İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
mhrcck
mhrcck

Sarı Pabuç

Yorum

Sarı Pabuç

2

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

623

Okunma

Okuduğunuz yazı 25.4.2023 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Sarı Pabuç

Sarı Pabuç

Ayakkabılarını bağrına basarak sevinen çocuk, bana çocukluğumu, bir tekini sel suyuna kaptırdığım sayası sarı renkli ayakkabımı anımsattı.
Beş ya da altı yaşlarımdaydım. Kalabalık ailemizle aynı oymakta amca hala çocuklarıyla beraber büyüdüm. Yeni ayakkabılarını bağrına basan çocuğu görünce , o günleri, çocukluğumu hatırladım. - Amcam ve babam Orta Anadolunun kırsal kasabalarından birinde tarla, bağ bahçe işleriyle uğraşırlarken birilerinin aklına uyarak, hani derlerya İstanbulun taşı toprağı altın misali, onlarda Ankara’nın taşı toprağı altın sanıp
Cebeci semtinde bakkal dükkanı açmaya karar vermişler. Kimselere haber vermeden Ankara’nın yolunu tutarlar. Devraldıkları bakkal dükkanını açarlar. O yıllarda bakkal dükkanları çerçi dükkanı gibi, ne ararsan her şeyin bulundurulduğu dükkanlarmış. Giriş kapısına bakan tezgah üzerinde kefeli terazi yanında veresiye defteri defterin cilt sırtına bağlanmış sabit kalemi, tezgahın önüne sıralı dizilmiş cam kavanozları, içerisinde baklava dilimli çingene pembesi kızamık, akide, horozlu, aynalı şekerleri ve son kavanozda yeşil ve kırmızıya boyanmış pişmiş yumurtaları. Raflarda yaşlılar için mes lastiği, şibidik naylon terlikler, dışarıya konulmuş sifonlu gaz yağı varili. Dükkan içerisinde telis içerisinde hayvanların yalaması için kaya tuzu. Yine tahta raflarda iğne iplik, tarak, horozlu ayna, gripin, daha akla gelmeyen neler neler bulunurdu. Bu ürünlerin dükkana sinen kokusuna bir de kauçuk lastik, vanilya ve naftalin kokusu da sinince, eh yani biz çocukları da hayal dünyasına götürürdü. İki katlı çörtenli kerpiç evlerin altında bulunan, akşam olduğunda kepenk sesiyle kapanan sinekli bakkallarımız rüyalarımıza girerdi. Biz çocuklar haşlığı bayramdan bayrama görürdük. Bakkal amcaların koyduğu yasak yüzünden dükkana tek başımıza giremez, ancak ebeveynlerimizin refakatiyle girebilirdik. Girdiğimizde de aynalı şeker horozlu şeker, akide şekeri, kırık leblebi,hannup almaları için vızıldar en azından birini gönülsüz olsalarda sonunda aldırırdık. Burnumuzu çeke çeke aynalı şekerimizi yalarken mutluluğumuz gözlerimizden okunurdu. Çocuktuk işte şekerden gayrı, senede bir zorla olsa da tenekeden yapılmış oyuncak araba almalarına razı eder onunla vızıldayarak oynardık. Aileden sümüklü kıskanç oyun arkadaşlarım oyuncak arabamı görünce suratları düşer, ağladı ağlayacak burunlarını çeke çeke evlerine gider, bende isterim diye ağlarlardı. Oyuncak aldınız, bizim oğlanda istiyor sizin oğlan yüzünden zorda kaldık diye, elti eltiyle, gelin görümceyle dalaşırlardı. Annelerimiz üç beş gün küserler, birbirleriyle konuşmazlardı. Babalarımız bu işlere hiç bulaşmaz, günün yarısını bağ bahçe tarla tapan işlerinde, diğer yarısını da kahvehane de domino taşıyla oyun oynayarak geçirirlrlerdi. O yıllarda kasaba ve köylerde hayat böyle geçerdi. Sanırım tek düzey bu hayattan sıkılan babam ve amcam ticaretle hiç uğraşmamış olmalarına rağmen kahvehanede ki oyun arkadaşlarının dolduruşuna gelerek kimselere haber vermeden, hasattan elde ettikleri parayı da yanlarına alarak bakkal dükkanı açmak için Ankara’ya giderler . Ancak açtıkları dükkanın kazancı veresiye defterinde kalır. iş yapamaz duruma düşerler. Üç beş ay sonra sermayeyi kediye yüklerler. Posta treniyle her istasyonda dura kalka on sekiz saatte aç susuz gurbetten dönerler. Babam, annem için dükkanda satılmayan yükte hafif gönül alıcı, filkete toka ayna tarak, pertev marka, kapağı çift minare kabartmalı, krem, incik bıncuk gibileri güya hediye olarak getirir. O yıllarda henüz naylon, plastik oyuncaklar olmadığından bir, bir buçuk yaşındaki kız kardeşime de bez bebek, bana da akide şekeri ile sarı sayalı altı ince köseleden ayakkabı getirir. Amcam ise yaşıtım olan oğlu Ali’ye, sayası kahverenkli, tabanı kalın kauçuk kışlık ayakkabı alır. Çocuktuk işte, benim aklımın onun, onun aklının da benim ayakkabım da olduğu belliydi. Değişemezdik zira ben ona göre iri yapılıydım, zaten ayak numaralarımız farklıydı, tutsa da onun ayakkabısı sağlam ve kaliteliydi. Benim ayakkabım dayanıksız ama albeni liydi. Kıyamadığım için giymiyor saklıyordum. Yatarken yatağımın başucuna koyuyordum. Mevsim ilk bahardı, olayın günü çay kenarında bulunan bahçemize, hayvanlara ot yolmak için gitmiştik. Aniden hava karardı, yağmur rüzgarunın ardından gök gürledi şimşekler çaktı. Fırtanaydı yağmurdu derken, çay sel sularıyla silme dodu taştı, nevar ne yok önüne kattıp götürüyordu. O gün giydiğim sarı sayalı ayakkabımı Ali bakabilir miyim dedi, vermeyince ayakkabımın bir tekini kapıp çay"a fırlatıp attı. Ayakkabım sel suyunun üzerinde salına salına uzaklaşıp gittiğini gördüm. Ayakkabımı isterim diye ağlarken, kıskanç Ali gülüyordu. Ayakkablarımı ilk kez o gün giymiştim. Benim ısrarım üzerine sel suları çekilince, acaba kıyıda bir yere takılmış olabilir mi diye annemle çay yatağını belli bir yere kadar takip etmiştik ama bulamamışdık. Aklıma düştükçe, sarı sayalı ayakkabı tekini sakladığım yerden çıkartıyor uyuyordum. Bazı zamanlar aklıma düşer, hayalimde kalan o sarı sayalı ayakkabıdan bulabilsem alır, ayakkabı için ağlayan gözü yaşlı bir çocuk bulur onu sevindiririm. Verirken de ayakkablarına sahip çı çocuk, sakın kıskanç Ali’lere kaptırayım deme derdim. 240423 mcicek

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sarı pabuç Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sarı pabuç yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sarı Pabuç yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
26.4.2023 19:39:49
Hani sevince boğulur derler ya işte o nun gibi çok güzeldi kutluyorum
Etkili Yorum
ayşe1
ayşe1, @ayse1
26.4.2023 17:22:32
Su gibi akıcı, sürükleyici, duygulu anınızı zevkle paylaştım.
Aynısından bulamasanız bile bir yoksul çocuğa bayram sevinci yaşatabilirsiniz.

Tebrikler yazınıza.
Saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL