum ve alamadığım nabzı evrenin.
Sancılı ve sanrılı bir gün doğumu geceye kavuşmak değil ben anneme kavuşmak istiyorum bir batında doğacak güneşe ve mehtaba da methiyeler yazmak gel gör ki…
Allah’ın dediği olur madem arz ettiğim dualarımda saklı inancın kudreti ve açığa alındığım kadar bir ömür açık verdiğim hüzün çeşmem aralıksız damlatırken ya…
Ya üç nokta ya da noktanın hası.
Ünlemden çıkıp da yola ünlediğim sözcüklerin kayıp rotası.
Yâd ellere esir düşen yüreğin yalnızlık katsayısı.
Elbette Allah’tan ümit kesilmez.
İmlecinde ruhumun bıçkın rüzgâra verip veriştirdiğim yapraklarım da sahipsiz ve köksüz kalmasın diye meylettiğim dualarımdır feraha çıkartacak olan elbet kaderin ve Rabbin verdiği hayırlı hükümle…
Terk edilmiş bir düş ve ansızın galip gelen o düşüş.
İzafi tanığı ruhumun saklı sağımda solumda gölgeler ve tutulan nutkum kayrasında sözcüklerin beyhude tüneller kazdığım ömrün dokusu.
Bir hicapsa yaşam.
Bir iltifat ise mutluluk.
İzahı olmayan düşüşlerin çetelesini tutansa Tanrı ve nutuk atanlar yetmedi evreni yağmalayan yalanlar.
İnhisarında çöküşün çökkün yüzüm çürük düşlerin sessiz ve bağrı yanık türküsü.
Kozamda saklı bir esaretim ben ve anne yüreğinde nam salmış.
İpek böceği kalmama yardım eden ve ömrü tayin eden saf ve çocuksu yanlarım ne yaş ne yas almış değil yaşaran göğün nimeti ve bereketi derinde gizli.
Kelebek olma ihtimalimi göz ardı edip.
Aralıksız kozamda Rabbi ve annemi zikredip.
Uçuşa geçemediğim ama düşüşe geçtiğim.
Uzlaşamadığım kendimle ve uzun uzadıya yaşamanın da bir anlamı yok iken basireti b/ağlanmış güne ne desem ki devrik cümlelerin çatısında geceye bağdaş kuran hüzne ne desem ve olası o hazin sona yüklendiğim kadar kendime ve kadere istifli kederimle hali hazırda hamt ediyor olabilmenin verdiği mucizevi farkındalık ve yorgunlukla…
Dipçiği kalemin.
Dindi dinecek diviti.
Derinlerin telaffuzu ve delişmen mevsimin uçurduğu bir yapraktan başka bir şey de değilim ve çiçek olma vasfımı sonlandırmasın diye Tanrı ben hala annemin gölgesinde yaşamaya şerh düştüm.
İmkânsız addedilen ne var ne yoksa.
İhtiyaç anında çekeceğim bir el freni de yok lakin…
Dualar beni çağırıyor.
Ben annemi çağırıyorum.
Annemi çağıran birileri var illa ki ve çığ gibi büyüyen acılarım var bir gün bile görmesem deli gibi özlediğim annemi kaybetme ihtimalinin de kesinlik kazandığına dair bir bekleyiş olsa bile duaların gücüne teslim olduğumuz kadar da Rabbe ve maneviyata…
Ölümsüz değiliz hiç birimiz.
Ölümsüz bildiğim duyguların tasviri ve tespiti.
Ve ezan sesinde büyüyen bir ruh bir maneviyat ve dayanma gücü versin diye yüce Huda hali hazırda hiçbir şey kesin olmasa bile sessizce dua etmenin hâsıl olduğu son zamanların da bana taşıttığı yükü hafif kılsın İnşallah yüce Mevla ve annemin tüm acıları dinsin ve açsın gözlerini yeniden…
Dilim varmasa da…
Elbet her şeyi bilen yüce Huda.
YORUMLAR
Bir yenilgi meşrebinde hüznün gönle asamı sapladığım hıçkırıkların mealidir sözlükten firar eden uhrevi hecelerim.
Bir meal ise yaşam.
Mızrabı günün yüreğe saplanan…
Sağdıcıyım da hazanın
Solumda yaralı bir mekân
Surelerim var derinde kazılı
Suretleri yalan yüklü insanların mezarımı kazdığı
Ölümün arifesi
Öykümün ilk cümlesi
Yaşamakla ölmek arasında bir seçim olsa olsa
Kökü kuru çiçeklerin yeniden dirilişi
Mihrabı kayıptır asamın
Asi rüzgârın ta kendisi yalnızlığım
Hazzın eşiği değil artık yaşamak
Hazin yüklü bir hazanda sararıp durmak
Ne dirilirim yeniden
Ne diriltirim dünümü
Ölümsüz alyuvarları yok hem kanımın
Son damlasına kadar harcadığım aşkın halveti
Kıyısından dönmekse ölümün
Kayrasında sırlar saklı öykümün
Ne mealdir ses veren
Ne mizacı yitik
Kurşun ağırlığında hüznün direktif verdiği
Asla değil melankoli
Asla değil zaruri
Asla ve asla demeden yaşamaktır düşen payıma
Aslı astarı olmayan sözcüklerin değil
Açan günün göğün peçesi
İsinde kararmış iken
Eşliğinde acının yoksun kılındığım
Mutluluk iken içinde mahsur kaldığım
Mahzen.
Bir yenilgi meşrebinde hüznün gönle asamı sapladığım hıçkırıkların mealidir sözlükten firar eden uhrevi hecelerim.
Bir meal ise yaşam.
Mızrabı günün yüreğe saplanan…
Sağdıcıyım da hazanın
Solumda yaralı bir mekân
Surelerim var derinde kazılı
Suretleri yalan yüklü insanların mezarımı kazdığı
Ölümün arifesi
Öykümün ilk cümlesi
Yaşamakla ölmek arasında bir seçim olsa olsa
Kökü kuru çiçeklerin yeniden dirilişi
Mihrabı kayıptır asamın
Asi rüzgârın ta kendisi yalnızlığım
Hazzın eşiği değil artık yaşamak
Hazin yüklü bir hazanda sararıp durmak
Ne dirilirim yeniden
Ne diriltirim dünümü
Ölümsüz alyuvarları yok hem kanımın
Son damlasına kadar harcadığım aşkın halveti
Kıyısından dönmekse ölümün
Kayrasında sırlar saklı öykümün
Ne mealdir ses veren
Ne mizacı yitik
Kurşun ağırlığında hüznün direktif verdiği
Asla değil melankoli
Asla değil zaruri
Asla ve asla demeden yaşamaktır düşen payıma
Aslı astarı olmayan sözcüklerin değil
Açan günün göğün peçesi
İsinde kararmış iken
Eşliğinde acının yoksun kılındığım
Mutluluk iken içinde mahsur kaldığım
Mahzen.