- 291 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KARA KAPLI DEFTERİMDEN NOTLAR (18)
-Hayat Okulu-
Şunu öğrendim ki, mezun olamıyorsun hayat okulundan. Kayıplarımız var maddi ve manevi. Ölümlü dünyada hiç bir şeyin önüne geçemiyor insan. Gece olduğunda tüm odaların perdeleri kapanır. Dört duvar arasında yaşanılanlar bizlerle kalır. Bir nevi tecrittir bu. Hiç kimse evinin içinde ne oluyor, ne bitiyor göstermez. Sanırsınız ki problemler, sıkıntılar bir tek bizim evimizde var, diğer hanelerde her gün düğün, bayram, sevinç, mutluluk, huzur var. Öyle mi acaba?
Gün aydınlandığında perdeler açılır, tüller çekilir. Bismillah der yatağından kalkarsın, kahvaltını yaparken çayını yudumlarsın, karnın doyduğunda mutlusundur, sanırsın ki bir daha hiç acıkmayacaksın. Acıkıyor ama insan. İnsanın tabiatında var. Yoksul insanlar geliyor gözümün önüne. İşte soframda her şey var. Zeytini bulsa, peyniri bulamayan; çayı bulsa şekeri bulamayan ne garipler, yoksullar var. Evim kira değil ama kirasını veremeyen insanları düşünüyorum. Elektriğini, suyunu ödeyemeyen insanlar da az değil. Bunalıma girip intihar eden insanlar da geliyor gözümün önüne. Ne acı bir durum.
Yıllar önce babam biriken ev kirasını ve elektrik borcunu ödeyememiş de elektriğimiz mühürlenmişti. Babam, karanlıkta oturmayalım, mum yaktığımızı komşular bilmesin diye suç olduğunu bildiği halde mührü sökmüş, elektriği açmış, bir kaç gün sonra da annemin gelinlik komodinini, kendisinin tek geçim kaynağı küçük daktilosunu, evimizdeki teybi ve eski antika radyoyu ikinci el eşya alım satımı yapan Ömer amcaya ölü fiyatına satmak zorunda kalmıştı. Yoksulluk dendi mi aklıma önce babam gelir. Çocuktum o yıllarda, ama dün gibi aklımdadır acısı. Daktilosu babamın tek geçim kaynağıydı. Titreyen elleriyle verirken ağlamamak için zor tutmuştu kendisini.
İç sıkıntılarımız, üzüntülerimiz, kayıplarımız, zararlarımız hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. İsyan değil ama, "Hep de mi bizi bulur bu talihsizlikler, başımıza gelen musibetler. Sen sabır ver Allah’ım, bana dayanma gücü ver. Sen sonumuzu hayır et." diyorum her zaman.
İstediğimiz kadar tedbir alalım, mantıklı düşünelim, aklımızla hareket edelim, kim ne derse desin başımıza gelen zararlar, kayıplar öyle de böyle de bir şekilde geliyor. Ki ben kendimden biliyorum ve düne kadar da "Olur mu hiç öyle şey? İnsan aklını kullanmalı, atacağı adımları sağlam atmalı." diyordum. Bazı durumları aşmaya gücü yetmiyor insanın. Sen istediğin kadar akıllı, mantıklı ol, karşındaki kişi - eşindir, çocuğundur, annendir babandır vb.- senin gibi düşünmedikten sonra kayıplara davetiye çıkarıyorsun göz göre göre. Gerçi yine akıl ve mantık devreye giriyor. Muhatapların akıllı ve mantıklı olmadıktan sonra, kayıpların da senin tarafına yazılıyor. Strese girip üzülen de sen oluyorsun. Biliyorsun ki en başından hayır deyip kesin tavrını ortaya koyarsan bu kez de olaylar daha çok büyüyecek ve kayıpların artarak devam edecek. Hatta bu durum aile faciasına kadar gidecek.
Gece olduğunda tüm odaların perdeleri yine kapanacak. Sabah olduğunda perdeler açılıp, tüller çekilecek. Karnımız doyduğunda hiç acıkmayacağımızı sanmaya devam edeceğiz. İnsanın tabiatında var acelecilik, sabırsızlık. İşte en büyük düşmanımız da bu. Bu gidişle mezun olamayacağız hayat okulundan. Olduğumuzda da ölmüş olacağız her canlı gibi.
Vecdi Murat SOYDAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.