- 457 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ben Kimim ?
Her düşünen ve kendisini insan olarak nitelendirenlerin kendisine şu soruları sorması gerekir. Ben neyim? Nereden gelmişim? Nereye gidiyorum? Yaratılış gayem nedir? Yaratılış gayeme uygun olarak görevlerimi hakkıyla yapabiliyor muyum?
Evet, ben insanım. Ancak insan denen ben, sadece etten kemikten yapılmış bir canlı mıyım? Hayır. Öyleyse ben öncelikle kendimi tanımalıyım. Ne kadar muhteşem yaratılmış olduğumu görmeliyim.
Kâinat da gördüğümüz ve göremediğimiz birçok varlık vardır. Dikkat edilirse bu varlıklarda harika bir güzellik ve intizam hâkimdir. Sanırım bunu görmemek için kör olmak gerekir. Maddi körlüğümüz olmasa da bazen manevi körlüğümüz de görmemizi engelliyebiliyor. Oysa her şey insanın emrine sunulmuştur. Bütün varlıklar insan için yaratılmıştır. Şayet böyle olmasaydı inek sütünü, koyun etini, arı balını bizlere verir miydi? Meyveli ağaçlar "Buyurun insanoğlu meyvelerimizi yiyin" der gibi dallarını uzatıp bizlere tablacılık yapar mıydı? Tavuk, yavrusu için canı pahasına ite saldırırken, yumurtasını almamıza müsaade eder miydi? Tabii etmezdi. "Peki, nasıl oluyor da bunları bizlere veriyorlar?" diye düşünecek olursak; bütün bunların bize Allah’ın bir ikramı olduğunu anlarız veya anlamalıyız.
İşte bu düşünceler çerçevesinde yaratılış gayemizin sadece yiyip, içmek olmadığını, gençliğin sonsuza kadar sürmeyeceğini, ölümün her saniye gelip çatacağını bilip, kulluğun gerektirdiği mükemmellikte vazifelerimizi tam olarak öğrenmeli ve uygulamalıyız. Cenab-ı Hak’kın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu gibi:
"Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat Süresi,56) prensibine uymalıyız.
Kulluğumuzu, acizliğimizi hissedip, asıl kudret sahibi olan Yüce Allah’a karşı başta namaz ile önünde saygıyla eğilip kulluğun zevkini doyasıya yaşamalıyız.
Gerçek Müslüman’ın olması gerektiği gibi ibadetlerimizi ilimle de süslemeliyiz. Bu bakımdan İslam dininin "Eğitim ve Öğretime" ne kadar çok değer verdiğini görmeliyiz. Bu konuyu Kur’an ve Sünnet’te yer alan birçok ayet ve hadis desteklemektedir. Bunlardan "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer Süresi,9) ayeti ile "İlim öğrenmek kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır." (Buhari, İlim 45) hadis-i şerifi en meşhurlarındandır.
Bunlar gibi daha pek çok ayet ve hadis İslamiyet’in eğitim öğretime verdiği değeri ve insanların bu konuya dikkatlerini çekmesi bakımından anlamlıdır.
Aldous Huxley’in dediği gibi, "Bilgimiz arttıkça âlem daha bir ihtişam kazanıyor ve etrafımızı çevreleyen karanlık daha da derinleşiyor. "
Ayrıca insanın bilgisinin artması seviyesince cahilliğinin de arttığı gerçeği gözden kaçırılmamalıdır.
Ne mutlu bilmediğini bilenlere, öğrenme aşkıyla yananlara…
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.