- 152 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
MEKTUP
Nurettin davar damızlığı duttu. Dedemin Depe’deki damının içine bir köşeye bir yer çevirdi. Topladığı dişi çebiçlere dal dakar. Dırıla götürüp mezde güveldeği keser. Bir çatal çöpe düzüp emenin içinde biriktirirdi. Çebiçler hakına olunca doğurmaya başladı. Hakınalar geçi oldu. Davarlar gittikçe çoğaldı. Birgün askerlik kağıdını jandarmalar getirdi. Nurettin’i askere yollamak için toplandılar. Saz çalıp türkü söylendi. Hüzünlenip biraz duygusal anlar yaşandı. Ebem Nurettin’i yanında büyütmüştü. Delioğlan eve barka bbakmazdı. Nerde gezip tozduğu belli olmazdı. Kim bir yudum içki verse peşine takılırdı. Güçlü guvetliydi. Cebinde beş guruş parası olmazdı. Ama evinde çay ve şekeri eksik olmazdı. Askerlerden çok korkardı. Gavaz Orhan Gızıloluk’a dükkan açmıştı. Dükkan bir gece soyulmuştu. Dükkanı soyanın şüphelisi Nizipli’ydi. Nizipli’ye Deli Memmet, Delioğlan da derlerdi. Garagol komutanı Nizipli’yi döve döve aklını şaşırtmıştı. Her yerde, samanlıkta, altdamlarda hep dükkandan soyulan malları aramışlardı da bulamamışlardı. Gavazlı içkiyi çok severdi. Su yerine içki içip alem yaparllardı. Gavaz Orhan güçlü babayiğit birisiydi. Gavgacı bir yapısı vardır. Sohbet etmeyi severdi. Hep karşı tarafı ikna etmeye çalışır. Her konuda kendini haklı gösterirdi. Mır mır durmadan konuşur. Lafının harmanı boldu. Depe’ye ebemin ziyaretine dezzem ve çocuklarıyla gelir. Azmi ve Erdoğan dayım, Mintiğingızı hep Orhan abi demeden konuşmazlardı. Bir saygısızlıkları olmazdı. Her konuda bilgi sahibiydi. Anladığı anlamadığı konunun uzmanıydı. Sanki bir avukat gibiydi. Doğru Yol Partisi’nde delegeydi. Her işini yaptırdoğını söylerdi. Bir adamın hökümette ne işi varsa hepsini kolayca yaptıracağını söylerdi. Anama söze başlarken hep , bak bak bacanak , bak bak , derdi. Misafir olarak geldiğinde ya bir mal kesilir ya bir horoz kesilirdi. Takım elbiseyle milletvekili gibi gezerdi. Lafı çoktu. Nizipli yazın kimin ekini olsa tütün parasına çalışırdı. İçki içmeyi , hap atmayı, esrar kullanmayı hep Gavazlının yanında öğrenmişti. İçtiğinde bir azraile dönüşürdü. Ebem onu iyi beslemişti. Bir helke ayranı içerdi. Yağı sokum eder yerdi. Gara bir çaydanlığı vardı. Demliği olmazdı. Mavi bir çaydanlıktı. İsten rengi kömüre dönmüştü. Çayın suyunu ataşın ortasına koyardı. Suyu kaynayınca içine koca elleriyle iki avuç çay atardı. Çayı sürekli kaynardı. Çayın rengi bardakta simsiyah olurdu. Bu şekilde seviyordu çayı. Gızıloluk’tan Bastık Ali’nin oğlu Dünbüllü vardı. Kamyon şöförüydü. Irak’a mal götürürdü. Gelirken de esrar alırdı. Kiminden borç para alır ödemezdi. Nizipli’ye esrarla tanıştıran oydu. Beraber içki içip alem yaparlardı. Esirelin tohumunu da ekerlerdi. Ebem,Fındık’ta ekinin arasına davar zibili döküp bir yere soğan samırsak ekmişti. Nizipli esirelin tohumunu buraya getirip ekmişti. Ben ne olduğunu bilmiyordum. Otun soganın arasında çıkan yabani bir ot olduğunu düşünerek çektim ki soğanlar daha iyi büyüsün diye. Birgün, benim ilaç otlarını kim çekti diye köpürdüğünde anladım o otların esirel olduğunu. Gurutup cuvara gibi sarıp içerdi. Daşa da ekerdi. Kimse bilmiyordu. Fakat ıstikbaratın gulağına bilgi çoktan gitmişti. Mintiğingızı yazın Oluğun Önü’ne toruk cevizin dibine barakaya yaylaya çıkardı. Nizipli aşşağı ki evde tek yaşardı. Fasali’nin dükkanına borç ederdi. Fasali Gıraç’ın sokağında yolunu çevirip borcunu isterdi. Birgün yine yolu kesildi. Fasali’ye dükanını.. diye söğünce bir daha borç vermez oldu. Topal’ın avradının her işini dutardı. Avrat Memmet diyerek cilvelenirdi. Nurettin’e askere gidince davarlarını özlersin diye takılıp gülüştüler. Ebem , oğlum mektubun gelice ilk olarak davarlarına okutacağım diyordu. Nurettin askere gitti. Mektup da yollamıştı. Ancak yolladığı mektuplarının bir kısmı kendi terhis olduktan aylar sonra gelmişti. Azmi dayım Godallı’da öğretmendi. Titiz birisiydi. Çocuklarla iletişim kurmayı severdi. Saz çalıp türkü söylerdi. İçki içip keyfe gelince kalkar gırdırırdı. Gara Zina’nın gızı Hürü’yle evlenmişti. Dedemin en beğenme gelini Hürü’ydü. Birgün gelin getirmeye gittiler. Soner ve ben bir çamın altına durup yola barikat gurup gelin yolu kesmek için sabahtan ikindiye kadar beklemiştik. Dilkioğlu’nun cipi geldiğinde bizim çıbığı vurdurup attırmıştı. Ebemin arabanın üstüne attığı şekerlemelerden birkaçını gapmıştık.Adıyaman’dan tayini Andırın’a çıktığında ebem, dedem ve yengem çok sevinmişti. Artık eve gelmişti. Godallı’nın okulunda açık vardı. Tayini oraya çıktığına herkes ne kaadar sevinmişti. Yaya olarak Haceboluğu’ndan Gızıloluk’a gelirdi. Oradan da Hapızağzı’na gelirdi. Hergün böyleydi. Hiç zoruna gitmezdi. Okula bir gelin giderdi. Saz çalıp türkü söylerdi. Gelini de oynatırdı. Bir gün beş gün derken çoktan birbirlerine aşık olmuşlardı. Bu laf çıkınca gelinin geri arkası dayımı birgün yolda yakalayıp bir güzel dövmüşlerdi. Ama bunu kimseye anlatmıyordu. Okuldan hiç bahsetmiyordu. Olup biteni evden kimse bilmiyordu. Daşarası’nda Nizipli’nin yanında yadırgı bir adam misafir olmuştu. Bu adam gariban biriydi. Yolunu şaşırıp burada konaklıyordu. Nizipli’nin en yakın arkadaşıydı. Beraber esirel sarıp içiyorlardı. Azmi dayım okuldan geldiğinde yolda Nizipli’nin yanına uğradı. Hergün her gün bu adamın burada ne işi var diyordu. Adamdan şüheleniyordu. İstikbarat olabilirdi. Sefil adamı birgün sinirlenip Azmi dayım govdu. Aynı gün gece yarısı Mintiğingızı ağlayarak bize geldi. Anam uyandı,noldu gız noldu, biri mi öldü diye sormaaya başladı. Kadın çok korkmuştu. Kelimeler boğazına düğümlenmişti. Anam sakinleştirince anlatmaya başladı olup biteni. Nizipli’nin esirel arkadaşı meğer istikbaratçıymış. Azmi adamı govdu da başımız yandı. Dünbüllü, Nizipli, Kisecikli Osman üçü de esirelden gözaltına alındı. Askerler gece yarısı baskın yapıp evin altını üstüne çevirmişti. Yastık ,yorgan, çul çuval her şey didik aranmıştı. Nizipli’nin cebindeki tütün kesesinin içindeki bir avuç esirelden başka bir şey bulunmamıştı. Nizipli bu suçtan epi bir mapis yatmıştı.