- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dünya Telaşı
Cenne
Öncelik Hakkı
Kalabalıklar, bilgeliğin yanında sorun yumaklarını da beraberlerinde taşırlar. Hayatın künhüne vakıf olma; kabulleri, şaşırtmaları ve daha çok ağrıyan yanları taşırlar. Soğuk söz duymuş, ısınamayan bir gönül gibidirler. Ruha temerküz etmiş bütün haller illaki bir kaygıya yol açmaktadır. Bu yolda her yeni birey, sürü oluşturup kendi tutsaklığını oluşturacaktır. Usulden ziyade esas daha çok da yüreklerdeki buz tutmuş soğukluğa bir balta olmalı bir yer de. Ev, lilliye kalkmış biz pazar derdindeyiz vesselam.
Sokağın Nabzı
Safiyane ve samimi bir bakışla yüzü insana dönük; sokaktaki, hanedeki ve ailedeki kendi hallince yaşayan, insanı okuyan bir gözle bakmak gerekiyor. Hayatlarımız hep çekidüzende ve yeknesak değil elbette. Her hayatın ayrı ayrı bir giriftliği olsa da sıradanlık ve basitlik istikametinde de yol alınıyor. Hayal, umut, mutluluk ve hatıralardan inşa olmuş hayatlarda dahi hüzün, acı ve karabasanlar musallat olabiliyor. Toplumda ki evlerde ki mutluluk ve sevinç kırıntılarıyla beraber; huzursuzluklar, yürek sızıları, acılar ve daha neler neler... Görene bir adım mesabesinde ne hayatlar yaşanmakta... Ailede, çevrede, sokakta zorluklarıyla, güzellikleriyle yaşayan sımsıocak kişilikler de yok değil. Namazlısı da harabat ehli de eyyamcısı da hep bizim insanımız, bizim mahallemizin müdavimleri değil mi? Her şeye rağmen güzelliklere hizalanmak daha elzem olacaktır. Sonuçta, insan hikâyeleriyle yazılı sokaklar da büyük bir kütüphanedir.
Dünya Telaşı
Çağa uyumla birlikte, anaerkil ve ataerkil kültürün yansımalarını da yaşamaktayız. İnsan ne kadar değişime uğrasa da yine asli yüzünü hep yanında taşımaktadır. Her ne kadar çalışmamız, çabalamamız, şansımız oranında yol alsak da bir taraftan da bahşolunan, kader ve tevafuk hayatlarımızı da yaşıyoruz. Bahşolunan hayatlarımızın da kahramanlarıyız. Hayali, umudu, özlemleri taşıdığımız kadar üşümeleri, acıları ve ölümleri de yaşıyoruz. Her yaşanmışlık, derin izleri ve acıları da taşımaktadır. Hayata dair itirazlarımızın yanında şükrümüzü de taşıyıp barındırıyor. Sonuçta ölümlü bir hayatı ve bağrı yanık bir dünya da yaşamaktayız. Bu da bize gösteriyor ki hiçbir dünya telaşına kapılmamak gerekiyor.
Rahvan
Her gidiş avdet etmiş değildir elbet ama gurbet, gelip geçen bir rüzgâr gibidir. Biz değdik ateş oldu maalesef. Uzakların bidayeti ne idiyse sırrına çekti bizleri. Vuslata dair hep aynı senkronik duygudaşlık dahi yaşanacak sonu etkileyemedi. Gidişler de bir incir ağacı gibi kendi kayasını delmekle meşgul. Bilgelikle kisve-i tab’a bürünüp dediydik ama nafile burkuntu ve teyellenen bir kalple kalakaldık yerimizde.
Hayat Bir Sahne
Dünyaya dair bütün çabalar, maddi ve manevi bir inkişafı önceliyor. Hayatlarda alınyazılı bir film oynanmasının yanında bedeni ve ruhi kuvvet nispetinde nasipleniyor. Nasıl ki değirmende doğan fare, gök gürültüsünden korkmayacaksa, yollar da takat nispetinde yürünecektir. Hayatın kimi ezoterikliğinin yanında daha çok realiteyi yaşatacaktır. Bir taraftan acıyan yanlarına acıyacak insan, başka bir taraftan da tohum olmaya çalışıp büyüyen başaklarına erişmeye çalışacaktır.
Dört Başı Mamur
İnsanın içindeki savaşın umuttan, mutluluktan ve huzurdan taraf tutması en güzeli. Bu pozitif durum; olumluluk, iyilik ve güzellik getirip sinerji oluşturacaktır. İnsanın kendi fıtratını tamamlayıp göğe ulaşması gibi bir durum. Epikur’un "eğer insanın ekmeyi ve suyu varsa, insan, Tanrı Zeus’la bile mutluluk konusunda bahse tutuşabilir" dediği gibi sahip olunanlarla yetinilmesi, kanaat edilmesi en doğrusu olsa gerek. Hayata pozitif bakabilmek, insanın zihinsel faaliyetlerinin en erdemli en doğru tercihlerinden birisi olduğu muhakkak. Bu da gösteriyor ki insan, bu tercihleriyle beraber, önemsediğine, değer verdiğine müsait olmakta ve bu doğrultuda hareket etmektedir. Her ne kadar bu hayatta sevinç, aşk ve mutluluk, istenilen arzulanan başat unsur olarak gözükse de kırılganlıklar da hüzünler de illaki hep olacaktır.
İlkay Coşkun
18.04.2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.