- 317 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Bir Öğretmenin Günlüğü 4 Ekim 04.10.15
4 Ekim
04.10.15
Öğretmenler odasında tek başıma oturuyordum. Bu gün öğleden sonra dersim yoktu. Nasılsa okula gelmiştim. Vakit geçirmek mi istiyordum bilmiyorum. İnternette şiirlerimi paylaşıyor reytinglerimi kontrol ediyordum.
Birden o çıkıp gelmez mi? Bana doğru geliyor ve gülüyordu. Tanıdık bakmasa ve gülmesi olmasa tanıyamayacaktım. Esra. Oydu. Tanıdım. Öğrencim. 5 yıl önceydi. Lise son sınıfta öğrenciydi. Okulun en terbiyeli öğrencisiydi. Benim branşımı seçmişti. Bir şiirimi tartışmış, tam yerinden yakalayarak eleştirmiş, ben onu haklı bulmuş ama o hatayı düzeltememiştim.
Üniversiteyi bitmiş, öğretmen olmuştu. Atanamamıştı ama ücretli derslere giriyordu. Atanmayı umuyordu. Kız kardeşi benim bu yeni okulumda öğrenciydi. Geçen yıl görüştürecekti bizi ama olmamıştı. Çok sevindim gelişiyle. Büyük bir mutluluktu benim için. Çay ikram etmek istedim kabul etmedi. Konuştuk. O günleri andık.
Köyde oturuyorlardı. Branşımı seçmesi beni mutlu etmişti. İçimden iyi bir yere atanması için dua etmek geldi. Güneydoğu aynı benim ilk öğretmenliğim yıllarında olduğu gibi karışıktı. Onun adına üzüldüm.
Kendimi hatırladım. İlk öğretmenlik yıllarımı. Öğretmenlerimle beraber çalıştığım yılları. Ölen öğretmenlerimi ve hala yaşayanları. Daha dün birinin oğlunu görmüş hocamın durumunu sormuş selamlarımı göndermiştim.
Ah hayat ne çabuk da geçip gittin ellerimin arasından. Daha dün gibiydi. İlk atandığım okul gözümün önüne geldi. Ankara’’ya gittiğim o gece. Sabah vardığım yol üstü kahvehanesi. Okul. Bir ilköğretimdi. Elmadağ’’ın soğuk havası. Namazı kıldığım cami. Göreve başladığım ve tuttuğum ev. Satın aldığım eşyalar bir yorgan bir yatak ve yastıktan ibaretti. Emanet divan. Bir maaş karşılığı aldığım soba.
Şimdi 29. Yılımı tamamlıyorum. Yaşım da 59. 30’’unda bir bekar öğretmendim o zaman ve evlenme hazırlıklarımdaydım. Şimdi iki oğlum bir kızım var. Kızımı evlendirdim. Oğlumun bir üniversiteyi bitirmek üzere. Bahçeli bir ev yaptım ve kendimi emekliliğe hazırlıyorum. Ölüm düşüncesi sık sık beni yokluyor. Tansiyonum sürekli düşük.
Kaç öğrencim oldu bu güne kadar. Kimi avukat, kimi müdür, kimi daire başkanı, kimi öğretmen kimi doktor. Faceden görüyorum bazısını. O günden bu güne kaç okul değiştim. İki ilköğretim ve bir sürü lise. Öğretmen Lisesi, Anadolu Liseleri, Fen Lisesi ve İmam Hatip Lisesi. Bir sürü öğrenci mezun ettim. Zaman zaman bazılarından haberler de alabiliyorum. İyi haberler beni mutlu ediyor. Kötüleri iyi ki çok duymuyorum.
Hayat buymuş diyorum ve ne çabuk geçmiş. Gurbette yaşadıklarım memleketime döndüğümde yaşadıklarımdan kötü değildi. Annemin bana çektirdikleri babamınkinden az değildi. Mutsuz bir çocukluk günlerine mutsuz gençlik yıllarım eklendi. Olgunluk yıllarımda da pek mutlu olduğum söylenemez. Mutsuzluk beni sanatçı yaptı
.
Tek mutlu olduğum zamanlar kitap okuduğum ve yazı yazdığım zamanlardı. Hala da öyle. Bu koskoca mutsuz hayattan mutluluk tabloları çalmak benim en büyük şansım.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 6.10.2015