- 492 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÖTÜLÜĞE KARŞI İYİLİK
‘İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârıdır.’
Oldukça öznel bir kavram olan iyiliği tanımlamak hiç de kolay değildir. Sözlük tanımına bakıldığında “karşılık beklenilmeden yapılan yardım” ifadesi karşımıza çıkmaktadır. Sözcüğün kendisi, insanlığın tarihi kadar eski olmakla beraber empati, dayanışma, nezâket ve daha pek çok kavramı kapsamaktadır. İyilik kavramı; mutluluk gibi duygular, hisler ya da empati gibi düşüncelerden fazlasıdır. İçinde duygu ve düşünce kadar eylem ve hareket barındırır. Diğer kavramlardan onu ayıran ve bizi diğerlerine göre daha çok insan eden yanı da belki budur. İyilik eylem halinde sevgidir!..
İyilik, yaratılışın temel gayesidir. İnsanı yaratan, nimetlerle buluşturan, koruyan, bağışlayan ve rahmetiyle kuşatan Rabbimiz, hangimizin daha iyi işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır…
Sosyal bir canlı olan insan, görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Hepimiz yaptığımız her davranışın bize bir şekilde dönüp geleceğinin farkındalığı ile harekete geçmeliyiz. Kemal Sayar’ın ifadesi ile bir kez kalpten çıkıp da paylaşıldığında, insana misliyle geri dönmemiş bir iyilik yoktur. Siz o dönüşü bazen hemen görüp hissedemeseniz de, sevgi size geri döner.
Yüce Allah, Fussilet Suresi 34-35. ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“İyilikle kötülük bir olamaz. Sen kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki candan bir dost oluvermiştir. Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.”
İslam, insanlar arası beşerî ilişkilere çok önem vermiştir. Yüce Allah, Müslümanların birbirlerine daima sevgi, saygı ve hoşgörüyle davranmalarını tavsiye etmiştir. Birbirini seven birbirine karşı sevgi, saygı ve hoşgörüyle davranan fertlerden meydana gelen bir toplumda huzur, barış ve esenlik yaygınlaşır.
“İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde iyilikle ortadan kaldır. O zaman göreceksin ki seninle arasında husumet bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet, 41/34)
İnsan hatadan beri değildir. Hatasız insan yoktur. Her insan, zaman zaman bilerek veya bilmeyerek hatalı davranışlar sergileyebilir. İşte tefsirini yapmakta olduğumuz bu ayetlerde yüce Allah, insanların birbirlerine karşı daima sevgi, saygı duyguları içerisinde hoşgörülü davranmaları gerektiğini, yapılan bir kötülük karşısında af yolunun tutulmasını tavsiye etmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Elbette iyilik ve kötülük bir değildir. Sen, sana bir kötülük yapan kişiyi hoşgörüyle karşıla ve onu affet. Hatta ona iyilik yap ki aranızdaki düşmanlık, dargınlık ve kırgınlık yok olup gitsin. Zira insan kendisine iyilik yapana karşı bir mahcubiyet hissi içerinde olur. İçindeki düşmanlık, öfke ve kin duyguları yok olur. Kendisine iyilik yapana karşı sevgi ve saygı duymaya başlar. Böylece aradaki düşmanlık da ortadan kalkmış olur.”
Bir insan başkasına kötülük yaptığı zaman şeytan daima insan nefsine sinyaller göndererek yapılan kötülüğe kötülükle karşılık vermesi için kötü düşünceleri fısıldar ve kötülüğü telkin eder. Nefis ise insana daima kötülüğü emreder.[1] Böyle bir durumda şeytanın vesvesesinden kurtulmak için Yüce Allah’a sığınmak gerekir. Nitekim Yüce Allah, böyle bir durumda kendisine sığınılmasını emretmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Şeytandan sana bir vesvese gelecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, duaları işitip icabet eden ve her şeyi bilendir.”[2]
İyilik ve kötülük elbette bir olamaz. Yapılan iyiliğe karşı iyilik yapmak her insandan beklenen bir davranıştır. Ancak yapılan kötülüğe iyilikle karşılık vermek, her kişinin yapabileceği bir davranış değildir. Kötülüğe iyilikle karşılık verebilen insanlar, şu iki özelliğe sahip olan insanlardır:
1. Sabırlı, erdemli insan.
2. Faziletli, olgun/kâmil insan.
Demek ki, ancak sabırlı, erdemli, olgun ve fazilet sahibi insan, kendisine yapılan hata ve kötülükleri hoş karşılayabilir ve karşısındaki insana iyilik yapabilir.
Bu iki ayette insanlar arası düşmanlık, dargınlık ve kırgınlıkların giderilme yolu açıklanmaktadır. Bu yol ise kötülüğe iyilikle karşılık vermektir. Bu elbette kolay bir şey değildir. Nitekim atalarımız; “iyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârıdır.” demek suretiyle bu hususun önemine vurgu yapmışlardır.
Ateş karşısında hiçbir buzun dayanması mümkün olmadığı gibi yani ateş karşısında buz erimeye, yok olmaya mahkûm olduğu gibi yapılan iyilik karşısında da insanda düşmanlık, kin ve öfkenin devam etmesi mümkün değildir. Zira kalpler kendisine iyilik yapana karşı sevgi beslemek üzere yaratılmıştır.
Biz insanlar, nasıl ki Allah’ın işlediğimiz günahları affetmesi/bağışlamasını istiyorsak, biz de bize karşı hata yapan insanları affetmeliyiz. Böylece Allah da bizi affeder ve rızasına nail eyler inşallah. Şu husus asla unutulmamalıdır ki, affetmek büyük bir hayır ve fazilettir. Affetmek/bağışlamak hakiki müminlerin en önemli vasıflarından biridir.
İslam’ın getirdiği yüce ahlakî ilkeler arasında “kötülüğe karşı iyilikle muamele etme” kuralı vardır. Allah’ın yarattığı temiz fıtratı bozulmamış olan insanları, bu ahlakî erdemlerle eğitmek ve yetiştirmek mümkündür. Bu güzel ahlakî vasıflarla muttasıf olan insanların meydana getirdiği toplumlar da huzur, barış ve esenliğin hâkim olduğu toplumlardır.
Yaşadığımız hayat bir iyilik yolculuğudur. İnsan, bu dünyaya inanmak ve iyi işler yapmak için gelen bir yolcudur. İnsan bu dünyada iyi, hayırlı ve faydalı işler yapmak, doğru ve güzel davranışlar ortaya koymak için vardır. Kötü, yanlış, çirkin ve zararlı işlerden kaçınmak ve bunlara engel olmak insanın en temel görevidir.
İyilik yalnıza arkadaş, yorguna dayanak, garibe sığınak olmaktır. Yetime kol kanat germek, yaşlının elinden tutmaktır. İyilik karşılık beklemeden vermek; gücünü, tecrübesini, malını, sevgisini ve merhametini, dünyevî bir karşılık düşünmeden paylaşmaktır.
İyilik insaftır, fedakârlıktır, adalettir, şefkattir. Mazlumun yanında, zalimin karşısında olmaktır. İyilik duadır, niyazdır, selamdır. Sıkıntılı bir anda âminlere açılan bir çift eldir iyilik. İyilik bir defasında ağaç dikmek, öbür defasında aç kalan bir hayvanı doyurmaktır. Komşuya götürülen bir kap yemek, yol sorana yolunu tarif etmektir.
Netice olarak şunları söyleyebiliriz:
1. Hata yapan, kötülük yapan insanı affetmek, insanın kâmil iman sahibi olmasına vesile olur. Nitekim beşerî ilişkilerde hoşgörülü ve bağışlayıcı davranmak İslam’ın ön gördüğü güzel hasletlerdendir.
2. İnsan, Yüce Allah’ın kendi hata ve günahlarını affetmesini/bağışlamasını istemektedir. Şu husus asla unutulmamalıdır ki, insan kendisine yapılan kötülüğü hoşgörüyle karşılayıp affettiği sürece Allah da onu affedecektir. Zira insanın kendisine yapılan kötülüğü affetmediği halde Allah’ın kendi günahlarını bağışlanmasını beklemesi bir çelişkidir.
3. İyiliğe karşı iyilik yapmak her insanın yapabileceği bir şeydir. Ancak asıl önemli ve değerli olan kötülüğe karşı iyilik yapmaktır. Bu da her kişinin yapabileceği bir davranış değildir. Bu güzel davranışı ancak sabırlı, fazilet ve erdem sahibi Müslümanlar yapabilir.
4. Allah ve Resulünün sevdiği ve emrettiği bir işi yapmamak üzere yemin eden bir insan, yeminini bozmalı, o hayırlı işi yapmalı ve yeminini bozduğu için de kefaret vermelidir.
5. İnsanın sahip olduğu mal, mülk ve servetin gerçek sahibi yüce Allah’tır. Mal, mülk ve servet, insana Allah tarafından emanet olarak verilmiştir. Dolayısıyla insanın, bu emaneti gerçek sahibinin rızası dâhilinde kullanması gerekir. Sahip olunun mal ve servet, fakir ve muhtaçlara dağıtılırsa Allah bundan razı olur.
6. Fakir ve muhtaç insanlara ve akrabalara yapılan yardım karşılığında insanlardan herhangi bir beklenti içinde olunmamalıdır. Onların yaptığı hataları sebep göstererek yardımı kesmek doğru değildir. İyilik ve ihsanlar sırf Allah rızası için yapılmalıdır. İyiliklerin karşılığı Allah’tan beklenmelidir. İnsanlardan takdir ve teşekkür beklemek doğru değildir.[3]
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım...’ her zaman ve her an... Sevmek dünyadaki en büyük güzelliktir. Hayat sevince güzel ____Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüze aydınlık, hayırlarla ve bereketle dolsun. Güzel bir günü sevdiklerinizle ve gönlünüzdeki düşlediğiniz gibi geçirin… Gönlünüzden geçen her güzel şey hayalden çıkıp, gerçeğe dönüşsün. Her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu bir gün daha dilerim, içi sevgi ve saygı dolu hayat ağacınıza asılan.
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hepinize hayırlı ve mutlu bir günün sabahı olsun… Güne uyandıran Rabbime şükürler olsun… Sağlık ve huzur ile hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
21.05.2023
#öskurşun#
Makalede Faydalanılan Kaynaklar;
[1] Yusuf, 12/53.
[2] Araf, 7/200.
[3] Yıldırım, Celal, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yay., İzmir, 1990, 8: 4187.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.