- 185 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totemi Dil 10
Adaletsizlik neye göre adaletsizlikti?
Kolektif emeğin, kolektif payın, kolektif paydaşlığın yerine, mülk sahibinin kazanç arzusunu kamçılamaya göre kolektif emek üzerine yapılan düzenlenmeler adaletsizlikti. Kolektif emek yerine "alın teri dökme" gibi öğüt verme gibi söylemiyle kölecilik, kolektif emek üzerine mülk sahibine göre paylaşış yapmakla hukuksuzdu.
Yine kolektif tümselenle olan sinerjin enerji nedenle üretim nesneleriyle üretilen, tüketilen, kullanımlar paydaşlığından; bir lokma bir hırka zihniyetine geçilmesi de adaletsiz oluşun hukuksuzluğuydu.
Adalet kolektiflik alan işleyişiyle bitişikti. Kolektif alanda çıkılması demek adaletin "kolektifliğinden" veya kolektif adaletin pay ve paydaşlığından sıyrılması demekti. Pay ve paydaşlık kolektif sinerjini emekten ileri gelip sistemin "kolektifliğini" oluşuyordu.
Kolektifliğinden sıyrılmış bir adalet, kolektifin paydaşı olma ve kolektif alan paydaşlığından yoksunluk nedenle köleci sistem içinde "boşluk alan" oluştu. Bu boşluk alan adalet veya adaletsizlik olarak işlendi.
Bir analoji yaptığımızda kapı sistemin kolektifliğiyse; kapının açılma ve kapanma fiili durumu da kolektif sistemin pay ve paydaşlık fiili durumuydu. Kapı ve kapının açılıp kapanmasını yok ederseniz; ortamda ne işe yaradığı belirsiz bir "kapı boşluğu" ortaya çıkar.
Bu nedenle köleci sistem de "adalet tanımlı bu boşluk" mülk ve mülk sahibi iradesiyle doldurulacak; adalet mülkün temeli olacaktı. Kolektif alanın kolektifliği vardı. Mülkiyetçi sistemin de köleciliği vardı.
Kölecilikte mülk ve mülkten yoksunlukla alın teri ve emir alıcı bir lokma bir hırka anlayışıyla; mülk ve mülk sahiplerinin rızk verme, merhamet etme yaklaşımı içinde "veren elin üstünlük iradeleri" vardı.
Köleci sistemin köleciliği içindeki adaletinde mülk ve mülk sahipliği kutsaması vardı. İşte "kolektif alanlı pay ve paydaşlığın doğurduğu boşluk alan"; mülkü kutsayıcı köleci adalet içinde hakça bölüşümler yapmakla kolektif adalete doğru yaklaştıkça adalet, yeniden "adalet" olacak ve aslına rücu edecekti.
Kolektif alan monarşiye dönüştü. Monarşi içinde kolektif üretim ile kolektif üretim teknik teknolojileri ve kolektif depo enerji biliniyordu.
Zaten monarşi de bu bilinenler üzerine "farklı bir paylaşım" şekli ile inşa oluştu. Neydi bu farklı paylaşım? Kolektif emek eksenli iradenin pay ve paydaşlığı yerine; mülk sahibi iradesine göre paylaşmayı esas almaydı. Sistem kolektif özneleri mülklü olanla mülkü olmayanlar diye ikiye ayırdı
Köleci mantık mülkü olmamayı "takdir edilmeyen rızk" vaazlarıyla açıkladı. Sistem, öznelerini bu tür bin bir vaat söylemlere kişileri bu vaazlara inandırdı. Bu nedenle köleci sistem kolektif bilinç yerine inanıcı bilinç içine sokulmakla kolektif değerlere göre sapkınlaşsındı. Mülkü olmayanın iradesi yoktu.
Bilinmeyen şey vaaz olunmaydı. Vaaz edilme monarşin sistemin içinde çoğunluğun kolektif paydan ve kolektif paydaşlıktan yoksun kalmasını "rızk dağıtma söylemiyle ikna ediyordu.
Köleci yaklaşım içinde pay ve paydaşlı eşleşme yoksunu olanlar; aç kalmaya mahkûm olmanın güdümü ile farklı davranış gördüler.
Yokluk; mülk sahibinin vaaz ve öğütleri eşliğinde "biz dilemesek siz kıpırdayamazsınız" denişin içindeki hükme istinaden kişiler açlık tehdidiyle hem inanır hem kontrol edilir oldular.
Paydaşlıkta atılan insanlar gününü kurtaramamakla ve yarın endişesi duymakla, kaygılanmaya başladılar. Kişilerin yokluk kaygıları kolaylıkla ve korkuyla tehdit edilmeleri demekti. Bu minval üzerine mülk sahibi Nemrut’lar la, İbrahimlerle; Nemrut ve İbrahim’in anlatıları ortaya çıkacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.