Fantastik Gerçekleri Perdeleyen Tür Olarak İnsan
Öyle büyük bir yalan söyle ki herkes inanmak mecburiyetinde kalsın, inanmayanlar da o yalanın tam zıddına yönelsin. Kimi zaman gülmekten yazı bile yazamazsınız. Artık kıtlık vaktine girmişsinizdir. Eskiler, hikaye ve masallarına sizi inandırmak için karşınıza bir düşman çıkarmak mecburiyetindedir.
Tanrı düşmanı olarak insan, Tanrı mahluku olarak insan, Tanrı yardakçısı ve yalakası olarak insan, Tanrı elçisiyim diye yalan söyleyen insan, Tanrıyı öldürmek isteyen insan, Tanrıyı çözmek isteyen insan, Tanrıyı tanımak isteyen insan, Tanrıyı Tanrılıktan azat etmek isteyen insan, Tanrıyı yakmak, doyurmak, zevkten dört köşe etmek, güldürmek, ağlatmak, yürütmek, koşturmak, yedirmek, içirmek vb vs isteyen insan. Tanrıyı bulunduğu yerde unutmak isteyen insan ve insanlık döngüsünün kısalığı...
Okuduğunuz her türlü roman, hikaye, masal, senaryo, makale, takale, çizgi roman, bilim dergisi, felsefi dergi, şiirler, yazıtlar mazıtlar, uydurma kutsallar, uydurulmuş derin devlet haberleri, kıyamet melekleri, kıyamet alametleri, zihnin yükselmesi, topluma bilginin gıdım gıdım verilmesi, toplumun sürü olarak güdülmesi için de çoban kültürü, çoban kültürünün ayrılmaz parçası av, avcı, kurban, tuzak ve faydalanma, ilkel türlerinin enerji ihtiyacı için tarım ormancılık balıkçılık kuşçuluk kasapçılık vb vs..
Büyük geometrik kurallar, olmayanın var kabul edilip gerekçelendirilerek gerçek olduğu algısı kısacık bir ömür... Hayvan eti yiyen insanın, insan eti yiyen insana dönüşmesinden sonra, beslenmek için kendi doğurduğu veya ürettiği veya birleştirdiği küçük canlıları beslenmek için kullanan ve kısaca kendi kuyruğunu ağzına sokan yılan resmi...
Söylemek istediğinizi söylemenize ne gerek var. Aşağılık bir tür olarak yaşayan insandan bahsediyoruz.
İnsanlıktan istifa dilekçenizi sunmanız için gerekli zamanın olmayışı bir zaman...
Çıldırmaya bir nefes, delirmeye bir hikaye yeter. Yaşamak isteyene acı katsayısını yükseltmek için gerekli eğitimin verilmesini andıran bir dönemde, eskilerin yalanları ve hırsları ile gençlerin zapt edilemeyen hormonları ve bitmek tükenmek bilmeyen ancak bir döngüye hapsolmuş kafatası içindeki sinyaller...
Tanrıyı bulsak yapacağımız ilk şey yüzüne tükürmek olsa, yüzsüz bir algıya karşı yine de, bir hayali onurunuz var demektir belki de ağız yolunda tükürüğün hangi kimyasal ve biyolojik işlemler sonucu meydana çıktığını bilememenin hırsında canavarlığın meleklik düzeyinde kalacağı bir hınç ve hırs mıdır içinizdeki.
Yoksa siz de sadece susarak ve sizlere öğretilen asırlarca, on bin - elli bin yıllık devrin yalanları ile vakit öldürenlerden misiniz canlarım...
Dünya yaşamında her bir ve hiç bir şeyinizin bir toz zerresi kadar bile önemi var mı sanıyorsunuz?
Moruklar diyarında gençlere, gençlerin diyarında moruklara yer yoktur. Dünyanın en vahşi türü insan yavrusudur, istediğini almak için annesinin göğsünü sömürür durur, sonra istediğini almak için ağlar zırlar, sanırsınız ki zaman geçtikçe vahşilikten uysallığa, sevimliliğe, cana yakınlığa geçecek.. Dünya tarihi gösteriyor ki bebek vahşiliğinde ölüyor normal şartlar altında ihtiyarlar bile.. Ne istekleri ne miras şovları ne de acizlikleri hiç bitmiyor..
Tüm bu kargaşa ve kaosun içinde sevgiyi tanımlayabilmek, tebessüm ederek bir bebeklik, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık yaşayarak mı ölmek gerçekliğinde Tanrı zulmünü görmezden ve düşünmezden gelmek yazılmıştır bir nefes sonranıza?
Zamanın da koptuğu bir an gelir elbet, dönüşü olmayan.. Mekanın da önemsizleştiği bir an gelir elbet, yokluğa katılmayan ve varlığa sayılmayan...
Hadi boş verin sevgiyi ve aşkı tanımlayalım kudurmuş bir türün ortaya çıktığı varsayılan dünyaya..
Tanrının işlediği suçların cezasını kim verebilir ki soralım kendimize???
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.