- 228 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İLK AŞKIM
Akifiye’de okuyordum. Hacca bibimin yanında kalıyordum. Oradan okula gediş geliş yapıyorum. Hacı Memmet’in Sinan’ıyla Çerkezin Soner’i okulda bir kavgaya etmişti. Tekme ,tokat, zunk havada uçuşuyordu. Anşa dezzemin Mesüde’si vardı. Sarı saçlıydı, ela gözlüydü. Benim ona karşı bir şeyler hissettiğim belliydi. Ne zaman onu hayal ettiğimde aşk içimde kıpır kıpırdı. Bu duyguyu içimde hep saklıyordum. Bunu ne Mesüde’ye ne de bir başkasına söyleyebilirdim. Aşkımı içime attım. Büyüttükçe büyüttüm. Birgün anama söyleyiverdim. Okulunu bitir. Ben sana alırım. Sen dert etme. O iş golay. Ben kimseden çekinmem deyince içim ferahladı. Mesüde yeni yetişiyordu. Ben ondan birkaç yaş büyüktüm. Akraba evliliği de sorun olmayacaktı benim için. Bir yerden duymuştum da akraba evliliği sakat çocukların doğmasına neden oluyormuş diye. Benim çocuk sahibi olup olmayacağım da belli değildi. Mesüde benim için dünyalar güzeliydi. Bir melekti. Sadece kanatları eksikti. Çok zengin olacaktım. Onu gül gibi geçindirecektim. Dezzem, Mesüdeee Mesüdeee diye çağırdığında benim kalbim güp güp atıyordu. Kolay mı öyle ulu orta söyleyivermek. Birgün dezzem harman zamanı habar yollamıştı, gelin sapa yardım edin diye.Anam, ben, Ersin, Hasan Guruçukur’a dezzemin evine geldik. Gırdepe ekindi. Akgala Hacı gosayla ekini biçiyordu. Bir çekicin üstüne gosayı sapından çıkarıp dişiyordu. Salladı mı gosayı zıırt zıırt diye cilet gibi kesiyordu. Biz hep orakla biçiyorduk. Elimize ellik takıyorduk. Oysa burda ellik orak işi yoktu. Anadutla sapı toplayıp harmana atıyorduk. Patos goşulunca goltukçuya sapı bırakıyorduk. O da patosun boğazına atıyordu. Bir kişi de elekten dökülen buydayı alıyor, çuvallara koyuyordu. Güneşin altında çalışırken terliyorduk. Gantere batıyorduk. Ekinin tozu, patosun tozu sırtımıza yapışıyordu. Yüzümüz gözümüz görünmez oluyordu. Simsiyah ise batmış gibiydik. Çalışırken Ersin’le göz göze geldiğimizde yılışınca gözlerimiz tozların arasından parlıyordu. İş bitince Garasu’ya atılıp atılıp çıkıyorduk. Yüzümüz ağarmaya başlıyordu. Mesüde de gelip bizi izliyordu. Ben biraz utanıyordum. Pırtıyı sırtımızda kurutuyorduk. Millet harmanda sıcapın altında çalışırken ben Mesüde’yle armıdın dibinde ona seni alayım mı dedim. O da benden bu girişimi bekliyormuş gibi biraz cilve naz yapınca kabul ediverdi. Birbirimize kesin söz verdik. Yemin billah ettik. Benim boz bir pantolonum vardı. Mesüde’nin ayağında çiçekli şalvarı üstünde de kısa kollu tişörtü vardı. Mesüde ablası Zeliha’ya söylemişti olup biteni. Ben de anama anlattım her şeyi. Yılmaz küçüktü. Yazın köyde Guran gursuna yazıldı. İmam Hacı Hoca çocukların beynini yıkamıştı. İyi bir hatipti. Çocukları çok iyi etkiliyordu. Akgala Halil evinin yanına dere kenarına bir sıra ceviz dikmişti. Gocuyusuf Mustafa gelip çekip atmıştı. Cangama çoğalmıştı. Kör Halile baltayla saldırmışlardı. Kör Halil evden tüfeği alıp Gocuyusuf Mustafa’nın sırtını saçmaya talattırıvermişti. Cendermeler gelip Kör Halil’i alıp götürdüler. Maraş’a ağır cezaya gönderdiler. Tutuklanıp hapse atıldı. Akgala Çolak’ın bir de Halil’den başka bir oğlu daha vardı. Harniye’de öğretmen okulunda okurken olaylara garışıp hapse girmişti. Af çıkınca okuluna dönüp mezun olmuştu. Kayseri’de öğretmendi. Ökgeş Şendiller’in sınıf arkadaşıydı. Milletvekilinin çevresi genişti. Aptı Mustafa , milletvekili mahkemeye Andırın’a kadar gelmiş, hakimle görüşüp bir ay bile yatırmadanmadan Kör Halil’i serbest bıraktırmış diye anlatırdı. Birgün Cuma günüydü. Namazı kılıp camii bahçasinde dağılıyorduk. Gocuyusuf Mustafa’nın oğlu Adem, Adnan ve İsmail Kör Halil’e saldırdılar. Torunların Hacı Ehmet’i kavgayı ayırmak için Adem’i arkadan tutup ayırmaya çalışıyordu. Gocuyusuf Ehmet gafa titir titir öğle adam dutulmaz deyip Hacı Ahmet’e vurana kadar tokatla yere serdi. Araya Çiki Mustafa girdi. Çiki Mustafa Kör Halil’in dayısıydı. Bunu sen şimşidiyon diye Çiki’ye çattılar. Cuma günü mübarek gündü. Bu gavga şimdi neyin nesiydi. Çok ayıp, bura bunun yeri değel deniyordu.
Eve geldim. Oluğun üstüne çıkıp davar Gıroğlan’ın bahçasına girmiş mi diye değnedim. Bilent eriğin dibinden bana ne bakıyon lan anasını avradını…deyince beynime gan sıçıradı. Kendimi tutamayıp ağaldan bir süven çekip saldırmak istedim. Beni Hasan zapdetmeye çalışıyordu. Sırtımdaki tuttuğu elbiselerim elinde kalıyordu. Bilent’i de Şalvar Necati tutuyordu. Sedder Sayım da ben de bir gavgaya girsem beni feriştahı dutamaz diyordu. İmam Ali’nin çocukları da oradaydı. Sürekli bizi tahrik ediyorlardı. Sayım birgün Goca Harman’dan eve gelirken tüfeği getirin tüfeği getirin ortalığı cehenneme çevireyim diye bize gözdağı vermişti. Bunu duyan anam biz burda yesir miyiz? Bu neci böle diye Azmi ve Erdoğan dayıma dert yanıyordu. Hacca Ebem de azıcık sabır da çokça keramet var diyordu. Akılsız gevurlarınan döğüşmen diyordu. Anam da , ana aha evi basacaklar, tüfek sıkacaklar diyordu. O boku da yiyemezler diyordu. Hökümete habar verin diyordu. Gopil Mahmıt oy vermediler diye garez ediyordu. Anam mıktarlıkda Akgala’yı destekliyordu. Züleyha Onbaşı’nın gardaşının avradıydı. Köyün ebesiydi. Yılmaz’ı o doğurtmuştu. Bilamin’in bana ettiği küfrü ona yedirtecektim. Benim avradım Mesüde olacaktı. Ona nasıl küfür ederdi. Bunun altında kalamazdım.Akşam üzeri oğlağı açtım. Mezerlik’ten Derinoluk’a geldim. Tespilerden dal keserek Almalı’ya geldim. Baradın Daşı’nın başına çıkıp etrafı seyrediyordum. Almalı’nın depesinde Gamalak Kökü’nün orada Bilamin’le İmam A li’ninoğlunun sesini duydum. Siğirmalık’tan Yandaklı’ya doğru yokuş yokarı gidiyordular. Beni bulup döveceklerdi. Ben onlardan korkmuyordum. Hemen oğlağı Almalı’da tergedim. Goşa goşa yalım gibi Almalı’nın başından kestirme patika yoldan Yandaklı’ya armıdın dibine çıktım. Bilent’le Turgay Yandaklının Harmanı’nda oturup sağı solu seyrediyordu. Ben elime iki daş alıp şunların gafası mı diye atar atmaz hemen garşılık verdiler. Onlar bana daş atıyor , ben onlara atıyordum. Benim yerim yokardaydı. Daşların heç biri isabet etmiyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.