- 357 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Satranç Turnuvaları ve Çocuklar (Makale)
ÇOCUK SATRANÇ TURNUVALARINDA ÇOCUK DAVRANIŞLARINA İLİŞKİN İZLENİMLER
YAŞAR YILTAN
Hakemlik yaptığımız turnuvalarda, kimi zaman çok az olsa bazı sporcuların davranışlarında tedirginlik sezeriz. Özellikle, illerde yapılan turnuvalarda, çocuk sporcularda bu durum çokça görülür. Bu sporcuları iyice gözlemlediğimizde bu tedirgin davranışlarının arkasındaki nedeni bir süre sonra belirleyebiliriz. Bu durumdaki çocukların en önemli özellikleri; kendilerini bir türlü tam olarak oyuna verememeleri ve sürekli olarak çevrelerine bakmakta olmalarıdır.
Aslında bu sporcuların bu şekilde davranmalarının sebebi, birilerinin onları sürekli olarak izliyor olmasıdır. Bu kişiler, o sporcunun ya hocası ya da velisidir. Bu kişileri izlediğimizde; bunların turnuva salonunda dönüp dolaştıkları, ama aslında çok geçmeden kendi sporcusunun yakınına geldiklerini görüyoruz. Sonra sporcusunun maçını dikkatlice seyrediyor ve eğer oyunun gidişinden memnun değillerse bunu yüz ifadelerine yansıtıyorlar. Bu sırada çocuk da, tabii ki izlendiğinin farkında ve o da kendini izleyenlerin yüzüne bakıp durumun nasıl olduğu hakkında anlam çıkarıyor.
Aslında sporcular üzerinde bu tür psikolojik baskı oluşturmak, o sporcu üzerinde birtakım kişisel problemlerin oluşmasına neden olur ki bu da pedagojik açıdan oldukça olumsuz bir davranıştır.
Hele bir de maçın kaybedilmesi durumunda bu sporculara uygulanan olumsuz davranış, işin tuzu biberi olur. Sanki bütün suç çocuktaymış gibi, öyle bir şekilde çocuğun üzerine gidilir ki, çocuk bu sporu yaptığına yapacağına bin pişman olur. Belki de bir süre sonra bu çocuğu bir daha bu sporu yaparken göremeyiz. Ama o suçlamalar onu ömür boyu etkiler.
Çocukların spor yapmalarını istememizin nedeni; oyun vasıtasıyla onların fiziksel, zihinsel, dil ve sosyal kapasitesinin gelişmesine fırsat vererek, onların toplum içindeki sosyal rolünün ve kendini diğer bireylerden ayıran özelliklerin farkına varmasını sağlamaktır. Çocuk, oyun sırasında kendisini ve çevresiyle ilgili bilgileri ifade etme olanağı bulur. Durum böyleyken sporcuya, başarısızlığından dolayı hücum edilmesi, ona aşağılayıcı sözler söylenmesi hiç de doğru bir davranış değildir. Böyle davranmak o sporcuyu kaybetmek demektir.
Özellikle okullar arası satranç turnuvalarında bu gibi hatalar çok görülür. Bu tür turnuvalarda maçını kaybeden çocuğa, öğretmeni olmadık hakaretlerde bulunabiliyor, ona demediğini bırakmıyor. Hatta sporcusunun başarısızlığını hakeme bile yükleyen, hakemlerin üzerine bu nedenle yürüyen hocaları gördük. Aşağıda yarışma için sporcu getiren bir öğretmenin düşünceleri yer almaktadır: “23 Nisan Turnuvasına Satranç Antrenörü olarak beş sporcumla katıldım. Burada veli ve öğretmen davranışlarını gözledim. Küçük yaştaki çocuklar için ne olursa olsun kazanmak çok önemli. Aslında ebeveyn ve öğretmen olarak, turnuvada başarılı olunmasından çok, oyuncuya yenilgiyi de olgunlukla karşılayabilmenin öneminden bahsedilmeli ve öğrencilerin psikolojik olarak hazırlanması sağlanmalıydı. Bazı ana babalar, çocuklardan daha heyecanlı ve istekli idi. Satranç oyunu biten çocukların gelişinden kazanıp kazanmadıkları genelde belli oluyordu, ağlayanların sayısı az değildi. Bir kısım anne babalar gerekeni yapıyor ve yenilen çocuklarını uygun sözlerle teselli ediyorlardı. Fakat bazıları, zaten yenilginin ezikliği içinde olan çocukları “Rakibin çok mu güçlüydü, neden etrafına bakınıyordun, neden dikkatini vermedin, neden pat ettin, yenebilirdin, gibi sözlerle rencide ediyordu. Hatta bir öğretmenin, yenilen öğrencisine “Sen okulumuzun yüz karasısın” dediğine şahit oldum ve itiraz ederek çocuğun psikolojisini bu şekilde bozduğunu, onu motive etmek için teselli etmek, onore etmek gerektiğini söyledim ama sözlerimin faydası olmadı. O sırada çocuk çömelmiş, başını elleri arasına almış ve “Evet, ben bir yüzkarasıyım” diyordu. Başka bir öğretmenin ise başka bir turnuvada, öğrencisi yenilince tepki göstererek turnuvadan çekip gittiğini duyduğumda üzüldüm. Terk edilen öğrencinin psikolojik durumu ne olacaktı, nasıl telafi edilecekti. Oysa ‘hayatta önemli olan hiç düşmemek değildir, her düşüşten sonra ayağa kalkabilmektir.’(Konfüçyüs)”(*)
Çocuk sporcuları olumsuz etkileyen bir başka faktör de ebeveyn baskısıdır. Her aile çocuğunun kaybetmesini istemez ama oyunculardan biri mutlaka kaybedecektir. Öyle ebeveynler var ki, çocuklarının maç kaybetmesine dayanamaz, çocuklarına demediklerini bırakmazlar. Bu da çocuk üzerinde olumsuz etki yapar. Kişilere hakaret ederek, onları aşağılayarak onlardan başarı bekleyemezsiniz. Bunun sonucunda da o sporcu o branşta bir daha yarışmaya girmeyi bırakın, o branştan nefret eder ve o branşı tamamen bırakır.
Böyle durumlarda iş, antrenör/ebeveyn ( eğer okul olarak katılmışlarsa öğretmenlerine) düşüyor. Sporcuları/çocukları maçı kaybetmişse, onu uygun bir dille teselli etmek ve çocuğun bu zor gününde ona destek olmak gerekir. Ona “Yeterince iyi hazırlanmamışsın. Bir dahaki sefere iyi hazırlanırsan, başarılı sonuçlar alırsın.” “Çalışırsan yaparsın.”gibi sözler söylemek, o kişiyi motive etmek için birebirdir. Bu nedenle satranç turnuvasına katılan çocuklarımızın kazanmalarından çok, psikolojik durumlarını korumaya öncelik verelim. Satranç karşılaşmalarını ölüm- kalım meselesi haline getirmeyelim.
Küçük yaştaki çocuklar için ne olursa olsun kazanmak çok önemli. Bunlara turnuvada başarılı olunmasından çok, yenilgiyi olgunlukla karşılayabilmenin öneminden söz edilmeli ve çocukların psikolojik olarak maça hazırlanması sağlanmalıdır.
Çocuklarda psikolojik olarak başarısızlığı etkileyen nedenleri şöyle sıralayabiliriz: Başaramamanın korkusu, kendine güvenmeme, negatif düşünme alışkanlıkları, yetersiz benlik gelişimi, iletişim yetersizliği, grup çalışması eksikliği, yeni durumlar karşısında ortama adapte olamama, risk kavramını algılamakta güçlük, hayal güçlerinin ve yaratıcılıklarının gelişmemesi, sosyal ilişkiler kuramama, disiplinsizlik, kaybetme korkusu gibi durumlar…
Yapılan araştırmalar ve bilimsel çalışmalar sonucunda, sporcuda başarıyı etkileyen faktörler şunlardır: seyirci, ebeveyn, antrenör, rakip oyuncu, hakem vb. Seyircinin sporcular üzerinde psikolojik açıdan çift yönlü etkisi vardır. Bu, olumlu da olabilir, olumsuz da. Sporcuyu antrenör, arkadaş, ebeveyn gibi özel biri seyrederse, bu onda değişik bir durum yaratabilir. Çok güzel çıkarıyorsa, seyircinin orada olmasından memnun olur; ne kadar güzel maç çıkardığını onların görmelerini ister. Yok, eğer kötü performans gösteriyorsa ve bu kişiler de onu her yenilgiden sonra eleştiriyorlarsa, bu seyircileri yakınında görmek istemez.
Çalışmalarda sadece teorik ve pratik bilgiler yeterli olmaz; sporcunun psikolojik yapısının da bütün özelliklerini (kişilik, duygusal, ruhsal) kullanarak ve geliştirerek en yüksek performansa ulaşmaya çalışmalıdır. Bu açıdan yaklaşıldığında sportif başarıda psikolojik özellikler büyük önem kazanmaktadır.
Başarısız bir sonuç alındığında, her sporcu aynı tepkiyi göstermez. Bunda kişinin kendi özellikleri çok büyük rol oynar. Antrenör her sporcusunu psikolojik olarak yakından tanımalıdır. Ona göre de her sporcusu için ayrı stratejiler geliştirmelidir.
Aşırı duygusal olan sporcular kendilerini suçlu görmeleri ve kendilerine ceza vermeye kalkmaları nedeniyle, bu tür sporculara müsabakadan sonra yardımcı olunması, başarısız olmalarının tek nedeninin kendisi olmadığının hatırlatılması gereklidir.
Sporcunun performansında sürekli bir düşüş görüldüğünde yapılacak iş, ona psikolojik destek vermektir. Motivasyonu sağlamanın tek yolu da budur. Başarı ancak, kişileri olumlu yönde teşvik etmekle sağlanır.
İster takım turnuvalarında olsun, ister bireysel turnuvalarda, her sporcuya psikolojik destek verilmesi gerekir. Özellikle takım turnuvalarında dış faktörler daha etkin olduğu için sporcunun psikolojik desteğe daha fazla ihtiyacı vardır. Bunun için takıma takım ruhu aşılamak gerekir. Takım turnuvalarında “biz” duygusunun oluşturulması gerekir. Başarı ve başarısızlıkları takımın bütününe mal edilmesi, sporcuları olumsuz duygulardan arındıracaktır.
Sonuç olarak, çocuklarda başarıyı yakalamanın yolu, onlara teorik ve pratik bilgilerin verilmesinin yanı sıra - ve en önemlisi de- onları psikolojik olarak oyuna hazırlamaktır. Siz bunları verin gerisini çocuğa bırakın. Çocuklarımız bizim onlardan beklediğimizden çok daha güzel maçlar çıkaracaklar. Bundan emin olabilirsiniz.
KAYNAKLAR
1. BAUMAN, S.: “Uygulamalı Spor Psikolojisi”, (Çev.: İKİZLER, C,-ÖZCAN, A.O), Alfa Basım Yayım, İstanbul, 1994.
2. BAŞER, E.: “Uygulamalı Spor Psikolojisi, Performans Sporunda Psikolojinin Rolü”, MEGSB Yayınları, I. Baskı, Ankara, 1986.
3. İKİZLER, C.: “Sporda Başarının Psikolojisi”, Genişletilmiş II.Baskı, Alfa Basımevi, İstanbul, 1994.
4. KÜÇÜK, V.: “Sporda Yönlendirmenin Yeri ve Önemi” Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1997.
5. HOLT, J. : “Çocuklar Neden Başarısız Olur” (Çeviri: Gürol KOCA), Beyaz Yayınları, İstanbul(1999).
6. www.adana.tsf.org.tr (*)
NOT: MAVİKALE Satranç dergisinde yayınlanmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.