- 217 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kolektif Alan 46 b
Kolektif alanın üzeri özelleştirmeci parça ilişkilerin mana söylemiyle örtülmüştü. Muhtaçlıkları içindeki kişiler bu mana gücü içinde belirtilenlere göre davranıyordu. Kolektif alanlı gerçek ilişkilerin yerini yapay sanal ilişkilerle imliyorlardı.
Bu imlemelerle kolektif emek gücü, kolektif alanda çalışmak yerine, mülk sahibine çalışmaya ve mülk sahibinin mülkü içinde rızkını aramaya dönüşmüştü! Kolektif hafızalı bilgi inancı ve imanlı bir hafızaya dönüşmüştü!
Mülk çekimli dizaynı anlayışa göre kişi aç kalıyorsa, mülksüz ise, rızkını arıyorsa; bu ilahi takdirdi. İlah söylemi burada ilahlıktan çıkmıştı. İlah: meslek bilir, meslek icra eder, meslek öğretir bir üreten grup gücü olmaktan çıkmış “mülkün sahibi irade olmuştu”. Yani ilah şimdi El rızkul El malikti.
Üzeri mülkiyetçi ilişkilerle örtülüp, gizlemekle kolektif alan diye bir şey kalmamıştı. İnsanlar tarihsel gerçekler karşısında kolektif emekten kopan tecridi bir mülk söylemiyle büyülenmiştiler. Hemcinsler bir zamanlar Hüda Nabi bir doğa içinde sağlamaktan kaynaklı açlığını, "kolektif bağ ilişkisi içindeki, kolektif kapasiteyle aşmışlardı".
Şimdiki açlığını ise kolektif bağ ilişkisi içinde, kolektif kapasiteyi rızk ve mülk özelleştirmesi yapmanın kayıpları nedenle yaşıyordu.
Hemcinslerimiz doğada sağlama yaptığı dönemler içinde karnı doyduğu zaman; kimseye şükretmediği gibi aç kaldığı zamanda kimseye ilenmiyordu. Bu hal gayet tabii, doğal bir durumdu. Şimdi mülksüz olup (kolektif kapasiteden yoksun kalıp) “kolektif alan unsuru” denilen mülke doğru çekim içindesiniz.
Mülke doğru çekilim eksiklerinizin tamamlanması olarak ikame edilmiş ikinci tuzaktı. Köleci dönem içinde şükredilen ve ilenilen şey neydi? Kolektif kapasiteli yapabilirlikten yoksun kalmaydı. Kolektif kapasiteli yapabilirlik paydaşlığı GİZLİ ÖZNEYDİ. Kolektif kapasiteli yapabilirlik şimdi mülk sahibinindi.
Kolektif güçten, kolektif kaynaklardan eksiltilmeleri nedeniyle rızkını arayan kişi yine kolektif kapasite içindeydi. Şimdi kolektif alanda kazandığı kolektif emek gücü ile mülk sahiplerine emeğini sunuyordu. Karşılığında da kişiye bulduğu işe ve aşa şükretmesi, öğretiliyordu. Çok şükür bugün de karnım doydu, diye edilen şükür mülk sahibine edilen şükürdü. Yani kolektif kapasiteli gizli özne olan yapabilirliklerdi.
Muhtaçlıklar sizi mülk sahibine doğru çeker olan imgelemler alanıydı. Yoksulluğun gözünde muhtaçlık farkı ne kadar azalırsa kişinin de "çok şükür bugün de doyduk" diyen şükretmesi artıyordu. “Muhtaçlık farkı ne kadar artarsa” yoksulun imgeleminde suçluluğu, affedilme ibadeti, duası da o kadar artıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.