- 432 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÖY ODASI KÜLTÜRÜ - Nafi ÇAĞLAR
KÖY ODASI KÜLTÜRÜ - Nafi ÇAĞLAR / ( Çadır Obası , Köy Odası )
Köyün gençleri bir yerde toplanır, çay içerler, çalar- söylerler ve eğlenirlerdi. Böylece hoçça vakit geçirirlerdi. Küçük çocuklar da yanlarında olur, onlara bakar ve topluma uyum sağlamayı öğrenirlerdi. Bu yerin daha önemli işlevi vardı. Köyün yaşlıları toplanır, köyle ilgili ortak kararları alır, varsa sorunları giderirler, özetle köyü buradan yönetirlerdi. Diğer zamanlarda gençlere bırakılırdı. Bu yere “köy odası” denirdi. Ben de çocukluğumda ve gençliğimde bütün bunları yaşadım. Bizim köydeki köy odasının ise, babam rahmetli tarafından kendi parasıyla yaptırmış olduğunu söylerlerdi. Mülkiyeti babama ait olup, köyün ortak malı olarak kullanılmaktaydı. Bu nedenle adı “Memik Köy Odası “olarak biliniyordu. 3 m. genilşliği ve 6 m.uzunluğu vardı. Çevre köylerdeki köy odalarının bazıları 3 m. genişlik 5 m.uzunluk ya da 3 m. genişlik 4 m.uzunluk şeklinde olurlardı. Yani uzunluk değişirdi, genişlik değişmezdi. Genişliğin hep aynı olmasının en önemli sepeplerinden birisi kullanışlılık bir diğeriyse yöreseldir. Yöresel oluşu bölgede ağırlıkla meşegiller türleri yetişirdi. Bu ağaçların dam örtmek için uzunluk, dolaysıyla dayanıklılık oranları ancak 3 metreye kadar yetebiliyordu. Bizim köy odasının tepede iki tağası (penceresi) , ön cephede Üç tağası vardı. Giriş sağda, eşikliğin üst yanında eşya koymak için yaklaşık yarım metre yükseklik ve biraza daha fazla genişliğe sahip, eşya koymak için kullanılan gözü vardı. Giriş karşıda ise Üç tane yataklık/örtülük vardı. Gündüzleri döşek, üzerine yorgan ve üzerine yastık konulurdu. Yerde el işlemeli kilim veya el işlemeli halı bulunurdu. Kilim/halı üzerinde yer minderi va arkasında yastık olurdu. Bir zamanlar benim de içinde olduğum köy çocukları Üç yıl burada ilkokul okudular. Biz bu yazımızda köy odasının kültür yönünü ele alacağız. Köylüler köy odasına toplanırlardı, yaşlılar en üst baştaki tek döşeğe oturturlardı. Ona göre yaş sırasına göre aşağı doğru sıralanırlardı. Gençler içerde eşik önünde olurlardı. Tam oturmazlar diz üstünde dururlardı. Bunun anlamı hemen ayağa kalkıp, hizmet etmeye hazır beklemekti. Çocuklar eşik dışında yani kapı aralığında olurlardı. Kış olur, hava soğuk olursa içeri sıkıştırılır kapı kapatılırdı. Yoksa kapı aralıklı kalır dışarıdan sırasıyla kafalarını içeri uzatarak kapı aralığından bakarlar ve meraklarını giderirlerdi. Orta yaştan kendisini kabul ettirmişler yaşlıların yanına, gençlerden kendini kabul ettirmişler de orta yaşlıların yanına alınırdı. Bütün bu düzenlemeleri, daha çok orta yaştaki ev sahipleri yapardı. Yaşlılar dışında üst başa sadece” baş seçilen kişi” oturabilirdi. Aslında bu saydıklarımız tamamen oba kültürü. Yani göçebeyken çadırda oba kültürü, yerleşince köyde oda kültürü olmuştur. Eskiden “oba beyi” günümüzde “köy muhtarı” olmuştur. “Köy ihtiyar heyeti” de adını obanın ihtiyar heyetinden almıştır. Uruğlar da (aileler de) obaya veya oymağa bağlı yaşamışlardır. Eskiden obanın sonradan ise odanın o günkü yönetimini en yaşlı üye yapardı. Önce yaşlılara, sonra orta yaşlılara en son olarak ta sadece kendisini onaylatmış gençlere sorardı ve çoğunluğa göre sonuca bağlardı. Pek özelliği olmayan gençler hizmet eder söze girmezdi. Kendisine söz verilmeyen gençler ise, askerliğini yapmamış ve henüz evlenmemiş gençlerdi. Bunların her ikisini de yapmamış, uyanık geçinen ve sorulmadan söze karışan gençler ukala kabul edilir ve hoş karşılanmazdı. Onlara şu deyim ile uyarı yapılırdı. “ Askerliğini yapmayan ve evlenmeyen adam sayılmaz” Bu deyimde adam sayılmaz ifadesinin “sen henüz olgunlaşmadın” anlamında kullanıldığını herkes anlar. Evlenme veya askerlik eylemlerinden birisini yapmış ve kendini göstermiş olan gençlere düşünceleri sorulurdu. Yani yolları kapatılmaz, açılırdı. “Akıl yaşta değil baştadır.” Atasözüne uyan gençler bunlardır. Bizim kuşaktan bir önceki kuşakta ise, ramazan ve kurban bayramlarının son günlerinde de bir araya gelerek, bayramlaşır ve ortak yemek yerlermiş diye anlatırlar. Bunu yaşatanlara ne mutlu. Bizim köy odasının yapımı üzerinden 50-60 yıl geçmiş olduğu dönemde artık ömrünü tamamlamaya başlamıştı. Çünkü kara taşlar ile yapılan damın taşlarını tutturmak için çamur kullanılmış ve üstü de ağaç, çalı ve toprakla örtülmüştü. Biz de kültür yaşasın diye orasını köy ortamına göre yeniden yaptırdık ve köyün ortak kullanımına açtık. Zaten yeri de köyün tam ortasındadır. 2008 yılında Mahmatlı Hacı Ömerli Oymağı Derneğini kurduk ve 2009’da burada “T.C. Mahmatlı Oymakları Kurultayları” nı başlattık. 2010 yılında ise “Türkiye Kızık Boyu Kurultayları” nı yine burada, Memik Kiya köy odasında başlattık. Değerli boydaşlarım buraya kadar olan sadece yaşanmışlıklardır. Kendi yaşantım üzerinden köy odası kültürünü anlattım. Kısa tutmaya çalıştım. Bundan sonrası kısaca kendi yorumum olacaktır.
Değerli boydaşlarım; sanal ortam artık hayatımızın bir gerçeği olmuştur. Sanal ortam kişisel gerçeklik hakkında ciddi ipuçları verir. Sanal ortamlar da yazılan sözcükleri seçmek sanat işi değil, niyet işidir. Tahsil ile de doğrudan ilişkili değildir. Çünkü bir insan oraya yazdığı cümlenin içinde yer alan bir sözcüğün karşısındakini rahatsız etmişse veya yanlış anlamasına sebep olmuşsa, iyi niyetli olan ve okuma yazması ancak kurtaran bir insan olsa bile açıklama yazısıyla karşısındakine ve ortama olumlu yaklaşan açıklama yapar. Sorun oluşmadan önlenir. Oluşsa bile çözülür. Bu tip insanları, tahsil yapmış art niyetli insanlara tercih ederim. Bu açıklamadan sonra ben şu benzetmeyi yapmak istiyorum. İşte bizim “sanal vatsap topluluğumuzu” yukarılarda özetle anlattığım “gerçek köy odasına” benzetiyorum. Hani bazı boydaşlarımız boy çalışmalarını önemsemeyip, nedenlerini bize söylemeyip, sessiz sedasız ayrılıp gidiyorlar ya, bunları köyün ortak sorunlarıyla ilgilenmeyip, usulca yerinden yekinip, dışarı çıkıp evine giden köylülerime/obalılarıma benzetiyorum. Bunu bize yapan çok oldu. Ya da odada ( watsapta) saygısız konuşan birini birimizin vatsaptan çıkarmasını, bir insanı odadan çıkarmaya/kovmaya benzetiyorum. Bu davranış bizim boyumuzda hiçbir zaman hiç kimse tarafından yapılmadı. Çok sağ olsunlar.Diğer boylarda çok tanık oldum. Şimdi kendinizi köy odasında düşünün !...
Kızık Boyu Birliği adlı vatsap topluluğunda, son yaşadığımız olaya gelince, bir boydaşımız 29 Mayıs’ı kutlamıştır. Kutlu olsun. Ben de sadece ekleme yaptım. 19 Mayıs’ı da unutmamak gerek diye yazdım. Bu bölümleri bulup okumayı size bırakıyorum. Orada bir boydaş bana “ ne alaka, hemen domogoji yapıyorsun” deyip odadan çıktığını halk ağzıyla cemaati terk ettiğini (yani vatsaptan ayrıldığını ), İkinci bir boydaşın yine bana “ hayırdır burada yaş mı soruluyor” başkasıyla konuşurken “ Nafi beyin de yaşın kaç gibi itici ithamda bulunması canımı sıkmıştır. Yaşı öğrenip tesbih mi yapacaktır” dedikten sonra herkese laf söyleyip köy odasını terk eden gencin üni. öğrencisi olduğunu, hepimizin tahmin edebileceği gibi askerlik yapmamış olduğunu, sonra bir bakmışsınız ki, birinin daha herkesten habersiz sessizce kaybolduğunu düşünün… Düşünün… Bu hareketler bana yine bir üni. Öğrencisi boydaş tarafından yapılmıştı. Köy odasındaki (cemaatteki yani vatsap topluluğundaki) yaşlı ve orta yaş köylülerin/boydaşların, her iki olayda da çoğunun sadece izlediğini, konuşanların ise ortalı konuştuğunu düşünün. Gerisini size bırakıyorum.
Sonuç ; Bizim tarihimizi öğrenmemiz, kültürümüzü yaşatmamız ve sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamamız için çok emek vermemiz, ne yazık ki çok güç harcamamız gerçek birliğimizi oluşturmamız için çok eğitim vermemiz gerekmektedir.
NAFİ ÇAĞLAR
Kızık Boyu adına
29 Mayıs 2023 Salı / İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.