- 290 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANNELER GÜNÜ
Her yıl ’’Anneler Günü’’ nü kutluyoruz. Büyüyüp hayatın türlü çeşitli kalleşliklerini bir bir görmeye başladığımızda, aşkla ilk tanıştığımızda, ihanetin zehrini ilk içtiğimizde, yüreğimize hançer sokulduğunda, bileklerimize kelepçe vurulduğunda, kendimizi terk edilmiş limanlar gibi yapayalnız hissettiğimizde hep bir destek olan annelerimizi anıyoruz o gün. Yaşarken pek aklımıza getirmediğimiz annelerimizi, ölümlerinden sonra yana yakıla arar olduk.
Herkesin kendine göre bir anne sevgisi var. Bu sevginin sırrını da çözemiyoruz. Bizi dünyaya getirdiği için mi? Babamız uyurken, gece yarıları kan uykusundan kalkıp bizi emzirdiği için mi? İlk sigarayı içtiğimizi o anda anlamasına rağmen babamıza söylemeyip sır ortağımız olduğu için mi?
Yani dostluk, aşk, kardeşlik, korunma, güvenme gibi ihtiyacımız olan her şeyi kendinde topladığı için mi seviyoruz annelerimiz
Herkesin annesi değişik, ama anne sevgisinde değişen bir şey yok. Fikret Yılmaz, ’’Mayısta anneler günü olur ana, sen de bilesin diye yazıyorum bunu utana utana...’’ diye köylü anasına seslenirken, kenti ve kent hapishanelerinin acısını yaşamış Nevzat Çelik’te ’’Yeşildir artık yüreğinde kara bulut, bugün anneler günü, annem beni unut’’ diyor annesine.
Anneler Günü, ilk kez 1872’de Julie Ward Hove tarafından barışa adanmış bir gün olarak ortaya atılmış. 1907’de Anna Jarvis ulusal bir anneler günü oluşturmak için bir kampanya başlatmış ve bugünün iki sene önce kaybettiği annesinin ölüm yıl dönümünde
kutlanması için kutlanması için resmi makamları ikna etmiş. 1911’de ABD’nin hemen bütün eyaletlerinde kutlanır olmuş. Nihayet 1914’de Başkan Woodrow Wilson, her mayıs ayının ikinci pazar gününün ’’Ulusal Anneler Günü’’ olarak kutlanmasına karar vermiş.
Annesinin ölümüne çok üzüldüğü için bütün bu gelişimi başlatan Jarvis’in talihsizliği ise sürmüş, hep yalnız kalmış ve 1948’de ’’anneler gününü bir kere bile kutlamamış bir kadın’’ olarak ömür defterini tamamlamış.
’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.