- 290 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
KARDEŞİN ARAMAZ, KİRKOR YETEROĞLU ARAR(DI) ...
Kırk yıllık dostluğumuzda, bütün dinî bayramların ilk günü ilk arayan O olurdu, öğleden evvel saat 11-12 suları. Kısa söyleşiden sonra derdi ki “senden sonra Ahmet Ağabeyi (Özer) arayacağım.” Ya da benden önce onu aramış olurdu. Her bayramda sanırım benim gibi en az yüz kişiyi arardı, hiç erinmeden. Hatta hiç aramayanları bile yeniden arayıp utandırırdı.
Bugün ilk kez ben onun evini aradım, yâreni Jaklin ile konuştuk, gözyaşlarımı tutamadım. “sevgili İlhan, nasılsın?” diyen sesi yoktu artık. Ne kadar vefalı olduğundan, herkesi ayrımsız kucaklayışından, ne çok sevildiğinden söz ettik.
En yakın akrabaları aramazken kan bağı ile değil de can bağı ile bağlı olduğu kardeşinin/dostunun araması, insanı öyle kederlendiriyor ki. Her konuşmamızda bunlar yeniden gündeme gelirdi, acıyla. Dinlerin, kavimlerin ötesinde bir insancıllıktı derdimiz.
Otuzyedi yaşında bu dünyadan kayıp giden annesine yazdığı şiirde “kuşlar hiç konmadı dallarıma” demişti Can Kirkor:
gül ağlamakta
sönmüş rüyaların eşiğinde adımlarım
annemin sesi güz bağlarında
otuz yedi yaşın coşkusuyla yiten
dünya bir bilmece
bütün soruları yanıtsız bırakan
dut bahçeleri tozlu yollarda
gençliğim, uzak yıldız
kuşlar hiç konmadı dallarıma
müjde böceği başakta müjdesiz
çeperde sıkışmış gül ağlamakta
*
Çok sevdiği Ahmet Ada’nın “ben ne kadar yalnızım / herkes ne kadar yalnız / güz ne kadar büyütüyor yalnızlığı” deyişi gibi, Mart’ın bir günü, hiç eksilmeyen özlemiyle Arapgirli Yağmurlara karışıp gitti.
Gitgide arttı yalnızlığımız
Şiirimiz eksildi, incelikler
O hüzünlü mahçup gülümseyiş
Anıların algın bahçesinde
Kimsesiz bir gelincik gibi kaldım
Yapayalnız bir bayram çocuğu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.