- 273 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ALGI YÖNETİMİ VE BÜYÜK ALGI
ALGI YÖNETİMİ VE BÜYÜK ALGI
Algı yönetimi dış düşmanların iç düşmanlarla birlikte hazırladıkları büyük ihanet hareketidir. Gezi hareketinde olduğu gibi geçmişte de bu algı hareketleri çokça tezgâhlanmıştır. Abdülhamit’in devrilmesinde, Menderes’e karşı yapılan darbe öncesinde hep bu algı hareketleri rol oynamış, bu algı hareketlerinde basın en büyük rolü oynamıştır.
İrtica hortluyor söylemlerinde hep bu algı hareketleri vardır. Müslümanlara baskı yapmanın bir yoludur bu algı hareketleri.
Eskide kalan algı hareketleri tek yönlü olduğu halde şimdi çok yönlü hale gelmiş, argümanlar çeşitlendirilmiştir. Abdülhamit’e karşı yapılan algı hareketleri, Medrese talebelerinin katledilip Saray Burnu’ndan atıldığı, Kur’an’ı Kerim’in yırtılıp yakıldığı söylentileri olmuş, Menderes’e karşı yapılan algı yönetimlerinde ise Üniversite öğrencilerinin öldürüldüğü yalanına başvurulmuştur. Bu algılar peşinde diktatörlük yaftalarını getirmiş, Abdülhamit’ Kızıl Sultan, Menderes, Özal ve Tayyip Erdoğan’a diktatör sıfatları yakıştırılmıştır.
Bu gün ise algı yönetimleri çeşitlendirilmiş kadın, küçük yaşta kız, hatta bebeklere yapılan tecavüz ve katliamlar, dolarizasyon çalışmaları ve not verme kuruluşlarının kriz söylemleriyle not kırma çabaları, gıda sektöründe yapılan spekülasyonlar ekonomiye vurulmak istenen darbeler, asker, kadın ve çocuklara yönelik terör hadiseleri, ırkçı söylemler ve kışkırtmalar, ülkedeki yabancı vatandaşlara karşı yapılan söylemler, bunları bir bütün halinde görebilirsek nasıl büyük bir algı yönetimiyle karşı karşıya kaldığımızı anlarız.
Hatta bedelli askerlik gibi konuları ajite etme çabalarını da düşünürsek ne büyük bir planın ağır ağır işletildiğini görmek zor olmayacaktır. LGBT gruplarının toplu eylem kalkışmaları, bonzainin yaygınlaşması ve her gün bir bonzai kurbanının acı sonunun medyada resmedilmesi, dahası aileyi koruması gereken bakanlığın kadını koruma gibi bir saplantıyla ailelerin dağılma sürecine sokulması, dağılan aile bireyleri arasında çıkan katliam haberlerinin medya yoluyla büyük ajitasyonlarla kamuoyuna ulaştırılması algının ne kadar geniş çerçeveli tutulduğunu göstermekte değil midir?
Tecavüz vakalarında linç girişimleri bize algı yönetim sonucu oluşan toplumsal patlamaları göstermiyor mu?
Büyük resme bakarsak ne büyük bir tehlikenin bizi ve ülkemizi beklediğini görmemek aptallık olmaz mı?
Trafikte sebepsiz kavgaların nedeninin ne olduğunu sanıyoruz? Toplum gitgide bir yöne doğru sıkıştırılmıyor mu ne dersiniz? Kitap okumaktan nefret eden, sanal alemde yaşayan bir toplum olmaya doğru yuvarlanmıyor muyuz ne dersiniz? Bu sanal toplumun ajitasyonlara açık olacağını kestiremiyor muyuz?
Fetö, Metö ve benzeri örgütler bahane edilerek Ehl-i Sünnet çizgisindeki tarikat ve cemaatleri tedirgin edecek söylemler gün geçmeden servis edilmiyor mu?
ABD’nin Türk hükümetini sıkıştırma çabaları, çevre ülkeleri Mısır, Güney Kıbrıs, Suriye, Irak, İran, Yunanistan, BAE ve Ermenistan’ın zaman zaman başvurduğu tehditler olayın dış boyutunun da ihmal edilmediğinin bir göstergesi değil mi?
Facebook, tweter, instegram, watsapp, tumbir ve snepçet serverleriyle yönetilen bir toplum haline gelmedik mi? Bunun tehlikeli bir durum olduğunun farkında değiliz.
Bir an önce tedbir almalı, toplum mühendislerinin oyununu bozmalı değil miyiz? İç ve dış düşmanların oyunlarına karşı oyun geliştirmeli, bunu bir an önce yürürlüğe koymalıyız. Büyük bir oyunla karşı karşıyayız.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.