- 251 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Novalis ve Şiir
Novalis lakabıyla ünlenen Friedrich von Hardenberg (1772-1801), Almanya’da “Aydınlanma Devri” nin katı akılcılığına karşı tepki olarak gelişen ilk dönem Romantizm akımının temsilcilerindendir.
Bu akımın temsilcilerine göre hayat; içinde zahiri zıtlıklar da barındıran bir akıştır. Fakat bu görünenin ardında bir de görünmeyen, ancak hissedilebilen bir uyum, bir ahenk, bir ruh vardır. Hayatta; gerçek ile düş, geçmiş zaman, an ve gelecek iç içe geçmiştir Hayatı ne kadar romantikleştirebilirsek, ne kadar şiirleştirebilirsek onun mahiyetini tam olarak o zaman daha iyi anlayabiliriz. Bunun en iyi ifadesi de ancak sanat ve şiirle olur.
Novalis romantik bir mistiktir. Hem düşünür hem de şairdir. Şiir onun tüm düşüncelerinin merkezinde yer alır. Düşüncelerini sade, kısa, kolay anlaşılabilir, ahenkli cümlelerle ifade eder.
Ona göre düşüncelerimiz, ne zaman aklı aşıp seyyaliyet kazanır ve ruhumuza bakmayı öğrenebilirse işte o zaman mutlak gerçeği görür. Muhayyile en büyük servettir. Her şair dâhi olmasa da deha tamamen şairanedir. Şiir, mutlak gerçeği telkin eder. Şair kelimeler ile bir enstrüman gibi bitmek bilmeyen melodiler üretir. Şiir içimizdeki yabancılaşmayı çözer. Ne kadar şairane olunursa o kadar hakiki olunur.
Hayatımızdaki birçok şey şiirimizi yönlendirebilir. Şair bütün bunları büyük bir amaç uğruna yoğurur. Bu, insanın bizzat kendisini aşma çabasıdır. Şair tamamen aşkın (transandantal) dır. Kavramların ardına nüfuz eder. Şair kelimelerin sihirbazıdır. Görünenin arkasındaki görünmeyeni söyler. Bir çocuğun saf, taze bakışına sahiptir.
Şiir iç ve dış dünyanın bir nevi tahlilidir. Şair olgu ve nesnelerin ihsas ettirdiklerini dile döker. Şairin dili sembolik, mecazi ve liriktir. Dolayısıyla dokunaklıdır, ruha değer. Şair dış dünyanın kendi içindeki yansımasını terennüm eder. Şiir içteki resmin müzikal ifadesidir. İçimizdeki düşünceleri, tabloları ve sesleri en iyi şekilde ancak şiir ile ortaya koyabiliriz.
Şiirlerinden:
Hangi canlı, hissedebilen varlık
Çevresinde yayılıp giden tabiatın
Mucizevî görüntüleri arasından
Her yeri neşeye boğan ışığı sevmez
Parıltıları ve dalgalanmalarıyla
Yumuşacık varlığı ve renkleriyle,
Gün vakti ki o ışık, hayatın
En derinlerdeki ruhu gibi
Solur dev dünyasını
…
Şimdi ben dönüyorum
Kutsal, anlatılması imkânsız
Sırlarla dolu geceye
Dünya uzaklarda
Derin bir mezara indirilmiş gibi
Ne kadar çorak ve yapayalnız
Bulunduğu yer şimdi
Derin bir hüzün yankılanmakta
Göğsünün tellerinden
…
Ey karanlık, ne gizliyorsun öyle
Kara paltonun altında, bunca güçlü
Görünmeksizin ruhumu etkileyen şeyi
Korkunç olan görünüşün oysa
Değerli bir merhem damlamakta ellerinden
Ayçiçeği demetinden, tatlı bir esrime
Açmaktasın ruhun kanatlarını
Sevinçler armağan ediyorsun bizlere
Cenneti çağrıştıran, tıpkı sen gibi gizlice
…
Üzülmeyin, çünkü hayat
İlerlemekte sonsuz bir hayata
İçimizdeki korla daha bir engin
Berraklaşmakta duyularımız
Yıldızların dünyası akar
Dönüşür abı hayata
Varacağız bir gün onun tadına
Özgür bırakıldığında sevgi
Ayrılık yok ondan sonra
…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.