- 202 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PENCERENİN CAMI
Hasan güz gelince Andırın’a gelip iyi kötü bir ev kiraladı. Sabah anam erkenden uyandı. Tandırı attı. Çöreği bişirdi. Hasan’ın eline bir çörek verdi. Gızgın gızgın ye oğlum, dedi. Çocuklara ev dut okul başlamadan dedi. Hasan berberin evini tuttu. Ev sağlık ocağından yukarıda bir yerdeydi. Kestirme dar sokaklardan ve patika bir yoldan geçiliyordu. Ev iki katlıydı. Önünde bahçesi vardı. Bahçede büyük bir ceviz ağacı vardı. Alt katı kiralamıştı. Giriş kapısının önünde gezelenti vardı.İki metre yüksekliğinde daş duvar örülüydü. Dökülen ağaç dalları ve yaprakları çalı süpürgesiyle aşağı süpürülürdü. Berberin dükkanı çarşıdaydı. Berberin boyu kısa ve kendisi göbekliydi. Saçları dökülmüştü. Kulaklarının üstünde bir tutam kıllar kalmıştı. Hafif sarı saçlıydı. Hasan kira parasının bir kısmını peşin olarak ödedi. Geri kalanını da kısa sürede ödemekleğe ayrıldı. Köyden yatağımızı, pılı pırtıyı, yiyeceği köyden gelen münibüse yükleyip eve getirdik. Bir sedir vardı. Calağı içindeydi. Tuvaleti bahçedeydi.On onbeş gün kaldık kalmadık. Berber bize sinirlendi. Eşyalarımızı ve bizi dışarı attı. Kapıyı asma kilitle kilitledi. Gara gara düşünmeye başladık. Yalvardık yakardık ama nafile. İstediği kira gecikmişti. Okuldan çıkıp Dırıl’dan aşıp köye geldik. Ev sahibi bizi evden çıkardı. Eşyaları da dışarı attı dedik. Anamın canı çok sıkıldı. Hasan ben kirsının çoğunu verdim. Niye çıkarmış ki diye söylendi. Anam Hasan’ı başka ev dutması için gönderdi. Dırıl’dan aşıp Gocafakılı’ya geldi. Köyün içine girdi. Andırın yoluna doğru yürürken arkadan bir motor geldi. El kaldırınca durdu. Motorun üstünde iki kişi vardı. Biri Gocafakılı Hanifi şoför de oğluydu. Hasan da goca tekerin üstüne bindi. Motor salladıkça demirlerden sımsıkı sarıldı. Kimsin hemşerim, nerden gelip nereye gidiyorsun diye sordular. Hasan da ev kiralamak için geldiğini söyledi. Berberin çocukları evden çıkardığını , eşyalarını dışarı attığını söyledi. Ananı babanı tanırım dedi Gocafakılı Hanifi. Benim üç katlı evim var. Alt katını size veririm, sizden kira da almıyorum, okulu bitirene kadar oturun deyince çok sevindi. Bir tek isteğim var dedi. Hasan, söle Hanifi dayı deyince , yeter ki okusunlar, belki başını gurtarır dedi. Ev Çiçekli yolunun ağzındaydı. Hasan eve geldi. Gocafakılı Hanifi’nin evini duttum. Bir at arabası bulup çocukların eşyasını içine attım. Berber verdiğim parayı da vermedi. Anam zehir zıkım olsun. İnşallah yiyemez deyip beddua etti. Kisecik’ten Dede Mahmıt da bizim yüz metre ilerimizde bir ev kiralamıştı. Erdem ve Mustafa kalıyordu. Mustafa Ersin’in çok samimi arkadaşıydı. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Benim en yakın arkadaşım Eviyanık Gücük Mustafa’nın oğlu Baki’ydi. Ziraat Bankası binasının yukarısında bir çeşmenin önündeki tek katlı bir evde kalıyordu. Her akşam evine gelir sohbet ederdik. Bazen çok sıkılır kapıyı açmak istemezdi. Yılışarak kapıyı açardı. Bizim kaldığımız ev çok genişti. Perdemiz yoktu. Pencerelere gazete yapıştırdık. Yakında fırın vardı. Fırından ekmeği borca alırdık. Dükkandan sana yağ ve çay alırdık. Çayı demleyip ekmek ve sana yağ ile katık ederdik. Evden hafta sonu dönerken aldığımız paranın tamamını borca verip yine borçlanırdık. Anam Ersin’e kağıt beş lira para verdi. Ersin parayı az sınıp sinirlendi yırttı. Yırttığı parçaları toplayıp yapışdırdı. Babam da bizimle Guşoluğu’na kadar geldi. Baltayla ardıçlardan iki torba soba odunu yaptı. Ben üşüyüp titremeye başladım. Torbaları sırtlayı Andırın’a eve geldik. Çay demledik tüpte. Ekmeğe sana yağını sürüp yedik. Bulaşıklar iyice birikiyordu. Sıra bana gelirse yıkıyordum. Bulaşık sırası Ersin’e geldiğinde bardakları kırıp atıyordu. Bakkaldan gidip yenisini borca alıyordu. Birgün evde garete oynuyorduk. Geri geri çekilirken pencereye düştüm. Camın biri gırıldı. Cam gırıklarını toplayıp çöpe attık. Yerine de muşamba çektik.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.