- 167 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ADALETİN ZORLUKLARI
ADALETİN ZORLUKLARI
Hepiniz merak ediyorsunuz değil mi?
* Davalar neden gecikiyor?
*Neden suçlular zamanında hapse atılmıyor?
*Neden suç işleyenler serbest bırakılıyor?
*Neden hapse girenler ıslah olmuyor?
*Neden suç oranları azalmıyor?
*Neden ülkede kimse hakim savcı’dan, adaletten ve polisten korkmuyor?
*Neden insanlar suç işlemekten çekinmiyor?
Şimdi Bu soruların cevabını aşağıda madde madde irdeleyeceğiz?
1-Bir kere öncelikle şunu biliniz ki 4 yılın altındaki hapis cezalarının infazı yoktur.
Yani 4 yıldan aşağı ceza alan bir sanık(sabıkası yoksa) hapse girmiyor. Bu infaz yasamızın sanıklara bir hediyesidir. Ünlü bir yargı atasözü der ki sanıkların sevindiği yerde üzülen mazlumlardır. En sonunda bir millet toptan üzülmeye mahkum olur...
2-Ceza yasamız kısmi ve örtülü aflarla doludur. Hapis cezasını paraya çevirme, belirli yerlere (Örneğin alkollü mekanlara) gitmekten men etme gibi tedbirlere çevirme, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi yani ağır cezalalık olmayan suçlar dışındaki suçların %80’i veya 90’ı bu kısmi aflar kapsamındadır...
Mahkemeler Bir nevi boşa kürek çekmektedir. Devletin maaş verdiği hakimler Bir nevi kısır döngünün içindedirler.. Mesela hagb kararları yerine kamu davasının açılmasının ertelenmesi sistemi işletilirse yargı büyük oranda nefes alabilecektir...
Bir sanık defalarca yakalanıp adliyeye getirip ifadesi alınır serbest bırakılır ama ortada kayda değer bir netice olmamaktadır.
Şu iyi bilinmeli ki adliyede görülen ceza davaların onda dokuzunda sanıklar içeri girmemektedirler..
Polis yorgun, savcı yorgun, hakim yorgun, adliye yorgundur...
3-lehe kanun değişiklikleri sistemi adeta kilitlemektedir. Adaletin işleyişine hakkıyla vakıf olmayanlar tarafından çıkarılan kanunlar adaleti hızlandırmak veya adalete Güven tesis etmek yerine tam tersine adaleti geciktirmektedir.
Çünkü mevcut dosyaların yanında kesinleşmiş, hatta infaz aşamasında olup bazen de infaz edilmiş Tüm dosyalar mahkemelerin önüne gelmekte ve adliyenin iş yükü birden üç dört katına çıkmaktadır adliye bu dosyalarla uğraşırken elindeki dosyalara titizlikle bakamamakta ve adaletin gecikmesinden dolayı toplum ve devlet sıkıntıya uğramaktadır.
4-Bir kanun değişikliği yapıldığında sadece o dosyaları ilgilendirmiyor o kanun değişikliği nedeniyle başka bir mahkeme kararının ilgilendiği tüm dosyalarda zincirleme olarak çok fazla sayıda ki dosyada gecikme yaşanıyor.
Örneğin sanığın A dosyasında kaçakçılık suçundan mahkumiyeti olsun B dosyasında ise cinayetten yargılanıyor olsun.
A dosyasındaki kanun değişikliğinden dolayı B dosyasının tekerrür uygulaması ancak O dosyanın uyarlaması ile mümkündür. Yani siz A dosyasındaki bu değişikliği yeniden yargılama yapıp düzeltmediğiniz müddet B dosyasında karar veremiyorsunuz.. bunu şuna benzetebiliriz. Bir sıfır araç alıyorsunuz araçta arıza çıkıyor arızanın düzeltilmesi lazım ancak Öncelikle servisin bu durumu düzeltebilecek bir konuma getirilmesi gerekiyor.
Servis bu eksikliği gidermeden sizin arabanızı belki eksikliği gideremiyor..
Yani uyarlama dediğimiz konu ise sanığı bulup sanığın para cezasını ödeme durumunu sormak gibi bir sürü prosedür nedeniyle yaklaşık 2 yıl bir gecikmeye neden olmaktadır zaten bu gecikmeden dolayı da asıl cezanın zaman aşımına uğraması hızlandırılmaktadır...
4-Yargıyı hızlandırması beklenen istinaflar zaman zaman görevlerinin dışına çıkarak duruşma açması gereken dosyaları bozup alt dereceye göndermektedir.
Oysaki aslolan bam dairesinin bir dosyayı bir kere bozmasıdır.
Dosya ikinci kez önüne geldiğinde duruşma açıp yargılama yapmak zorundayken kendini Yargıtay gibi görerek defalarca dosyaları bozarak alt dereceye göndermekte ve cezaların zaman aşımına uğramasına zemin hazırlamaktadır..
5-Mahkemelerdeki dava sayılarının artması ve dosyaların şişmesi hiç genellikle göz ardı edilen bir durumdur... Zira bugüne kadar yargının hızlandırılması amacıyla yapılan tüm değişikliklerin Büyük bir kısmı amacına ulaşmamıştır... Sebepleri üzerine kafa yormak gerekir...
Zira bu ülke hepimizin ve adalet bu ülkenin can damarıdır...
6-Cezaların caydırıcılığı neredeyse yoktur. Sanıkların büyük çoğunluğu işlediği bir suçtan dolayı adliyeden pişman olarak çıkmamaktadır.
Aksine cesaret bularak yeni bir suç işlemenin iştiyakıyla çıkmaktadır.. Buna karşın mazlumlar umutsuzluk içerisinde adliyeden ayrılmaktadırlar..
7-İşlenen suçların zaten Büyük bir kısmı Adalet tarafından tespit edilememektedir. Gerek emniyetin zafiyeti,gerek sanıkların profesyonel oluşu gerek bir takım manipülasyonlar nedeniyle sanıkların işlemiş olduğu suçların Büyük bir kısmı Adalet yönüne gelmemekte gelenlerin büyük bir kısmı da beraatle sonuçlanmakta beraatle sonuçlanmayanlar ise tedbirlere çevrilip infazı olmayan bir kuşa döndürülmektedir...
Bu konuda bakınız Türkiye neden suç cenneti adli makalemizi okuyabilirsiniz
İstanbul’daki kapkaç olaylarında olduğu gibi.. istenirse belli suçlar da etkili mücadele yapılabilmektedir..
Davaların gecikmesinden dolayı sadece vatandaşın zararı olmamakta devlet ağır bir zarara uğramaktadır.
SONUÇ
Adaletteki zorlukları yüzlerce madde halinde sayabiliriz ancak bırakın çözümleri sorunları bile dinlemeye kimsenin mecali yoktur konu o kadar derin ve giriftir..
Öncelikle şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor:
Bizler adaletin ne olduğunu ne işe yaradığını hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığını biliyor muyuz? Bir başka ifade ile adalete inanıyor muyuz
2- Gerçekten Adalet istiyor muyuz yoksa adaletsizliğin bu durumundan menfaatimizle uyuştuğu için memnun mu oluyor.
Görünen manzara şu ki büyük çoğunluğumuzda Adalet bir dert olarak yer almamaktadır..
Adaletin kara deliklerinden istifade edenler ise adaleti düzeltmeye mecali olanlardır çoğunlukla...
Bu kısır döngüden bir an önce çıkmamız gerekiyor..
O nedenle görülüyor ki bir müddet daha adaletsizlik içinde yaşamaya devam edeceğiz..
Necati Daştan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.