- 272 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇABA
Gızılolukta düğün olduğunda para bulamazdık da düğüne atmak için bir geçi çeker götürürdük. Gızılıoluk’ta anamın dayıları vardır. Bastık dayısı ,Memmet dayısı, Veli dayısı , Iraz dezzesi,dezzelerinin çocukları, gelinleri hepsi oradaydı. Köse Masıt Iraz Fadıma’yla evliydi. Baldızını da Göğ Hacı’ya gaçırtmıştı. Dedem iki gardeşti. Diğeri Faloğlan’dı. Ağzına gaşandığım diyerek söze başlardı. Birgün Yandaklı’da tarla daşı temizliyordum. Sığırları Çıkak’ın orda yaydım. Yandaklı’ya getirince sıcak bastırınca ardıçların gölgesinde yatışmaya başladı. Ben de çağalın birini bozup daşlarını aşağıya doğru attığımı Faloğlan kepirden görünce beni zavırlamaya başladı. Yanıma gelince ben gaçtım. Bu kin içimde saklıydı. Güz geldiğinde soğuklar düşmeden Yandaklı’nın armıdı benlenirdi. Faloğlan armıdı sallıyordu. Faloğlan artık iyice gocamaya başlamıştı. Armıdı davara çırpmasına engel oldum. Armıdı da yedirmedim. Dedemin büyüğüydü. Bu bir saygısızlıktı. İçimden pişmanlık duyuyordum. Yusuf Çavuş köyün en önde gelenlerindendi. O gızları gatırla traşlama odunlarını daşırdı. Malı , davarı, sığırı, goyunu çoğudu. Çalışıyordu, Allah daha da versin derlerdi. Oğlu Müzefer vardı. Yaşığ’nın gızındandı. Dişleri kinetli hımhımı birisiydi. Çok gonuşmazdı. Ama çok akıllıydı. Iraz Halil’in gızları çoktu. Neziha yeni yetişiyordu. Gıvır gıvır saçları vardı. Hafif sarışındı. On altı on yedisindeydi. Görücüleri , isteyeni çoktu. Kimseye yüz vermezdi. Erişilmez , ulaşılmaz bir edası vardı. Gönlünü Müzefer’e çoktan gaptırmıştı. Yusuf Çavuş zengindi ancak kimseye hor bakmazdı.Neziha’nın babası on çocuğu olan bir adamdı. Anası Harzavul’un bacısı Nuruluk’tu. Neziha Yusuf Çavuşu davardan gelirken sokağın ortasında yakalamıştı. İlle beni oğluna alacaksın , diye adamı malamat ediyordu. Tamam alacağım gızım seni oğluma deyip sakinleştirdi. Neziha tek başına zafer kazanmış edasıyla gururlanarak eve geldi. Olup bitenden herkesin haberi vardı. Laf hemen yayıldı. Yusuf Çavuş’un ilk garısı ölmüştü. Yaşının Gızı ikinci avradıydı. Karısına danıştı. Birgün Iraz Halilgile düğürcülüğe gitti. Onlar da verip hayıreylediler. Düğün hazırlıkları başladı. Haymalar yapıldı. Tahtalardan oturaklar hazırlandı. Aşçı, çaycı ayarlandı. Köyün çocukları, gençleri koluna kurdele takıp bayraktar oldular.Höçülü , Cemal, Kirez meşhur aptallardandı. Yazın Çukurağa’da sıcaktan durulmaz olduğunda Andırın’a yaylaya çıkarlardı. Davulcu ve zurnacılar Cemallardandı. Dağdan davarlar yayılıp geldi. Anam duzu eline aldı. Davarlara ayağ çalıp daşların üstüne ekeledi. Geçiler meleşe meleşe indiler. Birbirine boynuz vurarak daşlara dökülen duzları yaladılar. Keklik’in gınalı ger bir hakınası vardı. Oldukça parlaktı. Anam anca bu yüze çıkar deyip Hasan’a yakalattı. İçeri atdama goyduk. Davarlardan ayrıldım diye meledikçe meliyordu. Gara gazanla su vurduk. Gışın kesilen dalların çalısı incirin dibinde yığılıydı. Gazanın altına getirip bastım çalıyı. Alev rüzgarda havaya sünüyordu. İkindi olmadan yola çıkmak gerekti. Su iyice gızmıştı. Güçcük gazanda suyu ılıştırıp damda banyo yapardık. Damın gapısını çekince kim görecekti. Pırtımızı giydik. Hakınayı çeke çeke zor götürdük. Bizi aptallar garşıladı. Yer gösterdiler,oturduk. Çaba yerine hakkınayı verdik. Hakına çoktan kesilmişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.