ÜLKENİN HALİ AHVALİ
ÜLKENİN HALİ AHVALİ
Ülkeyi yönettiğini zannedenler ne zaman ortaya bir kötülük ve şer durumu çıksa ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez naraları atılmaya başlanıyor. Sanki ezanı susturan var, bayrağı indiren vatanı bölen varmış gibi başlıyorlar içi boş palavra söylemlere.
Birde bellemişler bazı kesimler biz Osmanlı torunuyuz atmasyonlarına. Sanki Osmanlı bir ırkın bir ülkenin büyükleri. Osmanlı köken olarak Türklerin içinden çıkan bir hanedan kesimin adıdır. Hiçbir hanedanın ileri gelenlerinin anaları Türk değildir. Köken nesil itibariyle Osmanlıda köken bozulmuştur. Bu vatanın gerçek sahibi olanlar Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin torunlarıyız. Sen savaşlar da işgal edilen topraklardan getirilen Hıristiyan kadınlardan oluşanların torunusun o zaman.
Din elden gidiyor palavraları da yersiz sözlerdir. Senin dinin elinde ise ona sahip çık. Aman elinden düşürüp kaptırma. Bizim dinimiz ve dinin iman yönü kalbimizde hiçbir yere e gitmiyor. Demek ki sende gerçek din yok. Elinde esası bozulmuş bir din inancı var ki o elinden gidiyor. Kalanı da zaten onu da tarikatlar, mezhepçiler ve cemaatçiler. Sende kalan hikâyeler, uydurmalar, masallar ve rivayetler.
Bırakınız onun bunun torunu olmayı. Biraz da kendiniz olmaya bakın. Geçmişten ders alın ama gerçeklerden sapmayın. Geleceğe ümitle bakın. Ülkenin panoraması hiç de iç açıcı değil. Vatandaş aç, geçinemiyor. Okula giden çocuğunun beslenme ihtiyacını karşılayamıyor. Delikanlı okuyan oğluna kızına harçlık veremiyor babalar. Kiralar almış başını gidiyor. Memuru işçisi evi olmayanlar kiralarını karşılamakta zorlanıyor. Büyük şehirlerden küçük nüfuslu şehirlere ve kasabalara tayinlerini ister duruma düşürüldü memur kesimi.
Isınma, gıda tedarikinde ve giyim kuşamda halk büyük sıkıntı içinde. Bayramlar da ansına babasına köyüne kendi kentine vatandaş yol ücretlerinin ve yakıt giderinin aşırı olmasından gidemez durumda. Maddi sıkıntı için de ki halk perişan vaziyette. Liyakat yoksunu yandaşlarla devlet yönetenler en alt tabakaya kadar inmiş makam arabaları ile fink atıyor. Sayısız uçağı olan üst kademe yandaş gazetecileri doldurup ülkeleri geziyor. Vatandaş iş bulamazken beş on yerden yüksek değerde ücret alan köşe dönenler var. Parasızlıktan ülkenin toprakları binaları vatandaşlık verilmek üzere pazarlanıyor.
Ülke vatandaşları ev sahibi olamazken ne yazık ki saraylar ülkesi oldu. Kışlığı yazlığı bilmem nesi. Köylü ürettiğini tam değerinde satamazken tarım ürünleri daha pahalı ithal edilerek köylü fakirleştiriliyor. Topraktan geçimini sağlayamayan köylü şehirlere taşınıyor. Mazot parasına, gübreye, ilaca ve sulama para yetiştiremiyor.
Vatandaş yoksulluğa esir edilmiş. Geçinmek için uğraş verirken susturulmaya çalışılarak özgürlükleri yok ediliyor. Ağzını açan çeşitli iftiralarla korkutulup zindanlara atılıyor. Susturulan, özgürlükleri kısıtlanan fakirleştirilen toplumda ne din kalır ne de iman.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.