- 506 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
DÜĞÜMLÜ İPLER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Mart ayı başlarıydı. Arkadaşım Ayfer çantasından iki tane kırmızı beyaz renkli, nazar boncuklu ip bileklik çıkardı bana verdi. Ne olduğunu sordum.
“Şans bilekliğidir. Bileğine tak, bir dilek tut, leylek ya da kırlangıç gördüğünde, düğümü çöz ve bir bahar dalına bağla.” dedi.
Bileğime taktım, tüm dünyaya iyilik, sağlık, huzur, mutluluk dileyerek bileğime taktım. Mart bitti ve bileğimdeki ipi çıkardım, düğümü çözdüm, bizim bahçede bir bahar dalına astım. Tabii leylek henüz görmüş değilim, gördüğüm kırlangıçları baz alarak yaptım tüm bunları. Umarım dileğim tez zamanda gerçekleşir.
İnanışlar, adetler ufak tefek değişikler gösterse de halkların ortak yönlerinin de olduğunu ortaya çıkarıyor. Düğümlü ip üzerinden yola çıkacak olursak; aynı düğümlü ip Bulgaristan’da Marteniçka adı altında şans bilekliği olarak kullanılıyor. Marteniçka; Bulgaristan’da baharı karşılama geleneğidir. Bu gelenek, Bulgaristan’da bir Martta Baba Marta’nın (Marta Nine) Günleri adı altında kutlanır. İnanışa göre, yeni başlayan tarım yılının bereketli ve verimli olması için iyi dilekler dinerek kırmızı beyaz ipten yapılan şans bilekliği bilekleri Mart ayı boyunca bileklere takılıyor. Pek çok farklı türü olan marteniçkalar, "Pijo ile Penda" adıyla bilinen kırmızı ve beyaz ipten yapılmış bebeklerden ilham alıyor. Beyaz renk uzun ömrü, kırmızı ise sağlık ve gücü temsil ediyor.
Eskilere dayanan bu geleneğin, Bulgaristan’a özgü olduğu düşünülse de Doğu Trakya, Türkiye2nin Trakya kesiminde, Yunanistan ve kimi Balkan halkları da günümüzde martın gelişini böyle kutluyor.
Marteniçka, çocukluk yıllarımda boyna, bileğe takılan okunmuş düğümlü ipleri getirdi gözümün önüne. Hiç unutmama; Cemile nenem sıtma olan komşularımız için pamuk ipliğini (yorgan ipi) eline alarak bir düğüm için kırk kere şifa duasını okur ve bir düğüm atardı. İpin kısa olanına yedi, uzun olanına kırk düğüm atarak sıtmalı kişinin bileğine ve boynuna takardı. İyileştikleri zaman bu ipleri ağaç dalına asmalarını söylerdi. Yel estikçe sıtmayı kişi üzerinden alıp götürsün diye. Ayrıca sıtmalı kişileri, eski Diyarbekir evlerinin zerzeminlerinde (bodrum) bulunan Güngörmez Kuyu suyuyla üç Çarşamba üst üste çimdirilerdi. Yani duş aldırırlardı. Başa dökülen her tas su için de “Güngörmez Kuyî dehf et isitmayî!” denilirdi.
İşte görüyoruz ki aynı ritüel kimi yerde şans için kimi yerde şifa için uygulanıyor.
İplerin ağaca asılması, acaba Kuzey ve Orta Asya’nın eski dinlerinden Şamanizm’in bir unsuru olan ağaca çaput bağlama inanışından mı kaynaklanıyor diye de düşünmeden edemedim doğrusu. Ağaca bağlanan ip, çaput bir yerde aidiyet duygusu da geliştiriyor. Çünkü ben şans bilekliğimi astığım ağacı o gün bu gün günde bir kez de olsa yokluyorum. Şamanizm inanışına göre her dağın, her pınarın, göl ve ırmakların, ağaç ve kayaların “İZİ” sahipleri vardır.
Eskilerde hastalıkların tedavisi için eski zamanlarda ilaç veya doktor bulmak çok da mümkün değildi. Halk hekimleri ve onların yaptıkları ilaçlar hastaların şifa kaynağıydı. Halk ilaçları sayısız denemelerle sınanmış, çok uzun geçmişi olan bilgi birikiminin ürünüdür. İlaç yapmayı bilenler çoğunlukla orta yaşlı veya yaşlı kadınlardır. Bunun da nedeniyle halk ilaçları bu yörede “kocakari ilaci” deyimiyle ifade edilir. Halk hekimleri uyguladıkları tedavi yöntemleriyle hastalarını iyileştirmiş, dertlilere derman olmuş, toplum nazarında kabul görmüş, saygın kimselerdir. Günümüzde artık halk hekimleri eski zamanlardaki kadar çok aranmasalar da kuşaklar boyunca sözlü olarak aktarıla gelmiş bilgiler ve şifa yöntemleri halen yaşamaktadır.
Sağlıklı, şanslı günler diliyorum
YORUMLAR
Bulgaristan'da Marteniçka, kırmızı-beyaz ipler bağlama; Şamanizm'de Çalama adı verilen mavi, beyaz, kırmızı ince şeritleri, kutsal bilinen ağaçlara , hayvanlara bağlama geleneği, günümüze değin birçok ülke ve yörede değişiklikler göstererek devam edegeliyor.
iyi dilek, umut ve olumlu enerjinin paylaşılması, diri ve ayakta tutulması inancından güç aldığı düşünülebilir.
Akıcı ve sürükleyici yazınız çok farklı bir konuyu paylaştırıyor. Zevkle okudum.
Tebrikler, sevgiler.
İyilik ve güzellikler sizinle olsun.
Paylaştığınız bu güzel yazı için teşekkürler. Keyif aldım. İstanbul Büyükada'da Aya Yorgi Kilisesine çıkarken ip asılan bir ağaç vardı. Her yeri ip doluydu. O günü hatırlattı bana. İnanınca daha huzur buluyor insan. Biz kilisede bir mum yakmakla yetinmiştik çünkü ipimiz yoktu. Halk hekimlerimiz de güzel bir ayrıntı.
Esenlikler,
evet, kesinlikle tıpkı Şamanizm gibi Pagan kökenli bir inanıştır. Şamanizm ile de mutlak bir bağlantısı vardır. Annem de her yıl bu geleneği sürdürür. Son zamanlardaki C.Başkanı adaylarından birisinin kolunda da görebiliyoruz bunu...
Bunun Balkanlara Kelt inanışlarından geçtiği düşünülmektedir. Kelt inanışları da Romalıların Hristiyanlaşmasıyla ve o bölgeleri de çok "sevgi" dini olan ama kılıç, kalkan ile Hristiyanlaştırmak yöntemiyle unutulmaya yüz tutsa da hala Kelt Mitolojisinin az sayıda da olsa takipçisi vardır... İzlerini mi? Asla silemezler. Tıpkı Türklerden Şamanizmin izlerini silemeyecekleri gibi.
Tebrik ediyor, başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum.
Saygılarımla.