- 251 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SEVDA MASALIYDI BİZİM Kİ- BÖLÜM-2
YILLAR SONRA
Cevat elindeki paketleri yere bırakmadan kapıyı açmaya uğraşırken, anahtarı yere düşürdü. Sakin olmalıyım diye düşündü. Eğilerek anahtarı yerden aldı ve kapının kilidine soktu. İki kere çevirdi, tam bu sırada, salondaki telefonun sesini duydu. Aceleyle hole girip paketleri koltuğun üzerine bıraktı. Ahizeyi eline alırken, telefon ekranının görüntü düğmesine dokundu. Aynı anda kendi görüntüsünün de karşı tarafta belirdiğini düşündü. Arayan kişi ekranda görününce bir an için şaşırdı. Tanıdığı biri değildi. Belki aradığı numara yanlış düşmüştü, bu devirde olmazdı ya neyse’’ Merhaba adım Cevat. Sizi daha evvel gördüğümü sanmıyorum bayan.’’ Şirvan,
’’ Adım Şirvan beni tanımıyorsunuz. Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. Yanız şunu da ilave edeyim tanışmadık ama ben sizi uzun zamandır tanıyorum diyebilirim. Sadece bu güne kadar size telefon edip, etmemeye karar verememiştim.’’
Cevat,
’’ Bakın Şirvan Hanım gördüğüm kadarı ile çok hoş bir bayansınız. Beni okuldan tanıdığınızı söyleseniz dahi karşılaşmış olsa idik sizi mutlaka hatırlardım.’’
Şirvan,
’’Sizinle bugüne kadar karşılaşmak hiç kısmet olmadı. Aynı şekilde daha evvel sizde beni görmediniz. İlk defa telefon ekranında birbirimizi görüyoruz.’’
Cevat,
’’ Şirvan Hanım. Şimdi içeri girdim. Çok yorgunum ve telefona yetişeceğim diye, holde yumurta poşetini düşürdüm bütün yumurtalarım sizlere ömür. Çok sinirliyim. Derdinizi hemen anlatın yoksa ekranın kapama butonuna dokunacağım. Gerisi size kalmış bir şey.’’
Şirvan,
’’ Hayır, hayır lütfen ekranı kapatmayın. Sizi rahatsız ettiğim için gerçekten mecburdum, beni dinleyince sizde bana hak vereceksin. Mutlaka yüz yüze konuşmalıyız.’’
Cevat,
’’Eğer konuya biraz açıklık getirirseniz, karşı karşıya konuşup konuşamayacağımıza karar veririm.’’
Şirvan,
’’Çok iyi tanıdığın ve Saygı duyduğun bir kadın hakkında konuşmak istiyorum. Bu kadının adı da Senin çok iyi tanıdığını bildiğim. Veda Arasıl Kartal. Hayal, meyal hatırladığım ama bir zamanlar kucağından inmediğim Veda ablam senin de aynı zamanda veda Annen’’.
Cevat,
’’Ne dedin, ne dedin. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Onun hayatı o kadar çok didik, didik edildi ki. Bu mümkün değil.’’
Şirvan,
’’Sen öyle san. Her insanın kimsenin el atamadığı satır arası boşlukları vardır.’’
Cevat,
’’Şimdi baltayı taşa vurdun işte Şirvan Hanım. Veda Arasıl benim manevi annem. Dediğim gibi biz onu çok iyi tanıyoruz.’’
Şirvan,
’’Eğer bana inanmıyorsan ufak bir araştırma yap. Veda, babanla Manisa’nın ufak bir kasabasına yerleştikten bir sene sonra babanı terk etti. İki bin iki yılında İstanbul’da tekrar bir araya geldiler. Aradan tam iki yıl geçmişti. İşte bu iki yılın içinde hiç kimsenin dikkatini çekmeyen altı aylık bir boşluk var ki bunu hiç kimse açıklayamaz. Veda Arasıl neredeydi ve nasıl yaşadı.’’
Cevat,
’’Pes yani. Tamam, teslim oluyorum. Bu taraflara yolun düşer mi?’’
Şirvan,
’’Önümüzdeki hafta boşum, sen müsait olabilir misin?’’
Cevat,
’’Bir şartla Otele falan inmeni istemem. Eğer doğrudan benim misafirim olursan müsait olurum. Seni ben ağırlamak istiyorum.
Şirvan,
‘’Yola çıkmadan sana cep numaramı vereyim. Konuşacak çok şeyimiz olacak.’’
Ahizeyi yerine bırakınca ekranda genç kadının görüntüsü kayboldu. Telaştan giriş kapısını bile kapatmayı unutmuşum. Kapıyı kapatıp paketleri mutfağa taşıdım. Kırılan yumurtaları poşetiyle beraber çöpe attıktan sonra salona geçtim. Camdan okulun arka bahçesini seyretmeye başladım. Değişen bazı şeylerin yanında değişmeyip zamana meydan okuyan şeylerde var. Yıllardır hep aynı. Annemin zamanında nasılsa şimdi de öyle. Kendimdeki değişiklikleri görmesem Okulda okuyan çocukların da değişmediğini düşüneceğim. Hayat ne kadar tuhaf bir zamanlar annemle babam burada benim yerimde dışarıyı seyrediyorlardı. Ama gerçek salonun duvarında idi. Dedemle anneannemin resimlerinin yanında Annemle ilk kocası. Hemen yanı başında, Annemle babam. Selma ve Hasan Cevat. ‘’ Anne sana söz veriyorum. Sizin yanınıza eşim ve çocuklarımla çekilmiş resimlerimizde asılacak.’’ Birden aklıma Şirvan’ın söyledikleri geldi anlattıkları doğru çıkarsa bazı taşlar yerinden oynayacak.
‘’Görüyorsun ya anne. Geçmiş hala bir hesaplaşmanın içinde. Defter bir türlü kapanmıyor. Ödenmemiş yeni, yeni hesaplar ortaya çıkıyor. Tam her şey bitti huzur içinde yatın derken Şirvan diye biri ortaya çıkıyor ablamı çok iyi tanıdığın iddia ediyor. Ama bir şey var ki tartışma götürmeyen bir gerçek var ki. Kız gerçekten çok güzel.
Deniz ablamı aradığımda saat gecenin onu olmuştu. Daha fazla beklemenin bir anlamı yoktu: Telefonun numarasını tuşlarken hala konuya nasıl gireceğimi kestiremiyordum. Ablamın telefondaki rahatlatıcı sesi üzerimdeki tedirginliği aldı götürdü. ’’Abla nasılsın ben Cevat. Seninle konuşabilir miyim? Tavsiyelerine ihtiyacım var.’’
Deniz,
’’ Kötü bir şey yok ya Cevat?’’
Cevat,
’’Yok, be abla şükür sağlığım yerinde, Ağabeyimde iyi imiş. Daha yeni haber aldım. Ama bir konuda kafam karıştı sana bir, iki şey sormak istiyorum?’’
Deniz,
’’ Elimden gelen bir şey varsa seve, seve yaparım. Vakit erken atla metrobüse gel, bu akşam bizde kalırsın. Biliyorsun yarın hafta sonu Mert ağabeyinde çalışmıyor. ’’
Cevat,
’’ Haklısın abla unutmuşum. Yarın çalışmıyoruz. Tamam geliyorum.’’
Elimi yüzümü yıkayıp, üstümü değiştirdim. Yola çıkmadan evvel, telefonun ekran butonuna dokundum. Şirvan’ın görüntüsü ekrana geldi. Güzel kız. Ekranı karartıp ışıkları söndürdüm. Kapıyı kilitledikten sonra yola koyuldum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.