- 230 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Güvercin Çığlığı
“Güvercin Çığlığı” Şiir Kitabı
Üzerine Derkenar
"Güvercin Çığlığı" Şair Sündüs Arslan Akça’nın 2019 yılında, Gece Kitaplığı etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu 3. şiir kitabı. Yüz yetmiş sekiz sayfa hacmindeki kitap da yüz on sekiz şiir yer almaktadır. Hece ve serbest şiirlerin harmanlandığı, konu çeşitliliğinin olduğu, insan yüzlü şiirler okudum. Başka bir ifadeyle duygu yoğunluğu içerisinde ele alınmış lirizm ve toplumsal ileti içeren şiirler desek de yeridir. Geleneğimizin ve halk edebiyatımızın tadının karıştığı, müzikalitesinin yüksek olduğu şiirler desek yeridir.
Daha çok şiir geleneğimizden beslenen, anlaşılır bir dil. Akıcılığı, ahengi ve şiir sesinin öncelendiği bir anlatımla ele alınmış güzel şiirler. İzlek ve biçem olarak halk edebiyatımızın özünü ve izini hissettiriyor. Bazı şiirlerin uyum ve ahenginin yanında, hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde sözcük disiplini gözetilmiş görülüyor. Başka bazı şiirlerde ise özgürce farklı dokunuşlarda bulunulmuş. Şiirlerde duygunun yer yer önde olduğunu söyleyebilirim. Şair, şiirlerin birçoğunda hem kendine hem de karşıya sesleniyor. "Seslerinde yırtılayazdı şafaklarım" (sayfa 22), "tuşba yazın mezar taşıma benim" (sayfa 93), "mecruh geceden çıkıp avare gezen benim" (sayfa 116), "bendensiniz hanımefendi” (sayfa 52), “anlat bana evladım" (sayfa 54) gibi. Bu seslenmeler de doğal olarak şiir sesi yükselmektedir.
"Güvercin Çığlığı" kitap ismi, kitap da yer alan aynı isimli şiirden mülhem isimlendirildiğini anlıyoruz. Bununla birlikte "Hüzün Kuşları", "Kuşların Hatırı Vardı" gibi aynı temadaki başka şiirlerinde olması, bu ismin verilmesinde isabetli bir tercih olduğunu söyleyebilirim. Mesela Şair “Kuşların Hatırı Vardı” şiirinde kuşları şu şekilde ele alır: “Toprak mı yüzümüzü güldüren/ bir dost, hatırlanışı belki/ filizlenip bir yürekte/ uçmak fikri içimizde// sevgiyle kanatlanıp/ kucaklarken semayı/ kuşların hatırı vardı bir de// öpüp üç kere/ başımıza koyduk/ nimet bilerek/ şükürle abdestlenip her seferinde hani/ insanın insana ihaneti/ hani şu yok günde…” (sayfa 81) Aynı bu şiirde olduğu gibi sadece hakikatin eskimeyeceği bu dünyamızda, hatırdan ve hatıradan başka neyimiz var ki değil mi?
Bazı şiirlerde eğik çizgi kesmeyle ( / ) ikili okumaya imkân verildiğini görmekteyiz. "gün/ahla", "s/ayıklamalar" gibi farklı çağrışımlara, farklı anlamlara ulaşmaya çalışır şair. "kayboldu mavi/ turuncu yalnızlıklar uçuştu dört bir yana…" (sayfa 22), "Dokuz boğumlu yalnızlık", "üç talakta boşanmak" gibi çeşitli renk ve sayıların simgeleştirildiğini de görmekteyiz.
Şairin, Elazığ Keban’lı olması hasebiyle, şiirlerinde bölgenin izlerini çokça görmekteyiz. Şair kendisini "Fırat’ın Kızı" olarak isimlendirir ve yer yer bu mahlası kullanmaktadır. "En çok Fırat olurum coşkulu, hırçın" (sayfa 64) Başka bir şiirinde; "akıttım gözümü Fırat’tan yana" (sayfa 107) Aynı bu mısralarda olduğu gibi şair hüznünü de sevincini de Fırat üzerinden şiirleştirmiş adeta. Yine başka bir şiirinde "…ta Hazar’dan Tuna’ya izim var, duysun batı…" (sayfa 103) diyerek bir nevi şair kızılelmasını şiirine nakışlamış görülmektedir. Elazığ yöresine ait, vurmalı bir çalgı olan erbaneyi "başımda erbaneler", "coştukça erbaneler" gibi farklı şekillerde şiirlerine misafir aldığını da görmekteyiz. Bir yer ismi olan “Seftil” gibi başka örneklerde verebiliriz. Elazığ, Tokat, İstanbul, Ankara, Van, Erzurum ve hatta Karadeniz Şebinkarahisar gibi farklı bölgelerimizi şiirlerinde işlediğini görmekteyiz. Hatta bu şiirlerinin bazılarının yarışma şiirleri olabileceği hissini taşıdım diyebilirim.
Şairin kitap da yer verdiği anne özlemi "Bir Umut" şiirini paylaşmak istiyorum izninizle. "duvarların arasından/ çıkıp gelse kaybolan yıllar/ görünse kapıda annem/ seslenip sokağa/ çağırsa ağız dolusu bir daha// omuz silksem, dudak büksem/ terlik uçsa başımdan/ gam değil/ açılsa kapı yeniden/ gölgenle sevinsem/ öpsem bir daha// hani bir umut/ uyuyup uyansam/ sen gelsen sabaha" (sayfa 178)
Şiirlerde konu ve tema çeşitliliği var demiştik. Sevda, ülkü, hüzün, ıstırap, sevinç, umut ve içsel yolculuk gibi bölümleriyle tasnifleyebiliriz. Şiirlerde ses, yer yer yükselmektedir. Sonrasında sükûnete ulaşılmaktadır. “Ne ölü görmüş ağlamış, ne düğün görmüş oynamış” sözündeki gibi sahtecilikle değil. Sahici hayat tecrübeleri, yaşanmışlıklar içeren şiirler desek yeridir. Şair hüznünü, sevincini, umudunu, hayallerini yazdığı şiirlere bu şekilde aksettirmiştir. Hüzün de sevinçte hep hayatın içerisinde olan duygular değil midir? Bu bağlamda hüzünbaz şiirler de kendisini hissettirmektedir. “Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik” diyen Yakup Kadri Karaosmanoğlu sözünde olduğu gibi bir durumda vardır hayatta illaki. Son tahlilde her şiir, şairinin yüzünü, sözünü ve hissiyatını taşımaktadır. Şairin yaşadığı bütün duyguları yansıtmaktadır. Ve bir taraftan da şair, iç tezyinatı için şiirlerini yazmaktadır diyebiliriz. İyi okumalar.
İlkay Coşkun
21.05.2023
Kültür Çağlayanı Dergisi
Kasım Aralık 2023, Sayı 83
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.