- 494 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNME ÜZERİNE...
Şimdi uzun zaman sonra size sunacağım bu yazıyı hangi yazardan alıntıladım açıkçası hatırlamıyorum.
Bu yazıyı merak edip de okurken kime ait olduğunu fark eden olursa yoruma belirtmesinden aşırı memnun kalırım ki bir türlü kaynaklarımı taradım ama kime ait olduğuna dair bir ip ucuna ulaşamadım.
Bu husus da sizi bilgilendirmem gerekti . Yazının başında belirteyim.
İyi okumalar...
Etkili düşünme bir sanattır ve bir sanatın, tıpkı resim ve müzikte olduğu gibi, devamlı alıştırma yaparak ve icra ederek canlı tutulması gerekir.
George Bernard Shaw şöyle demişti: "Pek az insan yılda iki veya üç defadan fazla düşünür. Ben, haftada bir iki defa düşündüğüm için uluslararası bir ün yaptım." Buna katılmaktan başka yapacak bir şey yok. Gerçi ben kendisini kişisel olarak tanımak mutluluğuna erişmediğim için, Shaw’un haftada bir iki kez düşünüp düşünmediğini bilemiyorum, ama hakkıyla ve etkili bir şekilde düşünme işini pek az kişinin gerçekleştirdiğini de kabul etmek gerek.
Düşüncelerimiz çoğu zaman belirsiz ve aldatıcıdır. Bu ise, hiç düşünmemek kadar kötü olmasa bile, iyi de sayılmaz.
Ancak, yanlış düşünmenin kaynağını ve nedenlerini bilmek, bu kaynaklardan sakınmanızda kesinlikle yardımcı olur.
Bunlardan benim önemli gördüklerimi, bu ve sonraki bölümde bulacaksınız.
Yanlış düşünmenin nedenlerinden biri, içinde yaşadığımız telaşlı çağdır. Pek çok insan, günlerinin yaklaşık üçte birini, düşünmeye hiç gerek göstermeyen -ya da daha ziyade kendilerinin öyle düşündüğü- o sıkıcı işlerinde ayak sürüyerek geçirirler.
Uyanık oldukları saatlerin bir bölümü de herhalde televizyon karşısında geçer ve bunu yaparken de düşünmeye veya bir fikir oluşturmaya genelde ihtiyaç duymazlar. Ya da boş zamanlarını sinemaya gidip korku filmleri izleyerek geçirdikten sonra, kalan vakti, erkek iseler gazetenin spor sayfalarını; kadınsalar, moda veya kadın modası reklamlarını ve bir de çizgi romanları okuyarak bitirirler ve sonra, yatma saati gelir.
Peki, bu konuda ne yapabiliriz? Hayır, gazete, televizyon ve sinemaları yasadışı ilan edelim demiyorum. Onlar olmaksızın yapabileceğimizi de pek sanmam. Benim vurgulamak istediğim, düşünmek için zaman ayırmanın önemli olduğudur. Evet, düşünmek için zaman ayırın. Etkili düşünme yeteneğinin, hiç değilse gazete okumak için ayrılan ölçüde bir zamanı hak ettiği görüşünde değil misiniz?
Ben o görüşteyim. En azından, aşağıdaki habere konu olan kişiler açısından. Habere bakılırsa, St. Louis’deki. Amerikan gizli servisi bir süredir, iki dolarlık banknotların "fersude" olup olmadığı konusunda sorulara muhatap olmaktaydı. Habere göre, bazı vatandaşlara, yirmi beş adet iki dolarlık banknottan oluşan desteleri 95 dolara alma fırsatı sunulmuştu! Bu banknot paketlerinin üzerinde "fersude" işareti vardı... Vatandaşlara, kerrat cetvelini ezberlemeleri söylendi!
Unutmayın, beyninizi kullanırken, onu canlı tutmak için gerekenden daha fazla bir enerji harcıyor değilsiniz; bu yüzden, onu kullanmaktan korkmanız anlamsız. Bu hayatın zaman zaman bir
zekâ savaşı haline geldiği doğru; öyleyse, savaşa niye silahsız gitmeli ki? İşte bu yüzden, var olan en fantastik mekanizmayı kullanmayı öğrenin- beyninizi.
CESARETİNİZİ KAYBETMEYİN
Bir gün içinde ne kadar şeyi zihninizde tutabileceğinizi, ne kendiniz kestirebilirsiniz, ne de herhangi bir uzman bunu önceden söyleyebilir. İnsanın yeni bilgi malzemesini, belirli bir zaman içinde, şaşırtıcı derecede çabuk kendine mal edebildiğini herhalde duymuşsunuzdur. Bellek böyle olanaklarda yüksek devirli bir motor gibi çalışır. Ancak birdenbire güçten kesildiği de görülür.
Bazen sanki artık hiçbir şey hatırlanamıyormuş gibi olur. Böyle bir anda her insan, belleğinin sağlamlığından kuşkulanmaya başlar. Sonra da kolayca yanlış bir inanca, kötü bir bellek sahibi olduğu inancına kapılır.
Doğru değildir bu.
Herkes er ya da geç ?öğrenmenin ölü noktası? adını verdiğim bu duruma düşebilir. Kimse de böyle bir şeyin ne zaman olacağını önceden söyleyemez. Kesin olan sadece şudur: Bu durum, yeni bilgi malzemesi kavramak için daha uzun veya daha kısa bir zaman çaba harcandıktan sonra, kaçınılmaz biçimde ortaya çıkmaktadır.
Birdenbire böylesine bir verim düşüşü, elbette ki sizi etkileyecektir.
Ama siz yine de cesaretinizi kaybetmeyin; çok normal bir olaydır bu. Burada bir zayıflama kürü sırasında, arzu edilen hedefe varılmazdan az önce, kilo kaybının birden durmasında geçerli olan aynı doğa yasası söz konusudur.
Yeni başladığınız her çalışmada, hatırlama yeteneğiniz yardımınıza gelir. Daha önce kazanılmış bilgiler önünüzdeki yolu düzeltir ve birden hızla ilerlemekte olduğunuzu fark ederek şaşırırsınız.
Ne var ki kullanılmaya elverişli ön bilgi stoğumuz çok geçmeden tükenir. İnsan birdenbire kelimeler, rakamlar, formüller, olgular ve benzeri şeyleri yeni baştan bellemek zorunluluğuyla karşı karşıya kalır.
O anda bellek verimi azalmıştır - evet, ölü bir noktaya varmış gibidir. Fakat iyice incelenirse, sadece belleğinizin verim grafiğinde geçici olarak bir düz çizgi meydana geldiği anlaşılacaktır. Bu hiç de bellek gücünüzün kesinlikle bittiği anlamına gelmez. Asla... Kısa bir dinlenme arasından sonra bellek, hızla tekrar yeni bir verim doruğuna ulaşacaktır.
Öğrenme sırasında görülen belleğin bu ölü noktasını, otomobil sürerken vites değiştirmekle karşılaştırabiliriz. Vites değiştirirken araba hiç de durup kalmaz, aksine aynı düzeyde kalan hızıyla hareketini sürdürür. Bu sırada motor boşa çalışmaktadır; vitese takıp da motorun devir adedini yükselttik mi, aynı düzeydeki hız da değişir ve otomobil hızlanır.
Bellek veriminin böyle düşüvermesi, ancak siz izin verirseniz cesaret kırıcı olabilir. Kim kendisini böyle bir cesaret kırılışının paniğine kaptırırsa, bu zayıflığıyla, bir süre önce saf dışı ettiğimiz şu kötü alışkanlıkların yapabileceğinden çok daha fazla zarara uğrayacaktır.
Madem ki hatırlama yeteneğinizi başarılı biçimde geliştirmek istiyorsunuz, o halde her şeyden önce ezbere öğrenmenin belirli bir ritme göre yapıldığını göz önünde tutmalısınız.
1 - Başlama coşkusu ve o sırada sahip bulunduğunuz bilgileriniz ile yeni bir bilgi alanında çok çabuk ve kolayca ilerlediğinizi göreceksiniz.
2 - Sonra birden sanki ayağınızı gaz pedalından çekmişsiniz ve motorun çekim gücü bitivermiş gibi olacak. Her ne kadar ruhsal işleme süreci devam ediyorsa da, bellek gücünüz azalmış, hatta tükenmiş
gibi görünecektir.
3 - Yine birdenbire, tıpkı öğrenmenin ölü noktasının ortaya çıkışı gibi, bu hal ortadan kalkar. Hatırlama gücünüz en yüksek ?devir sayısına? ulaşır ulaşmaz, daha da artmış hızıyla yeniden ileri atılır.
4- Sevinerek ve rahat bir soluk alarak hatırlama gücünüzün artık en yüksek verim basamağına çıktığını görürsünüz.
Bu kadar basit mi? Evet, Bu kadar basit. Aslında tüm olup bitenler daha da basittir.
Mutlu olmak için 8 özel armağan
Mutluluk minnet beklemekte değil, minnet gösterilmesinden rahatsızlık duyulacak olgunluğa erişmektir. İşte size mutlu olmak için 8 özel armağan:
1) Dinleme:
Fakat gerçekten dinleyin. Kesmeden, hayal kurmadan, vereceğiniz cevabı düşünmeden... Can kulağıyla dinleyin.
2) Sevgi:
Kucaklamalar, öpücükler, sırt sıvazlamalar ve el tutmalar konusunda cömert olun. Bu ufak hareketler, aileniz ve dostlarınıza olan sevginizi daha açık göstermenizi sağlayabilir.
3) Tebessüm:
Fıkra anlatın, neşeli hikâyeleri paylaşın. Bu armağanınız "Seninle birlikte gülümsemeyi seviyorum!" manasına gelir.
4) Yazılı bir not:
Basit bir "Yardımınız için teşekkürler!" notu ya da belki bir şiir... Kısa, elle yazılmış bir not bazen ömür boyu hatırlanır.
5) İltifat:
Basit, samimiyetle söylenen bir söz: "Bu renk sana ne çok yakışmış!", "Harika bir iş çıkardın!", "Yemek nefis olmuş!" gibi) karşınızdakinin içini aydınlatır.
6) İyilik:
Her gün rutininizi kırıp birisine hoş, nazik bir şey yapın.
7) Yalnızlık:
Bazen tek isteğimiz yalnız kalmaktır. Bu anlara hassas olun, ihtiyaç duyana yalnız kalma armağanını verin.
8) Neşeli bir iş:
Birine tatlı bir söz söylemek gibisi yoktur. Selâm vermek veya teşekkür etmek o kadar zor mu?...
YORUMLAR
"Düşüncelerimiz çoğu zaman belirsiz ve aldatıcıdır" çok başıma gelen bir olay hayatımın bazen çok kötü gitmesine sebep oldu. Güzel ve faydalı Saygılarımla
Kavramsal Empati Yılmaz S
Hayatım uçurum sırtlarında kıyıya vurma noktasına gelmişti.
Sanırım o hisle paylaşmak istedim böylesi alıntıyı.
Pek içime sinmese de paylaşırken.
Yorumunuz için teşekkürler...
"Düşüncelerimiz çoğu zaman belirsiz ve aldatıcıdır" çok başıma gelen bir olay hayatımın bazen çok kötü gitmesine sebep oldu. Güzel ve faydalı Saygılarımla