- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KÜLTÜR VE DİL İLİŞKİSİ
Farklı bir dil konuşmak kişinin karakterini değiştirir mi? Bu konu hakkında yapılmış pek çok araştırma mevcut. Pek çok araştırmacı konuştuğumuz dile göre karakterimizin şekilleneceği konusunda hemfikirdir. Ana dilimiz dışında yeni bir dil konuşmak farkında olmadan kişiliğimizin bilmediğimiz yeni yanlarını keşfedebiliriz.
Bundan yaklaşık kırk yıl önce Profesör Susan Ervin-Tripp, Amerika’da yaşayan Japon kadınlardan oluşan bir grup katılımcıya, İngilizce ve Japonca cümleler vermiş ve onlardan cümleleri tamamlamalarını istemiştir. Deneyin sonucunda katılımcıların aynı cümleleri İngilizce konuşurken farklı, Japonca konuşurken farklı şekillerde tamamladıklarını gözlemlenmiştir.
Bir başka deney ise Profesör David Luna ve meslektaşları tarafından gerçekleştirmiştir. Deneydeki katılımcılar Hispanik Amerikalı kadınlardan oluşmaktadır. İngilizce ve İspanyolca konuşan katılımcılardan bir reklam görselindeki kadının karakterini tasvir etmeleri istenir. Bu tasvirler İngilizce ve İspanyolca olarak yapılmış ve iki yorum arasında 6 aylık bir ara verilmiştir. Deneyin sonucunda, reklam görselindeki kadının karakteri ile ilgili olarak, yorumlar İspanyolca olduğunda “bağımsız, özgürlüğüne düşkün” gibi yorumlar yapılırken, İngilizce olduğunda “geleneksel, ailesine düşkün” gibi yorumlar öne dile getirilmiştir. Böylece farklı bir dil konuşulurken ifade şekilleriyle birlikte aynı zamanda görüşlerin de etkilediğini gözlemlenmiştir.
Psikolinguistik uzmanı olan Profesör Francois Grosjean, dil değişikliği sonucu kişilik üzerinde değişimin olduğunu kabul eder ancak bu değişimin dilden değil, dilin ait olduğu kültürden kaynaklandığını savunmuştur. Profesör Francois Grosjean tarafından 2006 yılında yapılan bir deneyde, İspanyolca ve İngilizce konuşan katılımcıların kişilik özelliklerinin tespit edilmesi için baş başa görüşmeler yapmıştır. Deneyin sonucunda kişilik analizlerinde katılımcıların İspanyolca konuştuğunda daha içe dönük, İngilizce konuştuğunda ise daha dışa dönük olduklarını gözlemlemiştir. Buna benzer bir analiz de, yalnızca bir dil konuşan Amerikalı ve Meksikalı katılımcılara uygulandığında; Meksikalıların daha içe dönük, Amerikalıların daha dışa dönük oldukları gözlemlemiştir.
Böylece Profesör Francois Grosjean, bir insan konuştuğu dilin kültürünün etkisi altına girdiği tezini ortaya koymuştur. Her kültürün kendine has gelenekleri, inançları ve değerleri vardır. Profesör Francois Grosjean’a göre dil değiştiği sırasında değişen sadece kelimeler olmaz, aynı zamanda dilin kültürel elemanları da konuşan kişide tezahür eder. Bu durum ise oldukça önemli bir mevzudur. Çünkü kültür insanın düşünce tarzını ve davranışları doğrudan etkiler. Bu yüzden dilin korunması büyük önem teşkil etmektedir.
Sömürge ülkeleri, gittikleri her ülkede ilk olarak kendi dillerini halka benimsetirler. Böylelikle kültürlerini kolaylıkla empoze edebilirler. Hiç sömürülen devletlerin bağımsızlık için savaştığına şahit oldunuz mu? Ancak özerk bir devlet olan Çeçenistan’ın bağımsızlık harekatlarını çokça işitmişsinizdir. Bunun başlıca sebebi Çeçen halkın dilini muhafaza ederek kültürünü korumalarıdır. Oysa pek çok Afrika ülkesi topraklarından elmas çıkmasına rağmen halkı açlıkla sınanmaktadır. Üstelik elmas madenlerinde de yine Afrikalı halk kötü koşullar içerisinde çalıştırılmaktadır. Buna rağmen onların bağımsızlık mücadelesini duymazsınız. Tüm dünyaya yamyam olarak lanse edilen Afrikalılar ne yazık ki batının dilini kabul etmiş, kimlikleri unutturulmuş bir millettir. Dilin kültür üzerindeki etkisini sadece Çeçen ve Afrika halkına bakarak bile anlayabilirsiniz.
Korkarım ki yakın bir gelecekte biz Türkler de dilimizi muhafaza etmekte aciz kalacağız. Dilimizin yozlaştığını bundan çok değil elli yıl önce yazılmış kitaplara baktığımızda açıkça görmekteyiz. Avrupa’dan aldığımız kelimeler milli hafızayı silmekle yetmemiş aynı zamanda insanlarımızın üzerinde eziklik psikolojisi kurmuştur. Oysa bizler Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan on imparatorluğun varisleriyiz. Eğer yedi iklime, üç kıtaya hükmeden dedelerimiz gibi olmak istiyorsak, onlar gibi düşünmeliyiz. Ecdadın şuuruna erişebilmek ise onların kullandığı kelimeleri kullanmakla mümkün olur. Ne yazık ki vakti zamanında Arapça kelime olduğu öne sürülerek pek çok kelimeyi milli hafızadan sildiler. Böylelikle zihinlere eziklik psikolojisini yerleştirmek istediler. Bunu da kısmen başardılar. Eğer devletimizin ilerlemesini istiyorsak önce ufkumuzu açmalıyız. Bu da ecdadımızdan miras kalan kelimeleri kullanmakla mümkün olur. Schiller’in de dediği gibi: “Dil, bir ulusun aynasıdır.”
Gülşen TOSUN
08.10.2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.