- 243 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HASAN ALİ KASIR
HASAN ALİ KASIR
D E L Â L
Ali Rıza Navruz
Ardında; mektuptaki o ince sevecenliği, insana değer verme ve alçak gönüllülüğü sizlerde çok rahat görebilirsiniz diyorum. “Sularda denenmiş yetmiş kez yüreklerimizin çeliği” sözüne bu anlamda dikkatinizi çekmek isterim.
Sevmeyi güzel mümince bir hayat ve temiz bir ad bırakan Hasan Ali Kasır gün/demlediklerimden bir şairimizdir. Ona adam gibi bir adam diyebiliyorsam ayrıca; onu anlayabildiğimin bir işaretidir bu. “Beylan’a Mektup”una bir göz atacak olursanız bir yaşam için zorunluluk olarak görür o… /Aygül Ey/isimli şiirinde sevgiye yaptığı vurguya bir kulak verelim isterseniz: “…Aşk nimetini hatırla yaratan adına/Dünya cehenneminde bırakma bizi yalnız/Bir deli sevdanın gündönümündeyiz…” Ve devam eder: “Okşa Yasin kokan saçlarını annenin/Bir divan sazı farzet bilcümle sevdaları/Dolaş perdeleri arasında aşkla, sevgiyle…” Dostlarına hitap şekline bir bakar mısınız O’nun: “Kavga şıvgını, yürek kuşum benim/Yüreksizliğimi yoklasan...!”
O bir Delâl’di… Yani güzeldi, yani hoştu, yani azizdi bir yerde. 11 Temmuz 1953 senesinde Bingöl ili Genç ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketi Elâzığ’da tamamladı şairimiz. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesinden mezun oldu. Osmaniye, Develi, Çemişkezek ve Mamak’ta öğretmenlik yaptı. Atatürk Üniversitesi’nde “Türk Dili ve Edebiyatı” anabilim dalında “Sabri Divanı” üzerine mastır ve “Esrar Dede Divanı” üzerine doktora çalışmalarını tamamladı. Vefatından önceki dönemde ise, Mersin TRT Çukurova Radyosunda başarılı bir yapımcı… Bu arada -yabancı dil olarak- İngilizce ve Arapça bildiğini de söylemeliyim Kasır’ın!
Edebiyat hayatına başladığı şehir Elâzığ’dır. O dönemin yerel gazetelerinde yazı ve şiirleri yayınlanır onun. Sonraki çalışmaları; Erciyes, İlim ve Sanat, Karçiçeği, Palandöken, Kardelen, Eylül, Harman, Düş Çınarı, Yedi İklim, Güneysu, Kırağı gibi dergiler onun şiir ve yazılarıyla süslendi hep. Şiir tarzı; genelde serbesttir.
Öğrencilerinden Murat Tokay der ki; “bir eylül akşamı sarışınlığında aramızdan ayrıldı Hasan Ali Kasır Hocam.” Bir Eylül akşamı sarışınlığını belki tahayyül dahi edemeyiz ama bilinen o ki; 31 ağustos 2000 tarihiydi vefatı. Mersinde bir trafik kazası sonucu 47 yaşında iken aramızdan ayrıldı. Şimdi ona konuş ey Hasan Ali derseniz vereceği cevap hazırdır sizlere: “Bana konuş diyorsun ey can/Anlat diyorsun fakat/Kelimeler düğüm düğüm/Kelimeler birer kurşun/Kuyuya düştü söz yumağı/Ses vermez zindanlar bilirsin/Sözün puştu gündemdedir…”
Biz de bu gün onu; yüreğimizdeki bir varmış, bir yokmuşların safında görmekteyiz. Var olduğu dönemde Türk şiirine ve Türk edebiyatına pek çok eserleriyle katkıda bulunmuştur Hasan Ali Kasır. Eserlerini şöylece sıralayabiliriz: Şiir: Delal(1991), Yorgun İkindiler(1997).
İnceleme: Kültür Bilinci(1993). Deneme-anlatı: Gündönümünde Yaşamak(1995). Araştırma: Seyrani(1984), İmam Şafiî(1984), Edebiyat Dersleri(1996), Erzurumlu Şairler Antolojisi(1997),Şiir Defteri Güldeste/1997), Mevla Şiirleri (güldeste/1997),Gurbet Şiirleri(güldeste/1997),Peygamber Şiirleri(güldeste/1998),Hüzün Şiirleri (güldeste/1998), Ölüm Şiirleri (güldeste/1998), Aşk Şiirleri (güldeste/1999), Erzurum Şiirleri (güldeste/1999), Çocuk Şiirleri (güldeste/2000), Anne Şiirleri (güldeste/2000)
Onu yitirmek, neyi yitirmiş olmak diye soracak olursanız, bu sorunuza hemşerimiz Mustafa İslamoğlu’nun sözleriyle cevap vermek isterim: “Onu yitirmek, bir şairi yitirmek değil, aynı zamanda bir ahlak âbidesini yitirmek demektir...!”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.