- 352 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Manisa Tarzanı
MANİSA TARZANI
Tek Derdi,
Vatan, Millet Ve Doğa İdi.
1. Dünya Savaşı sırasında, Kafkas Cephesi’nde Kazım Karabekir Paşa ’nın komutası altında er olarak savaşır.
Ardından Türk Kurtuluş Savaşı’na katılır. Savaşın ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi , başarılarından dolayı Kırmızı Şeritli (kurdelalı) İstiklal Madalyası ile onu şereflendirir.
Kurtuluş Savaşı sonlarında işgalci düşmanın orduları yurdumuzdan kaçarken Batı Anadolu’ daki her yeri ateşe verirler.
Alevler öylesine kuvvetlidir ki, Manisa ’nın yemyeşil manzarası katran karasına dönüşür.
Savaş sırasında canı pahasına koruduğu vatan toprağı Manisa ’nın o halini görünce, *Manisa*’nın manzarasını tekrar yeşile dönüştürmek üzere burada kalmaya karar verir.
Askerlik bitmiştir, ancak ona göre bu vatan için ağaç dikmek yeni bir kutsal görevdir.
Spil Dağı nda yaz, kış şortla ve lastik pabuçlarla dolaşan, sadece üzerine eski gazete sererek kullandığı ahşap bir sedirinin bulunduğu küçük kulübesinde yorgansız, yataksız, yastıksız, yoksul ve yalnız bir yaşam geçirir.
Hayatını Manisa ’yı tüm Türkiye’ye örnek olacak şekilde ağaçlandırmaya adamış ve yaşadığı süre boyunca da binlerce ağaç dikmiştir.
Yaşamında fazla masrafı olmadığından paraya ihtiyaç duymaz. Manisa Belediyesi 1 Haziran 1933’te bahçıvan yardımcısı olarak, 30 lira aylıkla onu kadrosuna alır.
Kendisi de yoksul olduğu halde Belediye’den aldığı aylığı, fakirlere yiyecek ve giyecek almak için harcar.
Kurtuluş Savaşı Kahramanı artık halkının gönlünde 2. kez kahraman olmuştur.
1950 genel seçimlerinde Demokrat Parti (DP) yetkilileri; seçimleri kazandırdıkları takdirde Manisa da tek bir ağaç bile kesilmeyeceğinin sözünü vermesi üzerine, bayan bir öğretmenle birlikte DP. lehinde şehirde kampanyaya girişir.
Tüm şehir onun arkasında DP’ye destek için bir arı sürüsü gibi çalışır.
Kampanyaya tüm şehir halkı katılır ve DP kazanır. Seçimlerin ardından (çocuklarını can tehlikesinden kurtarmış bir baba) coşkusuyla;
--"Başka yerde yaşayamam" dediği Türkiye ’nin her karışını görmek için Manisa Dağcılık Kulübü ’ne üye olur.
Yeni arkadaşlarıyla beraber Toroslar a, Cilo Dağı nın, Munzur Dağı ’nın tepesine çıkarak buralara dalgalanması için Türk bayrağı diker.
Anadolu’yu şehir şehir gezer. Emrinde savaştığı Atatürk ün kabrini ziyaret eder.
Gittiği her yerde insanların ilgileri karşısında hem utanır hem de bundan mutluluk duyar.
Türkiye’deki dağların zirvelerine tırmanmayı tamamlayıp Manisa ‘ ya döndüğünde, şehirde kesilmiş ağaçları görünce kandırıldığını o an anlar.
Oysa ki, Demokrat Parti yetkilileri ona seçimleri kazandırdıkları takdirde; Manisa’da tek bir ağaç bile kesilmeyeceğinin sözünü vermiştir.
--"Yokluğumdan yararlanıp ulu çamları kesmişler, evlatlarını kaybetmiş baba gibiyim, göğsüme hançer saplanıyor, dayanamıyorum..." diyerek kahrolur.
O kadar üzülür ve sarsılır ki, kalp spazmı geçirerek hastaneye kaldırılır.
Doktorlar ona, kendisini daha az yormasını önersede o tam iyileşmeden hastaneden çıkar.
O atık yalnız Manisa ’nın değil tüm Türkiye nin sevdiği bir insandır.
Belediye onun için kent merkezindeki park içerisine yeni bir kulübe inşa eder.
Oysa o, kırık gönlü ve yorgun kalbiyle yine Spil Dağı eteklerindeki kulübesine yerleşir.
Kerkük kökenli bir Türkmen olarak, 1899’da Bağdat ’ın kuzeyindeki Samarra şehrinde dünyaya gelmiş olan bu kişi, 31 Mayıs 1963’te hayata gözlerini yumar.
Spil Dağ ’nda yaşayan ve Manisa sokaklarında üzerinde sadece şort ile dolaşan, Vatan ve Doğa aşığı, Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası sahibi bu kişi;
Ahmeddin Carlak ya da kendi ifadesi ile Ahmet Bedevi ’dir.
Aslında o hepimizin bildiği, tüm Türkiye ‘nin taktir ettiği, Manisa halkının efsaneleştirdiği "Manisa Tarzanı" ’dır.
Ruhu şad olsun.
Derleyen: Sinan Acartürk
Görsel: Manisa Tarzanı Bedevi Anıtkabir’de (Tarım ve Orman Bak.
2. Bölge Müdürlüğü)