ANLAMAK VE ANLAŞMAK
Bir insanın ne olduğunu anlamadan, ne hâlde olduğunu bilmeden ve kişiliğini tam tanımadan onun hakkında yargıya varmak kadar kötü bir haksızlık yoktur bana göre.
Kanaatimce biz insanlar bir insan yahut bir olay hakkında karar verirken tez canlı davranırız. Hemen ön yargılı değerlendirmelerde bulunuruz. Sağını solunu düşünmeden kişiler/şeyler hakkında hüküm veririz. Herkesi ve her şeyi kendimize göre bilmek ve tanımak isteriz. Evreni büsbütün kendimizden ibaret sayarız. Yanlış gördüklerimizden ısrar ederiz. Yanlış yoldan adım atmaya devam ederiz. Hatalarımızdan ders alma gibi bir seçeneğe başvurmayız.
Benlik denilen dünyanın dışına bir türlü çıkmak istemeyiz. Dışarıya dar bir pencereden bakma eğiliminde ve alışkanlığında oluruz. Daima ben diye her cümleye başlamaktan yana oluruz. Kendimize göre her şeyi doğru sanırız. Oysa kişi şahsı olarak ben dışında birbirinden değerli beş tane daha şahıs var: Sen, o, biz, siz ve onlar. Bu şahıslar tek başına bir kişiyi veya kişileri tanımada bize sağlıklı veriler sunmaz. Zira hepsinin birbiriyle ilişkisi ya da bağı vardır.
Ben dışına çıkıp biraz da kendimizi başkasının yerine koymak gerek. Biraz da karşımızdakinin durumuna veya pozisyonuna göre hareket etmemiz lazım. Biraz da başkası gibi düşünmekte fayda var. Başkalarının düşüncelerini dinlemek gerek arada. Sonuçta herkes kendince biriciktir. Bir kimse herkes gibidir. Herkesin duygusu ve düşüncesi farklıdır. Herkesin zaman veya mekân mefhumu değişiktir. Herkesin dünyaya bakışı kıymetli ve gereklidir.
Hep konuşmak yerine arada başkalarını can kulağıyla dinleyelim. Söylediklerine katılmasak da, fikirleri hoşumuza gitmese de onları sadece dinleyelim. Sözlerini kesmeden onları sonuna dek dinleme erdemini gösterelim. Bu şekilde yaklaşımlar gösterdiğimizde birini anlamak ve onunla anlaşmak daha kolay olur. Aksi takdirde anlamsızlık ve anlaşmazlık yakamızı bir ömür bırakmayacaktır.
✓Meselci
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.