- 408 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Bir gün gelirse
Yürüyorum.
Belki sabahın irkildigini gormeden uyuyan silik izlerle birlikte.
Elimden geldigi kadar gecmisi sırtladığımı biliyorum. Herkes gibi yasamayi başaramadığımı anmak istemiyorum. Bunu kendime izahı mümkün olmayan bahaneler tüketiyorum tum yapayliklarin serabinda. Ucsuz bucaksiz denizin dogan güneşe sızdığını gorebiliyorum. Arka bahçelerin sevgilileri de orda pinekliyor. Kimsenin kimseyi tanımadığı dunyaya bir kez daha uslu uslu bakıyorum. Bagirmali mıyım sonsuzluk adı altinda sevdalar demledigim protestocu yıllarımı. Hangi grevin aliskanligi bu kayıplarımız. Yuksekten sevdalar kurduklarında dusmeyi bile usengeclik sayan salincaklar diyari icim. Hunerli bir yorgunluk var gözbebegimin ufuklara sisledigi gökyüzünde.
"Seni sevdim biliyorsun değil mi?"ve ekliyor.
"Bütün bu sızıntılarin sebebi sensin biliyorsun degil mi?"
Diyor yan taraftaki ihtiyar adam, elindeki kitabi kapatarak derin bir nefes aldi.
"Aldanış" diye mırıldandi.
Kimseler gormedi sandi. Bense yerini bulmamis yalnizligimin kenarina oturmusken yükümü ezilmiş bir sessizlige bırakıyorum.
Adamsa binlerce kez tekrarladıgı iç cekisle kalkip gidiyor mavi dalgalarin yuksek rutbeli sesleri arasinda...
Basbasa bir yalnizlikla koyu gri sapkami cikariyorum. Diger elimde ufak bir not defterini açıyorum. "Senden sonra cok zaman gecmedi yüzyılların aydinliginda" diye devam ediyorum çıkardığım defterin yüzüne.
Sonsuzluk diyorum senden sonra gundemi meşgul ediyor. Gidenin gelmediği yerlerin suyunda yıkanilasi bir ozlem bizimkisi. Avuçlarıma kadar yenilgiyle dolmayan insanlarin gidemediği diyarlari anıyorum sık sık...
Yanilsama diyor eski resimden fırlayan o tazecik yüzün. Dalgınlığıma resmin ekleniyor. Kıvırcık hallerine gülücükler ekledigin gunlere gidiyorum.
Cok yorgunum balkan diyarindan kopan fırtınaları kucaklayan kız...
Biliyorum benden yorgun boşluğu döven insanlar var.
Ne zaman dinecegini bilmedigim bir sonsuzluk bu
Sonsuz olur mu bitecek olan sey?
Olmaz tabi. Süreklilik akibetini sonlandirma hızını yavaslatip bilinci guduklestirirmis.
Senden sonra dervişlerle demlendigim oldu. Demledikleri ne varsa yudumladim. Köprü sayarlardi seni andigimda. Derdim onlara "uzerinde yürümesi bitmeyen Köprü mu olur ?"
Dervisler gulerdi "varamadığın iç çekişlerin serzenişini köprüleri yapmayasın "
Dervişler diyari içim senin mabedinde simdilik bunlar hüküm surer oldu.
Son cumlemle birlikte defteri kapadim.
"Bugünlük bu kadar yeter beyim"dedi elindeki simidi uzatan delikanli.
"Doyurdugun yetmez mi sonsuz düzlüğü. Birazda bedene kuvvet buyur"
Kamburumu da alıp kalktim. Simidi yemek icin delikanlı ile sessizlestik. Arada ugrar yanima oturur. Benimle susardi. Kalkip giderken nereye demezdi. Bilirdi bi sonraki gune geleceğimi.
Usulca akip gittim kalabaliga. Nice seslerin arasinda sagirlasmaya ve bir aksamustu oturup yeni gune ruh demlemeye dogru gidiyordum...
"Birgün gelirse"
Dalıp gittigim, aklimi sildigim zamandan cekip çıkaran bir sesle uyanıyorum. Simit getiren delikanli ağır bir laf atiyor arkamdan.
"Birgun gelirse"
Şaşırıyorum.
Zamanin kısaldıgıni düşünüyorum. Cevap vermenin ağırlığında boğulurken susmanın çığlığını aklımın sislerine salıyorum. Kıyısız gokyuzune gözümün ilistigini gormeden cevabı bilmeksizin akıyorum.
Birgün gelirse diye mırıldaniyorum.
Saçlarımı agartan bir sıkıntıyla deftere not düşüyorum.
Yarın sabaha yorgun dusecek cümleler sıralıyorum.
"Yarin diyorum ne yazsam"
Bir gün geleceğini mi?
YORUMLAR
Ne kadar yalın ve güzel bir anlatım şekli.
Kutluyorum.
Hep mutluluk ve güzelliklere açılsın kapıların Zarif oğlu...
Zarif oğlu
Ama sanırım yazamiyorum iyi degilim yazma konusunda ara vermeliyim galiba