- 559 Okunma
- 6 Yorum
- 2 Beğeni
ÖLÜYORDUK
Şeker çok hain bir hastalıktır. Vücudun bilinmez bir yerine çöreklenmiş yılan gibidir. Ne zaman neye sinirleneceği, ne zaman hangi organını sokacağı hiç belli olmaz. Onun nazını çekmezsen, yataklara düşürür seni. Gözlerin kararır, dengen bozulur. Elin ayağın tutmaz olur. O ye derse yiyeceksin, yeme derse yemeyeceksin.
Hanım da ben de şeker hastasıyız. Oruç tutamıyoruz. Mutfağın perdeleri sıkı sıkıya kapalı. Bir iki lokmayı kendi malımıza hırsızlık gibi, utanarak, üzülerek yiyoruz. Oldum olası kahvaltıda sohbet ederiz. Eski günlerdeki üzüntülerimizi, neşelerimizi yoklukları, anlatır duygulanırız.
Bundan üç gün evvel hanım kahvaltıda:
“ Bu gün 54 ncü yılına giriyor evliliğimiz. Daha dün gibi değil mi?”
Ben yaş, evlilik, doğum gibi günleri takip etmem. Hatırlamam da.
“Demek o kadar oldu ha? Sana ne hediye alayım?”
“Allah razı olsun, bir dediğimi iki etmezsin. Bir şey istemiyorum. Allah ağızımızın tadını bozmasın yeter”
Sonra başka konulara geçtik. Ama benim kafama takılmıştı. Ona bir sürpriz yapmalıydım. Akşama doğru:
“Ben biraz dolaşayım.” Diye evden çıktım,-Burdur şişi- ile ün yapmış kebapçıya gittim.
“Bana iki adet bir buçuk şiş yapın. Adresim şu. Bir saat sonra gönderin. Borcum ne kadar?”
Söylenen rakam bana göre oldukça yüksekti. İlave etti:
“Abi yanında soğan da isterseniz onun için de ilave ücret alıyoruz.”
“Kalsın.” Dedim. “Kalsın” soğan istemem.
Getirdiler siparişimi.
“Hanım gel. Karnımızı doyuralım.”
Paketi açan hanım hayretle:
“Aaa… Burdur Şişi bu. Dünyanın parasını vermişsindir şimdi sen buna. Et bizim neyimize be adam?”
“Senin canın sağ olsun. Merak etme üç taksit yaptırdım. Yalnız içinde soğan yok. Soğan için ilave ücret alıyorlardı. İstemedim.”
Sofradan kalktı. Elinde takılarını koyduğu kutuyla geri döndü. Kapağını açtı. İçinden çıkan iki baş kuru soğanı masaya bıraktı:
“Soğan da benden olsun. Çocuklar bayrama gelir de isterlerse diye saklamıştım. Sağlık olsun bayram ikramiyesi verilince onlara da alırım.”
Doğranmış soğanlarla birlikte zevkle yedik şişlerimizi. Aradan fazla zaman geçmemişti ki. Bir halsizlik hissettim. Ellerim titriyor, ayaklarım tutmuyordu. Hanım:
“Ne oldu sana şimdi? Yüzün bembeyaz.”
“Bilmiyorum. Dermanım kesildi birden.”
Hanıma baktım. O da iyi değildi başını tutamıyor, gözlerini açamıyordu. Rahatsızlığımız gittikçe artıyordu. Zorlukla 112 yi arayıp evin adresini verdim:
“Biz iyi değiliz çabuk gelin.”
Uzun sürmedi ambulansın gelmesi.
Beni hanımı, sedyeyle ambulansa aldılar. Yanıp sönen ışığını yakıp, o bildiğimiz sesini de açtılar. İkimiz de kendimizde değildik acile geldiğimizde. Genç doktorlar bize serum takıp, tansiyon ölçüler. Kan idrar numuneleri alıp hemen tahlile gönderdiler. Her ne kadar kendimizde değilsek de konuşulanları duyuyordum. Hastalığımıza bir teşhis koyamıyorlardı.
Sonunda Hocalarına haber verme kararı aldılar.
“Risk almayalım Hocaya haber verelim.”
Gelen gözlüklü top sakallı hocaları önce bana:
“Hohh… De bakalım.”
Ben hohladım.
“Tamam, yine aynı hikâye. Ramazanda bu vakalar arttı. Sökün çocuklar serumları.”
Ben anlaşılır anlaşılmaz zayıf bir sesle:
“Hocam hanımda rahatsız.”
“Onu hikâyesi de aynıdır. Muayeneye gerek yok. İkiniz de soğanla birlikte et de yediniz değil mi?
“Evet.”
Sen nereden emeklisin?”
“Silahlı Kuvvetlerden.”
“Bak birde Ordu mensubuymuşsun. Emrindeki eğitimsiz personele fazla yüklenirsen isyan eder değil mi? Mide de öyledir. Eğer mideye bir gıda uzun süre girmediyse, birden yüklenmeyeceksin. Mide isyan eder. Ne yemiştiniz?”
“Ben de hanım da birer buçuk Burdur şişi.”
“Tamam, canım benim teşhisim doğru. Şimdi sizi evinize göndereceğim. Üç gün sadece çorba ekmek yiyeceksiniz. Ancak kendinize gelirsiniz.
Birine Profesör unvanı boşuna verilmiyor. Hoca işi çözmüş teşhisini de koymuştu.
Üç gündür çorba ekmek yiyoruz. Biraz kendimize geldik. Daha sonra mideyi sebzeye alıştıracağız.
Et mi ne olacak?
Ona da Temmuz da gelecek zamma göre karar vereceğiz…
YORUMLAR
Mübarek, et mi soğan mı? Soğanda şeker var şekeri yüksettiyse o zengin işi soğan yükseltmiştir. Kurgu da olsa rica ederim sağlığınıza dikkat edin. zaman zaman belli yaş üstüne kızsam da bir gerçek var ülkenin hafızası sizlersiniz ve bize her zaman lazımsınız. Allah sıhhatli ömür versin. Selamlar
Filiz Şahin. tarafından 14.4.2023 12:04:16 zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Verilen değer...
Nasıl mutlu olmam.
Çok teşekkür ederim çok...
bi on dk.güldüm önce..adamın biri gibi biraz abartmısşsın ama olsun;))))
iyilikten maraz doğar derler ya...Sen yengemi bir lokantaya götürsen bundan iyiydi.zehirlenmezdiniz.Dikkat etmelisin ağabey diyorlar ki Azrail bahane arıyormuş
bende geçen sene evlilik yıl dönümümüzde hanımı yemeğe götüreyim dedim,akşam yürüyüşüne çıkmıştık,ilk gözüme ilişen lokantaya girdik.
Garson geldi,neyiniz var,dedim.Ciğer dedi
Sakatat camiasını pek sevmez,neyse yedik yemeğimizi çıkarken hanım bana; Otuz senedir ciğerimi yedin birde evlilik yıldönümünde ciğerciye götürdün,dedi gülerek;)))
hala borcum bitmedi af için hala hediye alıyorum...
seninki idamlık suç,hem lokantaya götürmemiş üstelik birde zehirlemişsin...Bitmez senin cezan;)
yengeme çok selamlar
Toynak tarafından 13.4.2023 18:23:16 zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Onunda selamı var sana.
Onlar bizim baş tacımız.
Toynak niyetim ete soğana dikkat çekmekti. Böyle bir kurgu yaptım.
Yoksa hiç bir doktor hohla diye muayene etmez.
İyisin değil mi.
Öperim gözlerinden...
Yengeme iyi bakk...
Çok sinsi bir hastalık gerçekten şeker. Benimde bazı yakınlarımda var, onlarda oruç tutamazlar. Bir de şöyle bir laf vardır ''Şeker ne öldürür ne oldurur.'' derler... Neyse büyük geçmiş olsun Abim... Yengede soğanı iyi muhafaza etmiş. Soğan bu hele de bu zamanda gram altın kadar kıymetli... Tekrar geçmiş olsun Abim selam ve saygılar ...
Bedri Tokul
Şeker yüzünden ne onuyoruz ne de ölüyoruz işte...
Senin hep yaptığın gibi işi mizaha döküp biraz rahatlıyoruz.
Hanıma:
"Üç beş kuruş artırırsak soğana yatıralım" dedim.
"Çillenir" dedi.
"Olsun biz de yeşil soğan olarak satarız" dedim.
Bir karar vereceğiz.
Selam ve Saygıyla...
Hayatı ti'ye almak böyle bir şey işte.Öncelikle büyük geçmiş olsun.Özel günleri kutlarken gıda zehirlenmelerine dikkat etmek gerek.Sürümü imkansız gıdaların tüketimi vahamete yol açıyor.Misal;satılmayıp günlerce takılı tavuk dönerler..Karışık et dönerler..Bir keresinde kasapta köftenin ağladığına şahit olmuştum.Hazırlanmış köfte tabağında suya kesmiş müşterisini hasretle bekliyordu.Her şey ateş pahası olunca olan yine müşteriye oluyor.En iyisi bir tekerlemeyle keyfimiz yerine gelsin.
Soğan -sarımsak.
Otur da kalk.
Sigarayı yak .
Keyfine bak.
Sigarayı yaktım.
Keyfime baktım.
Sigara sağlığa zararlı deyip.
İstihareye yattım.
Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
neneh. tarafından 13.4.2023 05:16:40 zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Hayatı bazen senin dediğin gibi ti'ye almak gerekiyor.
Memleketin haline Dronla bakınca yüreklerimiz param parça.
Arada bir efkar dağıtmak lazım.
Şimdilik seçime kadar elimizden gelen bir şey yok.
Teşekkür ediyor selam ve Saygılarımı gönderiyorum.
Çok büyük geçmiş olsun.
Ahahahahhaaahha :)
Ulan kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi!
Takı kutusunda soğan saklanması!!!
Doğru o derece kıymetli.
Çocuklar geleceğine yakın taksitle falan alıp tekrar kutuya koyun.
Sağda solda da evde soğan olduğunu sezdirmeyin.
Maazallah iki ihtiyarsınız. Eve hırsız girer sende çekersin BEYLİK'i. aman tutukluk mutukluk yapar.
Bir de gıda zehirlenmelerine dikkat. Kurban bayramına kadar et met yemeyin. Bak bahar geldi otlar falan çıkıyor artık.
Gerçi onlar da dünyanın parası.
Bi madımak alıp pişirteyim şöyle yoğurtlu falan dedim. Kendim Anakara dışına çıkıp Çorum'da kendi toprağımdan toplasam daha ucuza gelir.
Selam ve saygılar ağabeyim.
YAZI;
bayıldım.
Adam yazdı mı yazıyor.
KEL'den öptüm.
Bedri Tokul
Suat'ım
Ben buraya yazmadım.
Profesör dedi ki:
Mideler kendi paranla alınan ete isyan ediyor.
Dostlarına bir sor geçen kurban bayramından kalan etlerden kaldıysa
sana göndersinler. Yapılan araştırmalardan ortaya çıktı ki bedava
et şekere de çok iyi geliyormuş.
Canım gardaşım
samimi, yürekten kahkaha kaynağı yorumun için çok çok teşekkür ederim.
Sen neyi bir dostsun be...
Öperim yüreğinden.