- 310 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
"Cenne" Hakkında
İlkay Coşkun’un "Cenne" Kitabı Hakkında
Her şey bir yol gibi kavisler çize çize bir sona doğru gidiyor. Pastoral, patetik ve dahi trajik… Biz bu sonu hissediyor muyuz?
Mutlu son veya mutsuz...
Kötü bir son...
Acıklı son…
Ellerimiz açık, gövdemiz, azalarımız serbest. Gözlerimiz ufukları kolluyor. İstediğimizi yapıyor gözüküyoruz. Özgürmüşüz gibi yapıyoruz ama işin hakikati bin dereden su getirsek bile özgür olmadığımızı biliyoruz çünkü çaresiziz çünkü bir dakika sonramızı bilmiyoruz çünkü sonumuzu bilmiyoruz.
Tolstoy’un Anna Karenina’yı bitirdiğinde odasında cenin pozisyonunda yerde, nerdeyse kendinden geçmiş bir vaziyette bulunduğu söyleniyor. Onu ayağa kaldırıp, “bu halin ne” diye sordukları vakit; “Anna Karenina öldü” demiş ağlayarak. Ne dehşet sahne… İnsanın elinden düşen yazılı “trajik son”. Trajedi hali böyle bir durum sanki. Yazarsın ve yazının sonunda seni bekleyen bir büyük etki vardır. Tıpkı dünyayı bekleyen bir akşam çökmesi hali gibi.
Biz ne yazdık peki? insanın sonu için akşamın bir milat etkisini. Etkinin bir akşam atmosferi çizdiğini. Eşyanın öyle şekillendiğini. Beklenen sonun bizi ilham olarak nasıl ve nerelere göç ettirdiğini. Arada tebessüm ettiren anları, hüzünleri. Akşam çöküşünün içimizde çıkardığı yangınları. Son halin daha bizi bulmadan bizim ne duygulara gark olarak yaşadığımızı. Beklenen sonun yaşanırken olabilecek tasvirleri ve belki Anna Karenina’nın Tolstoy’daki cenin halini. O sebeple insanlığın “cenne”sini…
Şair Yazar Sinan Ayhan
Mayıs 2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.