Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
Özel Başıbüyük
Özel Başıbüyük
@ozelbasibuyuk

MİNNET

9 Mayıs 2023 Salı
Yorum

MİNNET

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

257

Okunma

MİNNET

İmam Ali, Şalvar Necati ve adamları çarşıda olta atıyorlardı. Her yerde bizi arıyorlardı. Hükümet Konağının alt katında adliye vardı. Biz ifade için jandarma eşliğinde bekletilirken bize saldırmıştılar. İfademizi verdik ve hepimiz serbest bırakılınca vakit bayağı bir geç olmuştu. Gızıloluk’ta yolcu minibüsü durdurulup içinde bizi aramışlardı da bulamamışlardı. Anam adliyeye geri geldi. Nöbetçi bekçiye savcıyı sordu. Savcının Rüzgar Mobilya’da olduğunu söylediler. Adliyeden çıkıp mobilyacı dükkanına geldik. Savcı sivil kıyafetli genç biriydi. Anam iskemlede oturan savcıya eve gitmek için can güvenliğinin olmadığını söyledi. Savcı ilçe jandarma komutanını aradı. Karakola vardığımızda komutan ben sizin uşağınız mıyım dedi. Gidin başımdan cehennem olun deyip bizi kovdu. Savcının talimatı olduğunu söylesek de bir önemi yoktu onun için. Bir taksi dutup köye geldik. Taksici bizi Gızıloluk’ta bıraktı. Yürüyerek Hacepoluğu’ndan, Sarıcalar’a ve Ağandız’ın oraya geldik.Andırın’da Almancı Çiki Ali’nin oğlu Remzi vardı. Köylü minibüslerinin kalktığı Kaymakamlık lojmanının olduğu sokakta kuyumcu dükkanı vardı. Andırın bölük komutanı ve çokak gumandanı şikayetimizi geri aldırmak için Remzi’yi ve Galleş Memmet’i bize minnetçi olarak göndermişti. Şikayet dilekçesini ben yazmıştım. Savcı dilekçeyi okuduğunda aferin sana delikanlı ben yazsam bu kadar etkili yazamazdım, demişti.Garıcık’tan bir arabanın ışığı lip lip vurmaya başladı. Acaba garagolun arabası mıydı. Bizi acaba garagola götürüp tekrar işkence mi edecek diye iyice korkuya kapıldık. Ağandız’ın oradan yolu saptık. Tarlanın içine bir çağalın dibine yatıştık. Ayakta olursak belki bizi gören olur diye. Arabanın ışığı gittikçe yaklaşıyordu. Eve elektrikli birkaç kişinin girdiğini gördük. Evde yeni doğum yapmış Zöhre yengem ve Yılmaz ve Hidoş vardı. Evde kimse olmadığını anlayınca geri gittiler. Işık kaybolunca eve geldik. Birazdan gapı tak tak çaldı. Anam kim o deyince Galleş Memmet , benim halam gızı aç kapıyı dedi. O iş için geldinse mutuna bekleme ,misafirsen buyur gel içeri dedi. Misafirim deyince içeri aldılar. Anam yapılan işkenceleri bir bir anlattı. Galleş , hiç hökümet şikayet edilir mi? Evinin içine esrar koyar, sonra da yakaladım der , tutuklar . Aklınızı başınıza alın. Anam da suya düşen yağmurdan korkmaz. Elinden geleni ardına goymasınlar. Vallahi beni gızdırmasınlar, buradan Angara’ya Adalet Bakanlığına gideceğim. Boşuna dil dökmeyin. Biz şikayetimizden asla vaz geçmeyeceğiz deyince ümidi kesip gittiler. Savcı bize keşifiçin gün vermişti. Kimseye söylemeyin diye ağzımızı berkitmişti. Perşembe günü saat sekizde adliyede olacaktık. Sabah ışımadan Dırıl’dan aşıp Andırın’a geliyorduk. Goca Çınar’dan Saplı’nın yokuşuna doğru çamlıktan mezdeliğe girerken anam, ben, babam, Ersin ve Hasan adalet için yaya olarak azimle yürüyorduk.Savcı garajdan bir minübüs çağırdı. Kendisi ,yazıcısı ve biz arabaya bindik. Doğru Çokak jandarma garagoluna geldik. Savcı çok serti. Ben Cumhuriyet savcısı aç kapıyı dedi nöbetçiye. Tüm er ve erbaşlar derhal yemekhaneye toplansın dedi. Cemalettin Tuzcu savcının baskına geldiğini öğrenir öğrenmez Andırın bölük komutanına haber vermişti. Savcı tek tek askerlerin ifadesini aldı. Size işkence edenler kimdi diye sordu. Ben de Cemalettin’i ve ayağımı falaka esnasında tüfeğin ipiyle sarıp tutan ve leğene tuzlu su hazırlayan askerleri teşhis ettim. Savcı kimseyi kimseyle görüştürmüyordu. Bölük komutanı geldi. Ben istesem savcıyı garagola sokmam, burada ifade aldırmam dedi. Buna savcı çok sinirlendi. Sen görürsün deyip arabaya bindi. Biz de bindik. Biz Akifiye’de indik. Savcı Andırın’a gitti. Biz yaya olarak köye geldik. Evde Bekir Memmet vardı. Bize nereden geldiğimizi sordu. Biz de olup biteni anlattık. Siz de heç akıl yoğmuş. Askerinen baş gelinir mi? Sizi götürüp bir daha döver. Evinize esrar goyar, el bombası goyar sonra da ıhbar var deyip yakalamış olur. Sizi hapis de çürütür. Ne yaparsa yapsın. Şu çocukların haline bak. Garagolda bağıttıra bağıttıra günlerce işkence ettiler. Neşet içinde şu iti götürün gözünü bağlayın bağıttıra bağıttıra dövün de anası dinlesin demişlerdi. Anam ne anlattıyssa Bekir Memmet korkudan hep tersini söylüyordu. Birgün postacı mahkemeden duruşma kağıdını getirdi.Savcı işkence ve kötü muamele ,tehdit, küfür, hakaret , kanun dışı vatandaşa muameleden dolayı iki komutan hakkında dava açtı. Cemalettin Andırın Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Aynı suçtan başka bir davası daha vardı. Görevden el çektirildi. Duruşma Andırın’da görüldü. Hakim benim elimden gelen bu dedi. Birgün Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesi’nden duruşma günü geldi. Bir gün öncesinden yola çıktık. Anamın Maraş’ta dezzesinin gızı Gıyrık Anşa vardı. Onun evinin adresini daha önce almıştık. Sora sora adresi bulduk. Evin önünde asma vardı. Akşam yemeğinde asma yaprağından yoğurtlu sarma yedik. Yemek çok güzeldi. Valilik binasının yanında adliye binası vardı. İçeri girerken üstümüzü aradılar. Duruşma salonu önünde bekledik. Sıramız gelince tek tek çağırılıp ifademiz alındı. Ağır ceza reisi anladığıma göre bölük komutanının suçu azmış ,asıl suçlu olan Çokak komutanıymış. Zaten onun hakkında gereken yasal işlemler yeterince yapıldı. İsterseniz bölük komutanı hakkındaki davanızdan vazgeçebilirsiniz deyince ben söz istedim. Hakimim asla vazgeçmiyorum. Suçludur, cezalandırılmasını istiyorum dedim. Mahkemeden ayrıldık. Arabaya binip Andırın’a geldik. Dırıl’dan aşıp eve geldik. Mevsimlerden güzdü. Havalar daha sıcaktı. Geceler boyraz çıkınca soğuk oluyordu. İncir geçmek üzereydi. Narlar da tam yetikti. İkindi üstüydü. Bir araba gürültüsü geliyordu. Gözenin Boynu’ndan eve doğru askeri araçlar gelmeye başladı. Ben hemen gaçtım. Askerler ağılın içine girmeye başladı. Bir tane albay güvenlik alın dedi. Askerler şakırt şukurt ettiler. Pusuya yattılar. Komutan eve doğru yürüdü. Ben Ağalın Altı’ndaki üç çatal andız ağacının başına çıktım. Dalların arasına iyice sokuldum. Nefes almadan ve gımıldamadan duruyordum. Gözümün ucuyla evi gözetliyordum. Evin etrafı ve tarla hep askerdi. Komutan ısrarla anama beni soruyordu. Beni bulup şikayetimden vaz geçirmek için elinden geleni yapacaktı. Belki korkutup belki iknayla bu işi bitirmeye çalışacaktı. Anam evde yok, okula gitti deyince çekip gittiler. Ben de andızın başında biraz daha bekleyip aşağı indim. Koynuma hep andız kirçi dolmuştu. Eve geldim anam olup biteni bana anlattı. Oysa ben andız ağacının başından her şeyi görmüştüm.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Minnet Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Minnet yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MİNNET yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.