- 154 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÇELİK GAFA
Darağalı ağıllandı. Onbaşı evini yaptı yonis eriğinin dibine. Delme çatma bir evdi.Toprağın üstüne pirketleri diziverdi. Üstüne çatı yaptı. Gapı ,pencere takıldı. Bir iki sedir yapıldı. Yorgan yastık üstüne yığıldı.Oya Yurdu ağıllandı. İçine erik, elma , melham ,dut …ne geçtiyse dikildi. Gazmayla bahçe gazmalanıp ekin ekildi. Bazen de bahçe edildi. Burası Kör Memmet’ten mirastı. Almalı’nın tarlanın madırabı ağıllanıp içine dometes ,biber ,fasulye dikildi.Ceviz ,kiraz ,dut …dikildi. Ağıl her sene genişletildi. Ormanmış , başkasının tarlasıymış farketmedi. Yüz metre karelik havlu bir buçuk dönüme genişledi.Onbaşı topraklarına toprak katmayı seviyordu. Cangama cıdal çıkarır. Tüfek çeker . Söver ,korkuturdu. Kirezlik’i de ağılladı. Burası da miras tarlasıydı. Derenin içine bir havız yaptı. Gazmayla gazmalayıp bahçe etti. Daşarası, Goca Harman, Darağalı kendisine düşmüştü. Kavgayı çok seviyordu. Avcıydı. Lafının dibi başı olmazdı. Hiye diyerek söze başlar. Urum’dan girer , Şam’dan çıkardı.Bazen türkü çığırırdı. Karısı Körün Gızı çayı demler. Bardağı tepsiye koyup ,çayı koyar koymaz Onbaşı’nın bardağı biterdi. Ağzında teneke mi var diye çekişirdi. Körün Gızı Cennet , punarın başındaki ağılın üstüne oturur. Bıyığını gıvrada gıvrada laf verirdi. Bizden tarafa ağılın dibine takıma çetili sırıdılar. Gavak , ceviz ,nar ,dut ,erik … ne ararsan vardı. Bahça işine maraklıydı. Tarlanın içlerine de çetil dikti. Goca Harman’a da aynısını yaptı. Bir tane davar ağılı atlayıp bahçeye girse gızıl gıyameti goparırlardı. Boyra çıkardı bazen. O kadar çok şiddetli eserdi ki ark kenarındaki gavakları dibinden deviririrdi. Cevizlerin meyvesini , dalını çırpar dökerdi. Boyrazda yeni diktiği gavak dalları da sallanırdı. Bunu siz salladınız diye pintişirdi. Bükrü benim davarın gılını gırkmış derdi. Bire anam şerin başına git başımdan. Kör şeytan kör gözüne nalet. Gışındı ,gar yağdı. Diz boyu vardı. Tırpanı altdamdan ambarın üstünden aldım. Fındık’tan pıtıklardan dal kesip içerdeki ölmesek mallara verecektim. Kestirme olsu diye Onbaşı’nın tarlasından geçiyordum. Körün Gızı beni farketti. Bana ağzının dolusu saydı. Bu benim çok zoruma gitti. Ben kendisinin herhangi bir şeyine zarar vermedim. Setder cılbanır , tarlanın kenarında koşu turu yapardı. Bizim evin önünde yazın sıcak havalarda oturduğumuz takamız vardı. Bilent takanın üst tarafına gelir, elinde bir fıştan. Sağ sol fişt hişt diye antraman yapardı. Bir tavuk dıkılsa Onbaşı söye söye içi dışına çıkardı. Yazağarşıydı. Sabah oluktan helkeyi doldurdum. Gamalağın yanında Mikail yolu ağıllıyordu. Onbaşıının ağılı her sene ayaklanırdı. Boranalara ben mirasçıyım,derdi. Dedemin tarlasına da ağılı sündürürdü. Başıböğüklü tarafına gelince milim oynamazdı. Çıngının çıkacağı yeri iyi bilirdi. Kimi pasif görürse aslan kesilirdi. Anama dedim Mikail ile Körün Gızı Mezerlik’e giden çiğiri ağıllıyor diye. Anam çıktı çekişti. Biz davar damına nereden gideceğiz, havadan mı uçacağız ? Bu ne yaa. Bizi yesir mi edeceniz. Körün Gızı anama artdaki lafı önde söylüyordu. Anam herslendi. Mikail’in dizdiği ağacı ,çalıyı çekti çekti attı. Silahı getir onbaşı silahı getir . Şabık ol şabık diyordu. Mikail eve goştu. Salonda gırma tüfek ve kütüklüğü asılıydı. Tüfeğe yetişse birimizi belki hepimizi vuracaktı. Mikail eve yaklaaştı. Gaspalığı açtı. Tam içeri girecekken arkasından Ersin yetişip Mikaili duttu. Bana silahı alın saklan dediler. Ben içerden silahı ve kütüklüğünü aldım. Silahı sakladım bir çamın altına. Mermilerin her birini bir yere düşürdüm. Onbaşı bu haran kişanda evin balkonuna çıktı. İtişme kakışma sırasında ayağı kırıldı. Ayağına vuran olmadı . Nasıl kırıldı anlamadım. İncinik miydi ,kırık mıydı belli değildi. Ben iyice herslendim . Körün Gızı’nı saçından tutup havızın yanına gadar sürüdüm. Evde bir gızıl gıyamet koptu. Anam çöreği yaptı. Sıcak sıcak yiyip garnımızı doyurduk. Fındık tarafından gidip Tespili Yaka’daki davar damına vardık. Oğlakları emiştirdik. Ulu yolun kenarına Paşa’dan tarafa oturduk. Hasan şimdi nolur ana dedi. Anam da nolursa nolsun. İnceldiği yerden kopsun. Bizi şikayet ederse ya deyince ,ayıdan gork bokundan gork, dedi. Eliden geleni ardına goymasın. Ne biliyorsa yapsın dedi. Onbaşı sekteleye sekteleye doktora gitti. Acaba bizi şikayet edik miydi. Belli değildi. Akşam güneş batmak üzereydi. Çokak jandarma komutanı ve beş altı asker eve geldi. İsimlerimizi okudu. Kavga da olan da vardı olmayanda. Evde kaç gişi varsa hepimizi suçlu olarak yazdırmıştı. Züleyha hastenede tanıdığı hemşireleri vardı. Aracılık edip tam otuz gün iş göremez raporu aldırmıştı. Gomutan bizi iki arabaya doldurup garagola eletti. Her birimizi ayrı yere götürdüler. Sandalyenin üstünde sabahladık. Aç susuz bekliyoruz, canımız sıkgın. Gomutan anama , yılanın başı bu kadın , bunu ezmek gerek diyordu. Haneye tecavüz var diyordu. Adam yaralamak , ayağını kırmak… bir sürü suçlama vardı. Dönüp dönüp soruyorlardı. Benim yaşım ufak olduğundan benim ifademi kağıda dökmediler. Dönderip dönderip anlatıyorduk. Aşam oluyor sabah oluyordu. Günler geçmiyordu. Sabah oldu birgün. Sizi Andırın’a götüreceğiz, dendi. Sivil kıyafetli bir çavuş yanımıza arabaya bindi. Kendi yol parasını da bize ödetti. Doğru Andırın jandarama garagoluna getirildik. Orda da olay nasıl oldu. Sil baştan anlattıkça anlattık. Elimiz kelepçeli mahkeme salonuna getirildik. Jandarma bizi hiç bırakmıyordu. Tek tek çağırılıp svcıya ifade verdik. Birinizin bu suçu üstlenmesi gerekir . Yoksa hepinizi ailecek hapse atarım deyince , Hasan ben suçu üstleniyom dedi. Akşam olmak üzereydi. Hasanı tutukladılar. Toprak damlı hapishaneye götürdüler. Biz yayan yapıldak düştük yola. Bir araba denk geldi. Akifiye’ye kadar götürdü bizi. Oradan Kızıloluk’a geldik. Hiç kimseye bir şey anlatmadık. Dırıl’ın dibinden eve geldik. Anam Hasan’a çok acışıyordu. Körün Gızı garez edip sabah akşam çiğirin içine kürek kürek tuvaletini yapıyordu. Öbür taraftan gitsek ekindi. Gırali’nin Mahmıt’ı çiğire çalı diziyordu. Burdan ekine basanın ayağını kırarımdiye tehdit ediyordu. Ne yapacaktık belli değildi. Anam bir gün ben savcıyla görüşeceğim dedi. Andırın’a Dırıl’dan aşıp gitti. Savcı gün vermemişti. Ancak özel izinle Hasan’la görüştürmüştü. Anam mıktarın yanına vardı. Derdini anlattı. Mıktar Gopil Mahmıt keşife geldi. Biz davar damına nerden gideceğiz, bak yolu kapattılar. Bunun uçun döğüştük. Ayağını biz gırmadığımız halde ayağımı gırdı diye hepimizden şikayetçi oldu. Oğlum onun yüzünden hapse girdi. Nolusun dayı bize bir çare bul. Bizim yolumuzu açtır ,dendi. Yol iyice daralmıştı. Bir adam ya geçerdi ya geçmezdi. Sırtında bir yükü varsa ağalın çalısına dakılırdı. Üstelik de yolun içine sıçıyordular. Mıktar bir şey yapmıyordu. Mahkeme duruşma gününü belirlemişti. Asker bizi toplayıp mahkemeye götürdü. Hepimizi tek tek çağırdı içeriye. Onbaşının ifadesini almaya başladı. Senin ayağını kim kırdı diye sordu hakim. Benim ayağımı Neşet gırdı efendim dedi. Olay nasıl oldu anlat bakalım. Bu kafa çelikti. Kafama gayayı vuruyorlar tinkiyor. Çelikmiş hiye. Sağlam gafaymış hiye. Çelik gafaymış hiye diyordu. Beni şeytan gıdıklıyordu. Mahkemede gülsem hapise mi atılırdım ,bilmiyorum. Hakim Hasan’ı serbest bıraktı. Altı ay boşu boşuna yatmıştı. Ayağımı Neşet gırdı , diyordu. O Yozgat’ta yeni öğretmendi. Ceza aldırıp memurluğunu bitirecekti. Ayağı daha önceden davşan avında daştan düşüp dönmüştü. Aynı ayak itişme sırasında incimişti. Yoksa kırık ayakla nasıl yürünürdü. Onbaşı Çem’in kenarından sekteleye sekteleye yürüyerek gitti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.