- 148 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Allah'ın Varlıkları Yaratma Şekilleri
Allah’u Teâlâ’nın Yaratması iki türlüdür:
Birincisi: Hiç yoktan yaratmadır. Bu Allah dışında hiçbir varlığın bulunmadığı bir ortamdan, yokluktan varlığa ilk geçiştir.
Kâinatın temel maddesini oluşturan ve ikinci tür yaratılışa zemin hazırlayan madde bu şekilde hiç yoktan var edilmiştir. Her şeyin özünü oluşturan bu maddeye "Esir" denmektedir.
İkincisi: Cenab-ı Allah’ın var kıldığından yeni varlıklar yaratmasıdır. Yani esir adı verilen maddeden varlık aleminde görülen ve görülmeyen her şeyin yaratılmasıdır.
Yani, Hikmet pınarı olan Cenab-ı Hak, birçok güzel isminin akislerini göstermek için, kâinattaki elementleri var etmiş ve atom zerrelerinin her birini rızıklandırmış ve ihtiyaçlarını karşılamıştır. Var olanı yok etmek, yok olanı var etmek Cenab-ı Hak için çok kolay sıradan bir şeydir. Her baharda yüz binlerce çeşitli canlı türlerin şekillerini, sıfatlarını, bütün özellikleri ile var etmek kudretine sahiptir.
Aslında bizler yılın her mevsiminde Cenab-ı Hak’kın bu kanununu görüyoruz. Fakat bunun farkında olamayanlarımız çoğunlukta. Her baharda üç yüz bin çeşit çeşit hayat sahibi mahlûkatın bir kısmını zemine bir halı gibi döşeyip, nakış nakış dokuyan, rengiyle, kokusuyla, rızkıyla bütün ihtiyaçlarını karşılayan Cenab-ı Hak sonbaharda ve kışta bunların bir kısmını yok ediyor, bir kısmını da toprağın altına alıyor. Bahar mevsimi geldiğinde bir emriyle toprağa karışmış, çürümüş olan bedenlerine yine hayat veriyor. Ve bizler böylece her sene ölüm ve yeniden dirilişi hayranlıkla seyrediyoruz.
Şanı büyük Allah için yoktan var etmek, var olandan yenilerini yaratmak gayet kolaydır. O’nun için küçük bir sineğin yaratılışıyla baharın, kâinatın yaratılışı arasında fark yoktur. Hiçbir şey Cenab-ı Hak için zor değildir. Acizlikler zorluklar hep biz insanlar içindir.
Aslında birazda zorlukları kendimiz üretiyoruz. İşte bunlardan biri de Lavosier’dir. Lavosier "Yoktan var olmaz, var da yok olmaz" teorisini ileri sürerek sözüm ona Allah’ın yaratıcılığının reddine bir nevi dayanak olmuştur. Fakat bu görüş havada kalmıştır. Çünkü bu görüşe göre; reaksiyona giren maddelerle reaksiyondan çıkan maddelerin eşit olduğu görüşüne dayanır. Fakat Einstein’ın maddenin enerjiye enerjinin de maddeye dönüşebileceğini izah etmesi ve bunun ilim çevrelerince daha gerçekçi bulunması Lavosier Kanunu’nun geçerli olmasını ortadan kaldırmıştır.
Ne yazık ki, hala bazı çevrelerce Lavosier’in görüşü çok değer ifade eden bir görüş olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır. Hiçbir ilmi dayanağı kalmayan bu görüşün hala savunulmasının tek bir açıklaması olabilir. İslamiyet’i ve dolayısıyla, Cenab-ı Hak’kın her şeyi yoktan var ettiği ve zamanı geldiğinde de var olan her şeyi yok edeceği fikrinin inkârıdır. Ve bu yok edilişi ebedi yokluk olarak değerlendirenlerin, yok olmayı göze alamamalarından kaynaklanan korkaklıklarıdır. Bediüzzaman bunu çok güzel bir şekilde ifade etmiştir.
İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.