- 426 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Betonlaşma
Bazen öyle şaşırtıyorsunuz ki beni, bazı şeyleri anlamakta zorluk çekiyorum.
Bakıyorum da bir çok insan ( her yeri taş beton yaptınızda,
ülkeyi mahfettiniz, ne hale getiridiniz de, bilmem ne... v.s. vs...) gibi,
betonlaşmadan, İşsizlikten, yeşillerimizin yok edilmesinden şikayet ediyor...
Ediliyor edimesine de, lakin dil başka davranış başka...
Betonlaşmayı sevmeyen çoğu insan, çocuklarını iyi bir meslek sahibi yapmak adına
yurt dışındaki okullara, ya da büyük şehirlerdeki
( ne bilim Ankara, istanbul, izmir v.s. filan) gibi okullara göndermek istiyorlar.
İstiyorlar istemesine de...
Eeeeee... Onlar da betonlardan ibaret değil mi?
Yollamayın o zaman kardeşim. Çünkü alınan o eğitimler , gelişmekte olan ülkelerde,
beton olarak gördüğünüz taş duvarlar arasında gerçekleşiyor. Ve
o çocukların o eğitimi gördükleri yerlerde genel ihtiyaçlarını kaşrılamaları içinde,
yurtlara, gıda ihtiyaçları için marketlere, sıkılıp bunaldıklarında arkadaşları ile oturup
sohbet edecekleri kafelere, restorantlara, ve okul bitimi sonrasında da, iş olanağı için
çalışacakları iş yerlerine ihtiyaçları oluyor...Bunlar içinde elbette ki o alanlarda
binalar çoğalacak ve bu şekilde ihtiyaçlar karşılanacak...
Betonlaşan şehirlerdeki o büyük holdinglerde çalışıp, yer edinmek için
hırs üstüne hırs ediniyorsunuz. O iş yerlerinde çalışırken, oranın varlığı sizi hiç
rahatsız etmiyor, paranıza para katmak derdine düştüğünüzde betonlaşmayı
gözünüz görmüyor...
Yine diyorlar ki...
Çıplak ayakla bastığımız eski çamurlu yolları özledim...
Tamam özledin özlemesine de, yağmur yağınca yapılmayan
o çamurlaşan toprak yolları
neden beğenmiyorsun o halde. Hemen o durumda da şikayetleriniz başlıyor.
Bu nasıl belediye de...? Bu yollar neden yapılmıyor da...?
Bu yollarda yürünürmü de...? Eeeeee... Niye şikayet ediyorsun?
Al sana mis gibi çamurlu yollar...
Ama yooooooookkkkk olur mu?
Yapılan her şeye karşı gelip, nankörlük edilecek,
söylemeseler hakları kalacak ya...
(Valla kusura bakmayın bende bunları söylemesem hakkım kalır diye,
kendimi tutamıyor yazıyorum.)
Ha birde diyorlar ki...
Keşke eskiden olsaydı da ayağımızda çaputla dolaşıp
gece kondularda kalsaydık...
İyi hoş kalsaydınız kalmasına da, peki neden bu kadar marka düşkünü olup,
paranızı yüksek fiyatlardaki ayakkabılara ve kıyafetlere veriyor, ayrıca
elinize az bir fırsat geçtiğinde de o koca koca binalardan daire almak için,
birbiriniz ile yarışıyorsunuz?...
Nedense kimse o beton parçalarını bırakıpta, varsa
köyüne dönüş yapmıyor.
Yeşillikse orda da var,
iş desen çoğu insanın tarlası var
ama şehirdeki işini bırakıpda kimse tarlasının yüzüne bakmak istemiyor.
Anam babam var onlar yaparlar diyorlar.
Ya da okumayan kardeşlerim yapsın diyorlar.
Hatta artık insanlar o beğenmedikleri betona o kadar alışmışlar ki,
tatillik izinlerinde bile çoğu insan köylerine ya da memleketlerine gitmek yerine
otellerde dünya kadar parayı verip, eğlenmeyi tercih ediyorlar.
Çünkü herkes hazıra alışmış.
Her yer beton oldu deniliyor, beton yığını olarak gördükleri
kafelerden, alışveriş merkezlerinden,
koca koca binaları satın alıp oturmaktan da geri kalmıyorlar.
Hatta, hasta oldukların da,
kendi şehirlerindeki küçük hastaneleri beğenmiyor, büyük şehirlerdeki,
büyük hastanelere gidip , özel hastaneler de muayene oluyorlar.
Betondan şikayet ediyorlar, ama pikniklik alanlarımıza
gidildiğinde o güzelim yeşillikleri, yiyip içtikleriyle,
çer çöpe bulayıp, şişe, sigara izmariti ne varsa hepsini atıp,
olan yeşilliği mahfetmesini de çok iyi biliyorlar.
Kimse yapmış oldukları o pikniklik alanları temiz tutup temiz bırakalım düşüncesinde
değil...
Çöp konteynerları olmasına rağmen çöpler ağaç altlarına yada bir kenara bırakılıp,
nasılsa belediye görevlileri temizler diye düşünülüyor.
Madem temiz ve yemyeşil bir ülke istiyorsunuz,
siz önce , gittiğiniz pikniklik alanları temiz tutmayı öğrenin.
Alın elinize bir fidan, o beton olarak gördüğünüz, sitelerinizin yada iş yerlerinizin
etrafını yeşillendirin.
Gelişmekte olan ülkelerde tabiki betonlaşma olacak.
Belki betonlaşmış bir şehri sevmiyorsunuz ama
o beton yığını olarak gördüğünüz yerlere, okuyupda adam olsun diye
birbirinizle yarışarak çocuklarınızı göndermekten de geri kalmıyorsunuz.
Betonlaşmayı sevmiyorsunuz ama, köylerinizi terk ederek, belki bende bir iş bulur
çalışırım diye, o beton yığılarının içine atıyorsunuz kendinizi.
Araştırın bakın bakalım, bu bayramda turistik şehirlerdeki otellerde doluluk oranları
ne safhada olacak.. Ne de olsa beton sevmiyorlar ya...
Sevmedikleri alanlarda da olmaya bayılıyorlar...
Madem bu alanlardan vaz geçemiyorsunuz,
Şikayet etmek yerine...
Bir taşın arasından bile ot bitiren Rabbimin mücizesini görerek,
vaz geçemediğiniz o betonlaşan alanları,sizler yeşillendirin.
Çocuklarınıza elinde çubukla ağaç dallarını yada yapraklarını yolmayı öğreteceğinize
fidan dikmesini öğretip, onun ne kadar narin olduğunu
ve kırılmaması gerektiğini anlatın.
Dışarda dolaşırken, ellerinizdeki çöpü yere atacağınıza,
bir adım ötedeki çöp konteynerlarına atmayı öğrenin.
Elinizdeki arsalarınızı mütahite verip kat kat binalar diktirerek nasıl ev sahibi olur,
para kazanırım diye düşüneceğinize,
o zaman, elinizdeki arsaları daha verimli şeyler için değerlendirin.
Yaşadığınız çevreyi halk olarak nasıl güzelleştirebiliriz diye düşünmüyor,
yapılan herşeyi kullanmaktan geri kalmıyor,
ama bir yandan da her şeyi olan ve buna rağmen durmadan şikayet eden
yaramaz çocuklar gibi mızmızlanmayı da bırakmıyorsunuz.
Demek ki neymiş, Bazı işler öyle boş boş şikayet etmelerle olmazmış...
Temizlik sadece ev, iş yerileri ya da çevrenizde değil, kalbinizde de gereklidir.
Yeşillenme, sadece çevrenizde ya da yaşadığınız alanlarda değil,
yüreğinizde de gereklidir.
Unutmayın ki, vicdan denilen bahçe sınırsız yeşilliklerle doludur. Yeter ki hissetmesini bilin...
Hepinize gönül aynalarınızda biriken lekeleri sileceğiniz bir gün diliyorum.
Rabbim gönlünüzdeki cennet bahçelerinin güllerini yüzünüze,
bülbüllerin nağmelerini dilinize
Allah ve doğa sevgisini gönlünüze, bu güzel günün bereketinin de
hepinizin üzerine nasip etsin...
Saygılar...
Mercan Nur
YORUMLAR
O kadar çok haklı tepkileriniz var ki yürekten kutluyorum o yeşil alanları beton yiğini yapmışlar birde insanlıktan doğadan dem vuruyorlar bu güzel çalışmayı ve sizi kutluyorum saygılar
mercan nur
Şehirleri betonlara boğdular, elden çıktı artık doğallıklar... Nerede o çocukluğumuzda ki bahçeleri meyve dolu evler, nerede şimdiki kırk katlı elli katlı apartmanlar ve eskinin sevgi dolu insanları, yazık ettiler...