- 307 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çok İyi Tanıdığım Biri Gibi
Başımı tv masasının olduğu tarafa yatırarak kanepede uyuyakalmışım. Salonda en son müzik dinlediğimi hatırlıyordum ama şimdi pencereden balkon tarafından yansıyan ışık eşliğinde tavana bakıyordum. Uykum geldiğinde ortam farketmeksizin sızdığım kanıtlanmış olmuştu tekrardan. Yatağıma gitmeye bile üşenmiştim resmen
Tavana bakıp soğuk olduğu için örtüyü üzerime çekiyordum ki refleks olarak sol tarafıma, salonun ortasına döndüm
Buradaydı
"Hey" dedi sevecen bir şekilde bağdaş kurduğu halıdan beni izliyor olduğunu belli ederek
Yine şaşırmamıştım. Sanki zaten biliyordum
"Benimle yatmak ister misin?" Geniş gülümsemesi ve yanaklarınının iki yanına yerleştirdiği elleri ile sorduğu soruya tezat bir şekilde çocuksu duruyordu
"Korkarım ki hayır" dedim. Kendisi ile ilk karşılaştığımda nedensizce hala çözemediğim şekilde ağzımdan dökülen cümleyi ondan duymak ilginç gelmişti
"Tüh be" iç çekti. "Şansımı kaybetmişim"
Gülerek doğruldum ve oturur pozisyona gelip koltuktan aşağı indim
Elimin üzerine yüklenerek birkaç adım atıp tam karşısına onun oturduğu gibi yerleştim. Salonun ortasında halının üstünde birbirimize bakarak oturuyor olmak eminim dışarıdan fotoğraflansaydı olsaydı biraz garip kaçardı. Kendimi çaprazımdaki kapıda uyuyan anne babamı ve arkamda, odamda uyuyan teyzemleri düşünmemek için zorluyordum
İlk defa başka bir mekânda görüyordum onu
"Erkencisin" normalde araya baya zaman giriyordu ama en son korkunç bir rüya ile birkaç gün önce yan yana bulunmuştuk
"İyi olduğundan emin olmak istedim" gözlerini üzerimdeki tişörte dikti ve gülümsedi. Ama bir şey demedi
Yerimde biraz kıpranıp "İyiyim teşekkür ederim, biraz abartılı tepki verdim herhalde" gözlerime baktı
Siyah rengi acaba karanlıkta ayın yansıdığı bir kuyuda da böylesine koyu ve parlak duruyor muydu?
Kafasını yana eğdi
"Bana yalan söyleme lütfen" yaklaştı
"Gerçi artık sen de bilmiyorsun, neyin doğru olduğunu... değil mi?"
Derin bir iç çektim. Kafamı geriye atıp ellerimi yere dayadım. "Üzgün gördüm seni biraz"
Cevap vermedim. Ne diyeceğimi bilmiyordum
"Ağlamak istiyorsan kendini tutma lütfen"
Evet, ağlamamak için kendimi biraz oyalıyordum. Bunu farketmesine yine şaşırmış bir halde kafamı iki yana salladım. Dudaklarımı yalayıp mırıldandım
"En son ağladığımda pek hoş şeyler olmamıştı" rüya ya da her neredeysem, gerçek hayattaki kadar rahat davranmaya ürkmüştüm önceki akşam yüzünden
Ah... düşününce hala tırnaklarım çekilir gibi oluyordu
"Merak etme, o kadar hırçın değil zihnin şimdi. Yorgunsun hem de üzgünsün. İstersen tutma, ağlayabilirsin" iç çektim. Ağlayacak gibi hissetmiyordum biraz gözlerim yanıyordu sadece
"Anlatmak ister misin?" Gözlerimizin tekrar buluştuğunu hatırlıyorum, rüya olduğunu ayırt edebildiğim bir rüyada her ne kadar ayrıntıları aklıma kazımaya çalışsam da birkaç kısım buğulu olabiliyordu. Diyalogları kafamdan atamıyordum sadece
"Neye üzüldüğünü bilmiyorsun, değil mi?" Konuşmadım. Sustum bir süre, düşüncelerimi okuyabiliyordu madem hislerimi de okurdu belki
"Çok fazlalar, ayırt edemez oldun" ne istediğimi anlamış gibiydi. "Çürüyor gibi hissediyorsun"
Gözlerimi kıstım
"Hissettirmeden kötü şeyler düşünüyorsun"
Başını yüzüme yaklaştırdı. Ondan çekinmediğimi farkettim tekrar
"Farkediyorlar mı?" Bilmediğimi belli etmek için omuz silktim
"Ederler bence"
"Belki"
"Ediyorlardır"
"Yüksek ihtimal"
"Arada var öyle bir iki"
"Var"
"Anlatacak bir şeyin yok, değil mi"
Kafa salladım
"Ne olduğunu bilmediğim hüzünlerle onları yormak istemiyorum çünkü.." duraksayıp devam ettim
"Onların da kendi hayatları var, ne anlatacağımı bilmeden..."
Kafa salladı "Anlıyorum" dedi "Benim başka hayatım yok bana istediğin gibi dökülebilirsin" sırıttı
Kaşlarımı kaldırım, kendine nasıl güveniyordu öyle. Beni güldürmeyi başarmıştı ama zaten gülmek zor değildi benim için
"Oldu, başka?" Ellerini bir psikolog seansındaki gibi birleştirip "Bak," diye başladı
"Hayatta ne yaşarsan yaşa, yelkenleri indirmezsen üstesinden gelirsin. Olmayan şeylere kırılıp dökülmek niye.. Ben senin çok ufak şeylerle mutlu olabildiğini biliyorum"
Ellerime uzandı. Sonra vazgeçti ve tekrar birleştirdi ellerini "Sabrını koruyacaksın"
Geri çekilip öncekinden daha alçak bir tonda konuştu, bakışları bir anda bir tık hüzünlü gibi gelmişti
"Daha kötü olacak, şu anki durumundan daha kötüye gideceksin ne yazık ki... senden saklamaya gerek görmüyorum çünkü biliyorum ki sen de bunu hissediyorsun"
Kafa salladım. Haklıydı, büyüdükçe sorunların artacağını biliyordum. Belki daha da kalabalıklaşırdı zihnim kim bilir
"Ama tüm haritalarını biliyorum ben" gözleri bir tür hipnoz mu yapıyordu bilmiyorum ama başka yere bakmak çok zordu
"Her ne olursa, ayakta kalacaksın. Zihnin daha da kuvvetlenecek.. güven bana"
Söylediklerine inanmıştım garip bir biçimde. Bu mükemmel türkçesi ve harika sekilde ikna edici konuşması ile alakalı mıydı bilmiyorum ama kafamı usulca sallamıştım
"Ben buna yardım etmek için burdayım" dedi,
"Kötü şeyler düşünmek yok, neyden bahsettiğimi biliyorsun. Değil mi?"
İki gözüme de inceliyor gibi bir sıra ile bakmıştı
İç çektim ve kafa salladım. Bir iki cümle söylemem gerektiğini düşündüm "Doğru, ne diyim. Daha kötüye giderse de varsın gitsin.. Allah Kerim ya hayırlısı işte ne diyim"
Aniden durup heyecanla devam ettim "Bu arada... sen Allah’a inanıyor musun?" Ne zamandır uyanıkken aklıma gelen bir soruyu sorabilmenin heyecanı ile cevap bekler gözlerimi açıp cevabını dikkatle bekliyordum ki kahkahayı saldı
O kadar yüksek sesle gülmeye başladı ki, otomatik olarak kapılara bakınmaya başladım, her an biri uyanabilir düşüncesi ile.. Rüyada olduğumu anlık unutup tekrar hatırlayınca rahatlayıp yerime oturdum
Düşüncelerini merak etmiştim halbu ki
"Komik bir şey mi dedim, sordum sadece" nihayet gülmesini bitirdiğinde güzündeki boyanın hiç dağılmamış olması beni dokunma içgüdüsü ile dolduruyordu
Acaba dokununca elime bulaşır mıydı
"Senin gerçekliğinde seni yarattığına inandığın, basit bir şekilde senin üstünde olan bir varlığa inanıyor ve tapıyorsun" diye başladı söze
Senin gerçekliğin demesi düşündürüyordu
"Benim dizaynım bizzat onun tarafından olmadı, yani benim bir tanrım ve ya dinim olsaydı.." beklemediğim kadar yaklaştı, öyle ki kendimi geri çekmek ve yüzüne tuhaf bakışlar atmak zorunda kaldım
Ağzının kenarından akmış ama hiç kurumayan öylece duran siyah boya gibi şey, yoğun bir petrol kokusunu burnuma getirince gözlerimi kapatmamak için kendimi zorlamam gerekti
"...sen olurdun muhtemelen" sözlerinin ciddiyetini bakışlarının keskinliği destekliyordu ama ah...
Ben bu petrol kokusu varken odağımı zor ayakta tutuyordum.
Dikkatini topla, düşünme, düşünürsen anlıyor
Yutkunup çenesine yasladığım avucum ile onu itip aramızdaki mesafeyi açtım
"Anlıyorum evet.. bunlar da beni yatağa atma taktikleri ders bir falan sanırım?" Omuzları düşüp gülüşü silindiğinde kısaca ekledim
"İnsan olup olmaman falan çok farketmez düşüncemin değişeceğini sanmıyorum teşekkür ederim"
"Hayır" kafasını aceleyle iki yana salladı "Ah hayır hayır seni aptal... O kadar basit mi çalışıyor sence senin kafan?" Gözlerini devirip hafiften kendini belli eden bir öfke ile doğruca bana yaklaştı
"Zor değil öyle rüyaları görmen, zihninin duvarları olmasaydı" dedi. "Eğer bu kadar kolay olsaydı bilinçsiz bir şekilde arkandaki koltukta çekik gözlü çıtırın teki ile her şeyden habersiz yiyişiyor olurdun, sıradan, uyanınca utanacağın bir rüya olarak kalır ve unutulurdu"
Woah... Büyümüş gözlerim ile bakakalmıştım
"Hey hey hey.. tamam be. Bu kadar açık sözlü olmana gerek yok anladım ben şey etme" çekinerek omzuna bir iki kere vurdum samimi gelsin diye
Birkaç derin nefes aldıktan sonra sanki az önce yükselen o değilmiş gibi klasik gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve daha sakin bir şekilde devam etti
"Hormonlarında bir bozukluk yok ya, bedeni arzulamak, ona sahip olmak kolay iş"
Elini yüzüme uzattı, siyah tırnaklarını sağ yanağıma çok hafif değdirdinde ürperdim
"Önce ruhu fethetmek istiyorum"
Ufak bir cümle, belki şirin belki güzel belki anlamlı gelebilirdi normal bir insana
Ama bu ufak cümle bende bütünü ile garip bir ağrı yaratmıştı. Korkmuştum mu demeliydim..? Yoksa olacak bir şeyi önceden hisseden bir altıncı duyunun verdiği alarm mıydı hiç bilmiyorum. Ne diyeceğimi de
"Böylece bütünü ile sahip olabilirim" gözleri parladı. Geri çekilme arzusu ile dolmam gerekmiyor muydu? Hayır, hayır her nasılsa insani kendine çeken bir korkunun kokusu geliyordu burnuma
Sadece kuyuyu andırdığına karar verdiğim gözlerine bakıyordum. Göz bebeğini görmeye çalışıyor ama bulamıyordum. Sabaha kadar bunu yapabilirdim. Gerçek gibiydi
Gerçekten gerçek biri gibiydi
Çok iyi tanıdığım biri gibiydi
Aynı zamanda yüz hatları, ses tonu çok uzak geliyordu, tanıdığım kimsede olmadığına yemin edebilirdim
Bu çelişkileri başka biri de gözlerine bakınca aynı yerde hissedebilir miydi acaba?
Keşke onu çıkarıp insanlara gösterebilseydim...
Yutkunarak gözlerimi ellerime indirdim. Aklımda hala bir şey vardı
"İlkinde rüya olduğunun farkında değildim"
Biraz sustuk, karşılıklı
"Evet" dedi "Hiç eğlenceli değilmiş"
Şaşkın bir biçimde kaldırdığım bakışlar onunkiler ile buluşunca yüzünde beni şaşırtmış olmaktan eğlenir bir ifade ile sırıttı
"Bunu sen mi sağladın?!" Tepkime karşın kafasını salladı
"Evet tanrıçam, gücünüzü gölgelemek gibi olmasın ama..."
Anlamaya çalışıyordum, pekala hadi her şeyi kontrol edemiyordum, bunu kabullenmek zor değildi ama rüya olduğunu kendim anladığımı sanıyordum ben.
Madem yapabiliyordu neden anlamamı sağlamıştı ki?
Aklımda biriken tüm sorulara cevap arıyordum ki bunu anladığını belli eder şekilde yüzünü yaklaştırdı
"Sana bilinçsiz iken çoğu şeyi kendi kararınmış gibi gösterip yaptırabilirdim, ama ilk rüyadan sonra farkettim ki bu istediğim değildi çünkü uyanır uyanmaz neden yaptığını sorguluyordun. Bu olaya odaklanmanı engelliyordu, iradesi olmayan bir insana fikir aşılayamazsın. Burada yaptıracağım şeyler bir şekilde kalbine işler falan diye düşünmüştüm başta, ama uyanınca bilinçaltına söveceğin sıradan bir rüyadan farksız olmuştu. Hoşlanmadım bundan"
Dudaklarını birbirine bastırıp daha keskinleşmiş bakışları ile gözlerime baktı. "Yani iki gerçekliğe de-"
".. sahip olmak istedin" diye devam ettirdim istemsizce.
Mest olmuş şekilde kafasını sallayarak onayladı
"Akıllı kız"
Bu yüzdendi
Beni kontrol ettiği için ilk rüyam neyi neden söylediğimi bilmediğim bir muamma olarak kalmıştı
Kurgu beni etkilemek için yazılmıştı çünkü, ben de kurgu olduğunu düşünüp kendimi hiçbir şeyden sorumlu tutmamıştım haklı olarak
Ama şimdi kazandığım farkındalık, her şeyi bizzat hür iradem ile yaptığım anlamına geliyordu
Bu demek oluyordu ki, geçen sefer istediğinde herkesi gönderebilirdi belki de.. ama sırf kontrolun bende kalması için fiziksel güçle beni durdurmaya çalışmıştı
Benim şaşkın şekilde saçında duran düşünceli bakışlarıma karşılık tekrar gözlerini yüzümde gezdirdi, arada üzerime bakıyor sanki bir şey söyleyecek gibi olup vazgeçiyordu
"Sana istemediğin şeyleri istemişsin gibi gösterip, bununla mutlu olamazdım" alaylı biçimde devam etti
"Uyanıp bilinçaltını suçlayacağın öylesine bir karakter olamam ben, beni tamamen kabul etmen lazım. Uyanıkken ve ya uykuda. Dedim ya, senin için tasarlandım ben"
Dikkatle inceledim onu. İtiraf etmeliydim ki etkilenmiştim. Biraz da kafam karışmıştı, eğer rüya benimse ve yöneten ben değilsem de oysa.. hangimiz gerçektik?
Belki de insan olan oydu
"Hayır... bu bakışı sevmedim" ciddiyete bürünüp elleri ile tam ona bakmamı sağladı
"Kafan karışsın istemem söylediğime pişman oluyorum"
Açıklama bekliyordum. Yani tanrıça dediğine göre onu yaratanın ben olduğumu düşünüp bi de bilincimi mi kontrol ediyordu?
Bu mantıksızdı
"Hani gerçek değildin" derin bir iç çekip kafa salladı
"Senin gerçekliğinde değilim, uçup gidecek biriyim kendin çözmüştün unuttun mu?" Hâlâ şüpheli bir şekilde bakıyordum
"Bir tür yansıma gibi" diye ekledi
"Senin uzun saçlı çıtır dediğinde rüyalarımı kontrol ediyor saçıyla boğulan ben oluyorum, gerçek olan ben olduğum halde? O zaman sen de onlardan mısın nesin böyle farklı bir cinsiyette falan..." ofladı
Yarattığım o karakterler gibi... rüyalarıma misafir olan, bazen benimle konuşan, bazen öldüren, bazen onları izlediğim
"Adını söyle bari lan"
Eliyle yüzünü umutsuz vakaymışım gibi hissettirerek kapattı "Hayır seni şapşal ben bir isim verip istediğinde bürünebileceğin bir alt karakter değilim.."
"Acaba?" yüzüme doğru sıkıntılı bir nefes verdi, sonra gülümsedi. Gülümsemesi insanı rahatlatıyordu
"Dediğim gibi, sadece senin için dizayn edilmiş bir yansımayım. Yakında oturur belki"
Üstelemek istemedim, kafamı salladım. Az çok oturmuştu zaten. Düşünecek bir şey, bir oyalanma aracı gibiydi hatta benim için. Gün içinde aklıma gelen tüm o kalabalıktan sıyrılıyordum
İnsanlara sıçramıyordu
"Neler yarattığına çok da şaşırma derim sonuçta hayal gücün baya geniş, sayıların bile cinsiyeti ve kişiliği var sana göre..."
"Ohaa.." güldüm "Onu kimseye açıklayamıyorum resmen. Ama cidden öyle geliyor. Herkes hastalık diyor ya.."
"E öyle zaten. Kavramlara cinsiyet ve karakter yüklemek de sinestezi gibi bir durum" açıklamak için gözlerimi yumdum
"Ya biliyorum ama 5’in gözlüklü bir kadın olduğuna yemin edebilirim, hatta nasıl diğerlerine öyle gelmez diyorum"
Aynı anda güldük. Sonra bir an duraksadı. Başka tarafa daldı biraz
"Baksana, zihinlere de bu tanımı verebilir misin?..." ne dediğini anlamak için gözlerimi kıstım
"Yani mesela sence senin zihnin nasıl bi tip olurdu?"
Durup düşündüm. Renklere bile karakter verebilirdim ama zihnimi düşünmemiştim
"Bilmem ki" parmağımı ısırarak devam ettim "Haylaz sarışın bir kız çocuğu olurdu herhalde"
Düşünce beni güldürünce o da tek kaşını kaldırıp garip bir gülümseme atmıştı
O an o gülümsemenin nedenini sormadım ama uyandığımda oldukça merak etmiştim, neden öyle tuhaf bir dalgınlıkla güldüğünü
Zaten sonrasında uykum gelmeye başlamış o da farketmiş gibi dilersem uyuyabileceğimi söylemişti. Yine de ısrarla yüzünü, mimiklerini izlemeye devam ediyordum
İncelerken yüzünün beyaz kısımları örten dümdüz saçlarının parladığını gördüm, ıslak gibi görünüyorlardı? Önceki zamanlarda böyle olduğunu hatırlamıyordum, hatta şimdiye kadar, bunca sohbette bile farketmemiştim
İzin almak için ağzımı açtım ki "Dokunabilirsin" dedi. Ben de beklemeden elimi uzattım, cidden ıslaktılar
Geri çektiğimde elimin kapkara olması da ilgimi çekmişti ki burnuma yaklaştırıp kokladım
Petrol
Bildiğin petroldu bu. Tekrar ona baktım, kokusu başımı döndürmüştü. Hatta yaslanacak kadar gücümün tükendiğini hissediyordum. Garip duygular içerisinde kucağına düzen başımı kaldırmaya çalışıyordum
Fakat çoktan yüzümün bir kısmına saç uçlarından bulaşan siyah sıvıyı hissetmiştim. Gözlerim bütünü ile karanlığa dalmadan önce kulağıma eğilip fısıldadığı şu cümleleri duydum
"Tekrar görüşmek üzere, her ne kadar dersi benim vermem gerekse de gerçek dışı olana çok bağlanmamanı rica ediyorum. Yüzleşmen gereken korkular olsa da sonucunda üzülmeni mutlu bir şekilde izleyebileceğimi sanmam..."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.