Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - pitigrilli
karabgli
karabgli

ÖNCE KUL OLMAYI BİL

Yorum

ÖNCE KUL OLMAYI BİL

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

205

Okunma

ÖNCE KUL OLMAYI BİL

ÖNCE KUL OLMAYI BİL
Varlıklar içinde üstün kılındığı söylenen adına da insan denilenlerin Allah’ın dinini öğrenmeden evvel önce insan olduğunu öğrenmesi gerekir. İnsan olmak sade ve doğal olmakla başlar. Dinin adı kurana göre Allah katında İslam’dır. Dünya üzerinde gelmiş geçmiş ve halen yaşamakta olan her kişinin dini bu İslam’dır. Öyle ayrı ayrı dinler yoktur. İslam’ın dışında kavimlerin ve toplumların oluşturup benimsediği adına da din dedikleri ilkel uyduruk dinlerdir.
İyi bir kul olabilmek sadece namaz, hac, oruç ve zekat ile oluşmaz. Doğruluğu, dürüstlüğü sevgi ve saygıyı içselleştirmekle olur. Hayatta yaşamı sürdürürken din adına yapılan gösterişten, reklamcılıktan ve aşırı din dışı dine ters uygulamaları din diye sokuşturup uygulamaktan kaçınmakla iyi kulluk başlamış olur.
İyilik ve kötülüğü, günah ve sevabı, yardımlaşma ve dayanışmayı, adil ve adaletsizliği tam manası ile ayır edip yaşamımıza kabul ettiğimiz zaman iyi kulluğun kapılarını kendimize açmış oluruz. Çalışmak, alın teri ile kazanmak, üreterek, icat ederek hem kendimize hem etrafımıza hem de insanlığa faydalı oluyorsak iyi kul olmanın yolundayız demektir.
İslam dini ilk resulden son resule kadar ve ondan sonrada devam edecek olan Allah’ın kullarına önerdiği bir yaşam sistemidir. Eğer bu yaşamı bu dini sisteme uygun olarak sürdüre biliyorsak varlık olarak insan olduğumuzu ve Allah’a kulluğun sonucu da ona dualarımızla teşekkürlerimiz sunmamızı da bilmek gerekir. Şimdi kendini Müslüman görüp dinden haberi olmayan Müslüman’ım demeyip başka resullerin şeriatlarına göre davrananları da kâfir ateist ve dinsiz inançsız gören bazı zevatın dini yaşayışına.

Hiçbir zaman inanmış olduğu din İslam’ı yaşamayın. İnsan olmanın hasletlerini vicdanınızda taşımayın. İmam minareden Allah’ü ekber deyip camiye çağrıldığınızda Allah’ın huzurunda imiş gibi kıyama durup boşuna eğilip bükülmeyin.
Her pisliği günlük yaşamında yap. Her türlü kötülükleri işle. Sonrada git Allah’a yalvar, yakar dua ederek affını dile. Aklın erdiğince tövbeler etmeye çalış. Allah’ta biliyor ki kulları hata yapabilir günah işleyip günahkâr olabilirler. Tövbe edeni af ederim diyor. Lakin her tövbeden sonra aynı minval üzere çirkefliklere şerlere günah işleye tekrar işleyenler herhalde affedilmez. İşte bu bilinçte olunmalı ki tövbeler kabul görsün. Melanetliğe devam vicdanını hastalık gibi sarmışsa çok beklersin affedileceğini.
Müslüman’ım demekle kendine cennet mi verileceğini zannediyorsun. Öncelikle yaşadığın sürede ona hazırlanacaksın ve oraya gitme yolculuğuna çıktığında günahınla sevabınla dağarcığında biriktirdiğini götüreceksin. Orada bedava yağma Hasan’ın böreği yok. Mabetlere, tapınaklara, gösterişli şatafatlı sözde ibadethanelere dönüştürülmüş mekânlar da reklam amaçlı gösterişlerle ibadet ettiğini zannedip cennet kapılarını kendine açamazsın.
Önce insan olduğunu bileceksin. Allah’a yaklaşmak için de vicdanında yer etmiş her türlü şeytani kirliliği temizlemesini bileceksin. Kendini sorgulayacaksın. Okuyacaksın araştıracaksın ve doğruyu yakalamaya çalışacaksın. Böylece nerede nasıl hatalar yaptım bundan sonra hatalara düşmeyi nasıl bertaraf edebilirim diye gayret göstereceksin. Pürü pak çıkacaksın Allah’ın karşısına. Yalvaracak yakaracak affını isteyeceksin ki bunları yaparken de yağcılık ağzıyla hareketten uzak duracaksın. Asla sağa sola bahaneler uydurarak yamularak Allah’ı kandıramayacağını bilmelisin.
Bu dünyada gerçek dini yaşa ki mutlu olasın. İşte o zaman öbür dünyanda sana belki cennet makamı olarak açılır. Asıl cennet bu dünyada yaşanan işçindeki rehavet mutluluktur. Bunu yakalamaya çalışırsan beceririsin. Başkalarına kin ve nefret duyguları ile yaklaşılmaz. Yaşarken gerçek bir inanmış birisi olmak istenirse, başkalarına karşı emek hırsızlığı, hak gaspı, zarar ziyan yaratarak zulme meydan vermeyeceksin.
Adaletli ol adil davranmasını bil. Merhametli karakter yapını zaafa uğratma. Haklının yanında haksızın karşısında dur. Sevgi ve saygıyla küçüğe büyüğe davranmasını prensip edin. Böylece tespih çekmeyi Allah’a zikir denilen saçmalıklardan uzak durup gerçek zikri böyle yerine getirmiş olursun. Eline doksan dokuzluk bir tespih alıp boş vakitte veya namaz arkasında üç değişik şekilde otuz üçer defa Allah’ı anmakla zikir olmaz. Zikir Anne ve baba veya atanı nasıl anıp yâd ediyorsan öyle olur. Zaten namaz sonu tespih bit attır. Papağan gibi tespih alıp Allah Allah Allah…… Allah demeyle zikir ettiğini zannetmek yanlıştır.
Başkalarının söylediklerine göre dini yaşamaya çalışmak ahmaklaşmanın ve aptallığın daniskasıdır. Düşünmekten aciz aklını fikrini kullanamayıp başkalarına kiraya vermek anlayışı İslam’ı özümlememiş demektir. Dinde inanç ve iman şahsidir. Günümüz siyasilerinin başarısızlıklarını kabullenmeyip dış güçlerin oyunu diye başkalarına atmaları gibi indirilen dini anlayışları bırakıp uydurulan din yaratan soysuz dinci tacirlerin kiracısı durumuna düşmekten ne farkı var.
Allah’a layık bir kul olmak ona inandım demekle oluveren bir inanç ve iman işi değildir. Esas olan kalben inanmak dil ile de tasdik etmekten geçer. Bu cümleyi demekte yeterli değildir. İnandığın ve iman ettiğin şekilde de yaşaman gerekir. Allah’ı önerilerine uymaktan geçer. Davranış biçimlerin ve hal hareket tarzların dini açıdan tutarsızlık arz ediyorsa dil ile inandım demekte havada kalır.
Durmuş Karabağlı

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Önce kul olmayı bil Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Önce kul olmayı bil yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖNCE KUL OLMAYI BİL yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.